Siyasetin Adaleti ve İkiyüzlülük
Yakın zamanda yazdığım bir yazıda kurduğum cümleler…
“Günün en az yirmi saatini çalışarak geçiren Cumhurbaşkanımız’ın gayretlerini sadece oy devşirip menfaatleri için kullanan adamlardan daha zalim kim olabilir?
Dağlarda dolaşan İçişleri Bakanı ve diğer güvenlik kuvvetlerinin verdiği mücadeleye bakıp ders almaksızın polis alımlarında becerikli ve liyakatli adamları almak yerine kendi gurubunun insanlarını tercih edenden zalim kim olabilir?”
AKPARTİ, kuruluşunda belli pazarlık ve dengeler üzerine kuruldu. Cumhurbaşkanımızın çalışkanlığı, samimiyeti ve dirayeti, Büyük ve Arif Milletimizin O’nun yanında yer alması ile AKPARTİ’de esasında Yerlilik ve Millilik Süreci devam ediyor. Bu üst seviyede görünüyor zaten. Başladığı günlerden bu günlere bakın. Merkez sağın sırtında taşıdığı ilklerin yerine yerli yeniler geliyor birer birer.. Ancak tabandaki yöneticiler hala meselelere vakıf değil. Onlar siyasetin şahsi menfaat ve ikbal kapısı olduğunu düşünüyorlar.
Siyaset, ikbal ve menfaat kapısıdır. Doğru. Ancak, ölçü olmalı. Kazandığınızı harcadınız helal, hakkınız olmayanı harcadınız, hırsızlık ve haram.. Siyasette de hakkınız kadar talep edin. Hakkı kadar verin. İltimas haramdır. Çünkü birine hakkı olmayanı veriyorken, başka birinin hakkını yiyorsunuz.
AKPARTİ ve CHP’de çok ciddi manada FETÖ baskısı devam ediyor. Bu gün CHP’nin Genel Başkanı bile suça bulaştırılmıştır. MİT Olaylarında O’nun da haber sızdırma operasyonunda zincirin bir halkası olduğu aslında ortadadır. Aynı dönemde, Cumhurbaşkanımıza fütursuzca “Çek, git!” diyebilmesinin arka planına iyi bakmak lazım… Bu demeçlerin veriliş şekline, yaptığı toplantılara, poz verdiği karelere ve karelerdeki kişilere..
Adam akademisyen.. Siyasete sokuluyor. Kesinlikle cemaatin tavassutu söz konusu. Kabineye de giriyor. Adam patavatsızlıkları ile siyasete yük. FETÖ terör Örgütü’nde kaseti olduğu söyleniyor. Kasetteki muhatap hanımefendinin de sonra başka bir kamu şirketinde Müdür yapıldığı konuşuluyor. İlgili kişi özellikle İstanbul Üniversitesi’ndeki FETÖ Operasyonlarında FETÖ adına hırsızlık yapan, üniversitenin mal varlıklarını FETÖ unsurlarına peşkeş çeken, kütüphaneyi boşaltan, antika eserlerini dahi çalan birilerini korumak için ortalıkta..
Sonra..
Gün geliyor. Görev verilmiyor. Tepki ilginç. “Siyasette adalet yok.” Çok doğru. Adalet sana görev verilirken yoktu. Şimdi adalet yerini buluyor.
Yetmiyor.. FETÖ’nün basit ilkel ve aşağılık yöntemleri ile aklınca R. Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyor. Tutuyor, FETÖ ile Cumhurbaşkanımızın 1994 yılında çekilmiş bir fotoğrafında kafaları K. Kılıçdaroğlu ile değiştirip, hesapta K. Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırıyor. Allah aşkına insanların aklıyla bu kadar basit FETÖ yöntemleriyle oynamak aşağılık ve bayağı bir davranış.. Seni bu günlere kadar himaye eden siyaseti ayıplıyorum ben basit adam..
Siyasette temizlik şart..
Bazı eski üst düzeyler B. Arınç gibi ya kendisi gitti ya da tasfiye oldu. Ne ise! Peki, bunların referans olduğu yerel yöneticiler, Belediye Başkanları, Meclis Üyeleri, İl, İlçe Başkanları vb. Bunlar incelemeye alınmayacak mı?
Şu an itibari ile AKPARTİ Teşkilatları yenileniyor. Bu süreçte halk ve üyeler arasında gizli/açık anket ve AR-GE yapılmalıdır. Tabii bunlar yapılırken mevcut görevlilerin tamamı töhmet altında da bırakılmamalıdır. Adalet, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, haklı ile haksızı ayırabilmektir.
Siyasetin şahsında kabalık ve bencillik vardır. Belki böyle olması fıtri bir zarurettir. Ancak, ölçü burada da önemlidir. Halkın çoğunun siyasete sokulmasına ihtiyaç vardır. Şuurlanma ve sorumluluk almaları için önemlidir. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile artık seçim barajı %50.01’dir. Bu ülkenin merkez siyasetini birlikte hareket etmeye zorlar. Dolayısı ile yerel siyasiler de bu gerekliliği dikkate alarak iyi ilişkiler geliştirmek zorundadırlar.
Sırtındaki yükleri atarak yürüyecek siyaset kurumu, geniş katılımcılığı ve desteğini aldığı halk kesimlerinin yüzdesini artırmayı hedeflerse, ötekileştirmenin, toplumsal bölücülüğün de önüne geçmiş olur.
FETÖ’nün 15 Temmuz İhaneti’nde hainleri desteklemek için sokağa halktan kimse çıkmamıştır. Mısır’da darbecilerle birlikte hareket eden siviller vardı. Unutmayın ki, CHP-FETÖ yakınlaşmasının gelecekte bu tarz riskler oluşturacağı gerçeği asla unutulmamalıdır. Dolayısı ile Merkez Sağ şuurlanmaya ve seçimlerde % 65 çoğunluğun karşısında olmasına rağmen, darbecilerle de işbirliği yapmayan sorumluluk sahibi insanlarımıza ulaşmanın hesabını ve programını yapmalıdır.
Ne mutlu, Büyük Milletimizin mazisini bilip, ders alıp geleceğe yürüyenlere..
Ne mutlu, ferasetle devletine itaat edip arkasında duran yiğitlere..
Ne mutlu, adalet dağıtabilen, adaletle hizmet eden yöneticiye..
Ne mutlu, “Vatanım, Bayrağım, İmanım..” deyip “Ölürsem şehid, kalırsam gaziyim.” diyen kahraman Mehmedimiz asker ve polisimize… Unutmayın ki artık Mehmetçik askerimiz ve polisimizdir. Ayıranlar utansın. Onlar ülkemizin sınırlarını da sokakların huzurunu da aynı idrak ve sorumlulukla sağlıyorlar.
Ne mutlu, yurt dışında gece gündüz demeden bayrağımızı ve menfaatlerimizi savunan Milletimizin Gurbetteki evlatlarına.
Ne Mutlu, yalnız dahi kalsa, sırtında taşıdığı bazı adamlarca ihanete de uğrasa, Milletinden aldığı destek ve güçle, tefekkür ve imanla, canı pahasına fedakârlıkla çalışan, R. T. Erdoğan gibi insanımıza..
Ne mutlu hakkına razı olup izzetle ve iffetle Vatanı ve Milleti için koşana..
Ne mutlu haksızlığa uğrasa bile, “Ben Milletimin, imanımın, vatanımın kölesiyim.” deyip yutkunup gayretle çalışana…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.