Kuşatma Devam Ediyor.. Çünkü Dünya Harbi Bitmedi……
Rahmetli Cem Karaca’nın bir dönemde yasaklı bir şarkısı vardı..
“Düştüm mahpus damlarına
Öğüt veren bol olur.
Toplasan o öğütleri
Burdan köye yol olur..
Ana baba bacı gardaş
Dar günümde el olur…
…….”
Ülkem 200 yıldır mapus damlarında. Milletim yorgun düşmüş. İman gibi bir desteği, itikad gibi bir direği, Kuran-ı Kerim gibi bir yol göstericisi, Gülümüz (SAV) gibi bir rehberi olmasa idi… Sonunu düşünemiyorum bile.
Soruyorlar, ne olacak ülkemizin hali? ABD, Bulgaristan’a asker gönderdi, Gürcistan’a asker gönderdi. YPG/PKK’ya 1100 tır askeri malzeme verdi. Piyasalar durma noktasında. Ne olacak?
Aslında sorular o kadar boş ve idraksiz ki!..
Düşünün.. 2000’li yıllardan önceki dönemleri. Başta TSK’niz olmak üzere, MEB’nız olmak üzere tüm stratejik kurumlarınız fiili kontrol altında. 50 sente muhtaçsınız. Bırakın silahı atacak merminiz ambargo tehdidi altında. Milli ve yerli hiçbir şeyiniz yok. Marshall Yardımları ile yeni bir sürece girmişsiniz.. Sonra 12 Eylül Süreci, 28 Şubat Süreci. Krizler.. Bu günlere geldik.
Meseleye şuradan bakın..
Dünya savaşı bitmedi ki!..
Hasta Adam’ı henüz öldüremediler ki!
Beyin de duruyor beden de..
Arada bir kopardıklarını zannettikleri uzuvlar hareketleniyor. Mısır gibi, katar gibi.. Azerbaycan gibi.
Düşünün.. Balkanlar’da vilayetiniz yakınlığında Kosova, Makedonya, Bosna gibi devletçikler var. bunlar sizin üsleriniz ve hayat adacıklarınız.
Doğunuzda Türk Cumhuriyetleri ile mutlak dostluk ve bağımlılıklarınız var. Ermenistan, Rusya, ABD, İngiltere, Batı ve İran’a rağmen.
Güneyde, Irak ve Suriye başta olmak üzere askeri üsleriniz ve fiilen kontrol altında tuttuğunuz alanlar ve size müzahir insanlarınız var. S. Arabistan ve Mısır gibi ihanete düşmüş birilerinin yönettiği İslam Ülkelerinde sizden yana İnsanlar var.
Siz aslında kuşatmadan çıkmaya çalışıyorsunuz. Başta İngiltere ve ABD olmak üzere Almanya ve Rusya tedbir alıp sizi zayıflatmaya ve çevrenizle bağınızı kesmeye çalışıyorlar.
Çok değil, 20 yıl öncesine kadar başta Türkiye olmak üzere tüm Osmanlı tebaası ülkeler BAAS’çı birileri tarafından yönetiliyordu. Sözde muhafazakar ve İslamcı görünümlü birileri dahi bu BAAS’çı adamları desteklediler. Demirel en güzel örneği..
Bu gün Suriye’de İdlip’e ABD’nin askeri bir harekat yapmasından endişe ediliyor. Halkımız artık bu mücadelelerin bizzat içinde fiili olarak olmalıdır. Türkiye’de 4 milyona yakın Suriye vatandaşı yaşıyor. Eyvallah. Görüştüğümüz hiç biri ülkelerine dönmeyi de düşünmüyorlar. Güzel de, bu insanlarla neden algı oluşturmuyoruz? Neden bir İdlip Yürüyüşü düzenlenmez? STK neyi bekler?
Herkes İslam’ı kurtarma derdinde. Diyor ya S. A. Arvasi Merhum;
“İslamiyet’i kurtarmayı bırakın..
