Eski devlet-yeni devlet!
Siyasetin câhilleştirdiği bir toplum haline geldik. Herşeyi siyaset zaviyesinden görmek, siyasete bağlamak, oradan çıkarmak ve oraya döndürmek...
Başka bir yol, usül, tavır, tarz bilmiyoruz.
Ülkemizde üniversiteler çoğalıyor, ilim azalıyor!
Edebiyat ve fikir anlamı bilinmeyen kelimeler haline geliyor. Bunlar olmazsa, sığlık olur. Lüzumsuz bir laf ondan daha lüzumsuz tartışmalarla yol açar.
Ülkede edebiyat konuşulmuyor, fikir tartışması yapılmıyor. Bir televizyon programında siyaset kesiminden gelen bir konuşmacı, arkaplanı meçhul slogan seviyesinde bir laf ediyor. “Yeni bir devlet kuruyoruz!”
Devlet kolayla kurulmaz. Bugün oturulup, “yarın devlet kuracağız” denilmez. Diyeceksiniz ki, “bütün inkılâp tarihi kitaplarında böyle denmiyor mu? Mustafa Kemal paşa Çankaya köşkünde üç beş arkadaşına “yarın cumhuriyet ilan edeceğiz” demedi mi?
Cumhuriyetin, yani “halk idaresi”nin bir akşam sofrasında ilan edilmesi “devlet” ve “ciddiyet” kavramları ile birlikte düşünülürse, nasıl bir sonuç ortaya çıkar?
Cumhuriyet’in nasıl ilan edildiği malum, fakat bunu bilmeyen, bilmek istemeyen yaygın bir topluluk var.
Cumhuriyet, Milli Mücadele’nin esas kadrosunda bulunan birçok şahsiyetin katılmadığı bir toplantıda ilân edildi. Kâzım Karabekir dahil, birçok önemli ismin cumhuriyetin ilan edildiği Meclis’te olması istenmedi. Milletvekillerinin neredeyse yarısı katıldı bu toplantıya. Ankara’da, fakat muhalif olduğu bilinen vekillerin Meclis’e gelmemesi için evlerinin önüne polis dikildi!
Cumhuriyet böyle ilan edilirse, bu da makul karşılanırsa, televizyon konuşmasında devlet kurulduğu da söylenir!
Türkiye devleti, bakın “cumhuriyeti” demiyorum, 1923’te kurulmamıştır! Bu devletin dokuz asırlık geçmişi vardır. Anadolu’da Selçuklu devleti 1075’te kurulmuştur. İlk başkent İznik’tir. Anadolu Selçuklu devleti haçlı saldırılarını göğüslemiş, buna rağmen bulunduğu bölgede güçlü ve etkili bir varlık olabilmiştir. Moğol istilasının İslâm âlemini tarümar ettiği, Bağdat’ı yerle bir ettiği bilinir. Anadolu da moğol istilasından etkilenmiştir. Nihayet 1300’e doğru Anadolu Selçuklu devletinin sonu gelmiştir. Anadolu’da “tavaif-i müluk” denilen beylikler dönemi başlamıştır. Bu beyliklerden ikisi, Selçuklu devletinin devamı olduğunu bilhassa iddia etmiştir: Karamanoğulları ve Osmanoğluları.
Karamanoğulları Selçuklu devletinin tabii varisi olmak iddiasındadırlar. Osmanlılar ise, kendi siyasi varlıklarının Anadolu Selçuklu merkezi idaresi tarafından tanındığını, böylece emanetin kendilerine geçtiğini öne sürmüşlerdir. Nitekim, Anadolu’da nüfuz mücadelesi Osmanlıların hakimiyeti ile neticelenmiş, böylece Selçuklu devletinin tabii devamı olduklarını kabul ettirmişlerdir.
Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyetine geçişin böyle bir kabul üzerine kurulmadığını biliyoruz. Türkiye devletini kuranlar! Osmanlı devletini yıkmakla öğünmüşlerdir!
Osmanlı Devleti’ni yıkmak, bizim için öğünülecek bir şey olabilir mi?
Cumhuriyet siyasî bir değişiklik, rejim değişikliği olarak ilan edilmeli ve devletin sürekliliği vurgulanmalıydı. Şimdi Devlet, Türkiye’nin geleneksel devletinin süreklililiği içinde kendini ifade etmenin yollarını arıyor. Bu yeni bir devlet kurmak değil, devlet geleneğini ayağa kaldırmaktır. 1040’ta, itibari olarak Dandanakan savaşı ile teşekkül eden Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ile 1300’leri görmüş, Osmanlı Devleti ile 20. yüzyıla ulaşmıştır. Şimdi bu devletin yeni bir dönemindeyiz. 2040’a erişenler bu devletin bininci yılını kutlayacaklardır. Bu devamlılık içinde Cumhuriyetin ve Atatürk’ün de bir yeri vardır. Atatürk cumhuriyetin kurucusu olabilir, ya devletin kurucusu olabilir mi?
Devlet Atatürk’ü yetiştirmiştir. Atatürk Abdülhamid’in açtığı okullarda okumuş, onun Harbiye’sinden mezun olmuştur. (Sınıf orkadaşı Ali Fuat Cebesoy Mustafa Kemal’le birlikte her sabah “Padişahım çok yaşa” diye bağırdıklakını anlatır.) Paşa rütbesine kadar Osmanlı sistemi içinde bulunmuştur. O devletin ana toprakları, halkı, dili, bayrağı, siyasi sistemi (belli ölçüde), hukuku... Cumhuriyetten sonra da devam etmektedir.
Şimdi bir değişim, yeniden tanımlama dönemindeyiz. Yeni bir devlet kurmuyoruz, fakat devlet ciddi bir ıslahat döneminden geçiyor. Bu hem zamana uymak için gereklidir, hem de köklerimizle teması kaybetmemek için!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.