Uzaktan vuruş!
Galatasaray Bursa’da zorlanacaktı. Bu belli idi. Çünkü Bursaspor nihayet Paul le Guen gibi bir hoca bulmuş, eldeki siyahlı beyazlı oyuncularla da bu Fransız hoca homojen bir takım kurmuştu. Alınan sonuçlar ortadaydı. İyi de futbol oynanıyordu. Galatasaray da Antalyaspor maçı hariç yeni oluşturduğu takımla teknik kapasitesi yükseltmiş, hızlı oynayabildiği bölümlerde de sonuca gider olmuştu.
İşte böyle bir atmosferde giriyorduk maça... Ev sahibi Bursaspor çabuk kendi yarı alanına birikerek Galatasaray’ın teknik kapasitesine dayalı pas trafiğine kolay çomak sokuyordu. Buna karşılık Galatasaray genelde kendi yarı alanında pas yaparak rakibi oraya çağırıyordu. Şayet gelirlerse de hızla öne doğru topu taşıyarak pozisyona gireceklerdi. Ancak ne var ki Galatasaray’da Bursaspor’un iyi organize oluşu sebebiyle bir kaç serseri mayına benzer girişimler vardı sadece. Bir iki şutta da kaleci Harun’un refleksleri vardı. Bu arada dakikalar 15. gösterirken bir kontrada ki böyle tezgâhlanmıştı oyun, Galatasaray’ın sağ tarafından sol kanadına çıkan sert top Delarge’ın plasesi ile gol oluverdi.
Böyle gidiliyordu soyunma odasına... Dönüşte de iki takımda da değişiklik yoktu. Zaten Galatasaray artık oyuncu değişikliklerinde klasikleşmeye başlamıştı. Ama o da ne? Dakikalar 64’ü gösterdiğinde Marinao ile Latovleviçi için değişim tabelaları kalkıyordu. Yerlerine kimler mi giriyordu? Sormayın gitsin. Yasin sağ beke, Rodrigues sol beke, onun yerine de görev olarak Feghouli... Görülmemiş, duyulmamış bir değişim idi bu... Yani Galatasaray arkada kanatsız kalmıştı. Önde ne mi olurdu? Keşfetmek, bilmek çok zordu. Bursaspor kendi yarı alanına tamamen çekilmiş ve olursa da bir kontra ile gol yakalamak istiyordu. Ama bir yan top dönüşü Feghouli öyle bir sol plase çıkardı ki, Harun uçtu ama top çataldan içeri girecekti. Bitti mi? Hayır! Bu tuhaf değişiklik işler gibiydi ama bence sonuca göre böyle hissediliyordu. Neyse, yine bir top dönüşü bu defa Tolga ki, gerçek sol ön gibi oynayıp döküldü, bir sağ plase attı ki, sormayın gitsin, Harun yattı ve top direği yalayarak yerden ağlara takıldı. Yani Galatasaray maçı alıyordu.
Bu maçın en önemli yeri tabii ki Tudor’un yaptığı değişiklikler idi. Ben yazıyı yazarken henüz bunun gerekçelerini öğrenmiş değildim. Zaten öğrensem de gülerim yani... Ama futbol bu işte... Cilvesi en fazla olan spor branşı olduğunu bir kere gösterdi bizlere...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.