Ve felaket geldi!
NTV’nin yorumcusu felaket akşamında sıcağı sıcağına, “Barcelona’dan, problem olmaya başlayan Ronaldinho gitti de ne oldu?” diyerek sözüm ona Sneijder işine ışık tutmaya çalışıyor... Efendi; Barcelona’da Ronaldinho 10 numara ise, en azından 6-7 tane de 8,5 numara vardı. Ama Galatasaray’da kaç tane Sneijder var ki? Kaç tane de Sneijder’in yarısı var ki? Devam edeyim mi? Belhanda’ya adam markaj uygulamışlar da bu yüzden etkili olamamış... Efendi; Cruyff’ada 1974 Dünya Kupası’nda BertiVogts’la adam markajı uyguluyorlardı, ama Hollandalıyı 15. dakikada kendi kalesinin aut atılan çizginin üzerinde gördüm ben... Hâl böyle olunca da ne Vogts’da kafa kaldı, ne de kenar yönetiminde... Bu Belhanda da kendisinden daha az kariyerli olan Tudor’a bakmayıp, şöyle bir sağ, bir sol çizgiye yaklaşıp oynasa idi ya...
Girişi neden böyle yaptım değerli okurlar? Yaptım, çünkü bu ülkedeki yorumcular bu ülke futbolunu katletmektedirler. Yönetici geçinenler de onların dümen suyuna hemen kapılırlar. Hatta bazı futbolcular da... Bendeniz bu Tudor ilk maçta Galatasaray’ı üçlü defansla oynatınca ne yazmıştım, hatırlıyor musunuz? Olmaz, düşme hattına kadar taşır bu kafa demiştim. Ve de geçenlerdeki yazımda da, “Felaket geliyorum demez” başlığını kullanmıştım. Bugünkü başlık da hepsi ile bağlantılıdır.
İşte, tarihinde ilk defa Avrupa Kupası’na katılan bir İsveç takımını hiç yenemeden elendi Galatasaray. Ve ne acıdır ki, Galatasaray her şeyin sonunu getiren o golü üçlü savunmaya geçtikten bir iki dakika sonra yedi. Ne dersiniz, ünlü yorumcular? Hiç fark ettiniz mi bunu? Carol bu takımın oyuncusu olamaz, tamam... Ama dörtlüden neden vazgeçersin be Tudor? Çıkar o takımın oyuncusu olma ihtimali sıfır Yasin’i, al Rodriguez’i yerine, dörtlü ile devam et... Ha öyle olunca tur mu atlarsın? Hayır! Bunu hatırlarsanız maç günü çıkan yazımda, “Tehlikeli rövanş” başlığı altında yazmıştın. Hatta o yazıda maçın nasıl geçebileceğine de değinmiştim.
Hale bakınız lütfen! Sneijder’in yerine alınan, hatta on numaralı formaya da kavuşan Belhanda’nın ayağına ilk top 19. dakikada değmiş. Galatasaray bu maçta üç net tehlike buldu. Attığı gol kaza ile oldu. Penaltı olduğundan, tekrar edeyim Galatasaray Tudor’un üçlüsüne dönmüştü. Siz teknik adam olarak kendi yarı alanında topluca topun arkasına geçen ve alan savunması yapan bir takımın nasıl çözülebileceğini bilmiyorsanız, ancak eyvah denir. Nasıl mı olur? Yana pas başlarsınız, kenarlara yayılırsınız, önde oynayan oyuncularınızı santraya yakın yerlere kadar hareketli çekersiniz. Rakip de alan markajına devam edip sizinle gelmezse, o zaman topla dripling yapma şansınız daha fazla olur. Sizde bu oyunculardan var mı? Çok üst derecede olmasa da var. Sinan, Belhanda, Selçuk, hatta Yasin bile...
Neyse, Galatasaray ki, tarihinde ilk defa böyle bir takıma daha Temmuz ayında elenip gitti. Devamının ligde geleceğini görmemek mümkün mü? Tudor maçtan sonra gelecek daha beş altı oyuncu olduğunu söyledi. Demek ki futbolla birlikte ne zamandır kapıda olan ekonomik iflas da olacak... Yazık!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.