Sorumlular kimler?
Milli Takım, tam bayram havasına girmişken, hepimizi üzdü. Rakip Ukrayna idi... Yani bizden fizik olarak iri, fizik olarak çok da kuvvetli... Böyle olunca da oyun alanının tamamını kullanabiliyorlar. Bunların hepsine eyvallah... Maç da kaybedebiliriz. Çok da kaybettik. Ama uzun zaman olduğundan herhalde, Milli Takım’ın böyle umursamaz, olanı hemen kabullenir halini hiç hatırlamıyorum. Hele hele ofsayttan, sonra da çizgiyi geçmiş topun gol oluşuna bile tepki göstermedik. Bir kaç el kol hareketi, hepsi o kadardı.
Şimdi açalım... Bu maçta Fatih Terim kenarda olsaydı, acaba bizim oyuncuların sahadaki tavırları daha hırs ve azim yüklü olur muydu? Hele hele yediğimiz gollerde sadece el kol hareketi ile mi kalırlardı? Bence hayır! Peki, neden bu kadar ruhsuz denilebilecek durumda idik? Eh kenarda, daha önce de yazdığım gibi Lucescu varsa, öyle olurdu. Bu Lucescu’nun tam bir kulüp takımı hocasını olduğunu, dolayısıyla ben olsam milli takımın başına getirmezdim diye daha ilk gün yazmadım mı? İşte futbolcu da bu kadar etkilenir...
Devam edelim... Son Kosova maçından sonra bu maçta sahaya tam yedi oyuncu değişmiş olarak çıktık. Diyeceksiniz ki milli takım bu, son maçını üç ay önce yapmış... Tamam da bu kadarı da fazla idi. Hele hele Mehmet Topal’ın yine stoperde oynatılmasına ne demeli? Tolga, Galatasaray’da son üç maçta tamamen serbest, bütün bölgeleri tamamlayıcı oyuncu rolünde idi. Başarılı da oldu. Ama burada tipik oyun kurucu orta alan görevindeydi. Olmaz, olamadı da... Yanında da son lig maçında gol attı diye Ozan... Peki, Hakan nerede? Belli değil... Emre üstat tek başına oyunu kurmaya çalıştı ama, etrafında ne Caicera, ne Clichy, ne Visca , ne de Elia vardı. Yani, bu maçtaki sağ arka ve sol arka olmak üzere öndeki kenarlar da sağır gibiydiler. Cenk de duvar olamayan bir uç adamı olduğuna göre Emre ne yapabilirdi. Yine de yapabileceğinin en iyisi yapmaya çalıştı. Cengiz, belli ki, gittiği İtalyan takımında kenarda kalışı yüzünden hevesinden ve hırsından kayba uğramış. Savunma mı? Yedeklerden kurulu idi. Kalemizdeki Volkan üç adet mutlak gollük topu çıkarmasıydı ne olurdu acaba?
Tamam, yabancı furyası benim kuşaklarımı olumsuz etkiledi. Sahaya üç Türk falan anca çıkıyor. Eh ihracat da zayıf... Hal böyle olunca da ne kadar maç izlerseniz izleyiniz, kadro kurmakta mutlaka yanlışlara yakalanırsınız. Hele hele ille de Dört Büyükler takıntısı oldukça... Bu takımda Gençlerbirliği’nin sağ beki Ahmet oynamaz mı? Bu takımda Caner nerede idi? Son haftaların en formda oyuncusu o değil mi? Üstelik de en tecrübelisi... Ömer Toprak ve Çağlar neden kulübede otururlar ki? Yazmakla bitmez...
Bugün de Eskişehir’de Hırvatlarla oynayacağız. Kosova’yı güç bela yendiler. Bu demek değildir ki, biz onları hemen ufalarız. Teknik kapasiteli yüksektir. Ona göre takım kurmamız gerekli... Orta alanlarının yayılışını ve pas alış verişlerini bozmamız gerekir. Emre ile Topal’ı ön libero oynatıp, Hakan’ı santrfor arkası kullanmamız gerekir. Öyle veya böyle, tip olarak adam eksilten isimleri ihtiyaç vardır. Bir kanatta Emre, diğer kanatta Cengiz olmalıdır bence... Hele hele Caner mutlaka olmalıdır. Lucescu’nun yanındaki yardımcılarının ne iş yaptığını da merak ediyorum doğrusu... Hani demişti ya Lucescu, ancak aptallar fikir değiştirmez diye... Şimdi ilk maç yanlışlarını değiştirmenin zamanı değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.