İslamiyet ile kurtulmaya çalışın…”
Ölçü bu ise, gereği Dünya harbinin devam ettiği şuuru ile tüm toplumu her manada seferber etmektir. Örnek mi?
Yardım Seferberliği, Üretim Seferberliği, Çalışma Seferberliği, Milli Birlik Seferberliği…
İslam ülkelerinde neden bu kadar fraksiyon, akım vs. var. Solu bin parça, bunu anlıyorum beşeridir, İslamcıları da öyle.. Neden? Çünkü meselelerin içine gerçek manada çekilemiyorlar. Kan ve gözyaşı üzerlerine sıçramadığı için sözde İslamiyet’i kurtarma faaliyetleri ile zihinsel tatmin oluyorlar. Hükümet edenler, ABD’nin toplama, köksüz bir toplumu nasıl ABD’li yaptığına kafa yormalılar. İslam Ülkeleri dağılmaya devam ederken, Müslümanlar birbirini hayvan boğazlar gibi katlederken ABD başta olmak üzere Batı insanları nasıl bir arada tutuyor?
İdlip, en az Gazze kadar değerli ülkemiz için.. Sivil halk çoktan sınırı yıkıp, İdlip’teki akrabalarına doğru yürümeliydi.. Yürümelidir. Unutmayın “Her Türk asker doğar.” Bu cümle çoğaltılmalıdır. “Her Müslüman Mücahid doğar.” Ancak ümmetin yüksek menfaatlerinin ve imanının mücahidi. Yoksa IŞİD gibi, FETÖ gibi birilerinin uşağı ve kölesi değil.
“HAYDİ İDLİP’E!..” çağrısına hazır olunmalıdır.
Irak’ta Telafer 1100 yıllık Türkmen şehridir. Sünni ve Şii Türkmenler barış içinde yaşadı bu topraklarda. Sosyal dokusunun muhafazası çok önemlidir. IŞİD’in çıkartılması için Türkiye doğrudan gayret ortaya koymalıdır. Havadan vurulmalı, kontrol edilmelidir.
Hasta Adam ölmedi.. Dirilecek yeniden.. Kökleri sapasağlam. Yeniden filizler veriyor. bu filizler haydutlarca kırılmamalıdır. Büyümelidir. Geçmişin ulu çınarı yeniden ihya edilmelidir. Ümmete sahip çıkacak o dünya devleti yeniden ihya edilmelidir. Yıkılırken bile en uzaktaki ümmet coğrafyasına bile Ertuğrul Fırkateyni ile soluk gönderen Halifenin Sancağı’nı Japonya’ya kadar gezdiren bir Milletin Evladı üzerine düşeni yapacaktır, yapmalıdır.
Ne güzel söylemiş Rahmetli Aşık Mahzuni..
“Türk Milleti
Bitsin artik dövüş kavga
Haydi haydi Türk milleti
Çalışalım dalga dalga
Haydi haydi Türk Milleti…
Komşular kana bulandı
El gitti Ay'a dayandı
Dünya kalktı hep uyandı
Haydi haydi Türk Milleti..
Çok uyuduk bunca yıldır
Uyan kimliğini bildir
Duracak zaman değildir
Haydi haydi Türk Milleti…
Gelin ile kızın ile
Her tarafta bezin ile
Tüm olanca hızın ile
Haydi haydi Türk Milleti..
Sen Büyük Millet'tin ezel
Böyle zayıf durma düzel
Dilin güzel, dinin güzel
Haydi haydi Türk milleti
Hepimiz bacı birader
Çalışana kimler ne der
Mahzuni Şerif beraber
Haydi haydi Türk Milleti…”
Son olarak, Yurdumuzun kuşatmasını kıran, her manada büyümemiz için gece gündüz çalışıp hayatını ortaya koyan Sayın Cumhurbaşkanımız’ın siyasetteki yenilenme sürecine omuz verilmelidir. O büyük adam, Mazlum Milletimizce bir an bile yalnız bırakılmamalıdır.
Hürmet ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.