Bir George Weah anısı!
EFENDİM bendeniz neredeyse bir dört-beş gün önce griple savaştım, arada da bilgisayarımın patlayışı ile yazı yazmaktan mahrum kaldım diyebilirim. Neyse şimdi yarım turp gibiyim ve sağ olsunlar bizim mahallenin bilgisayar üstatlarından Uğur ve Berkay beni yeniden yazı başına oturttu.
Tam ne yazayım da bu aradaki mesafeyi kapatayım diye elimi kafamda gezdirirken, haberlerin arasından bir bomba patlamaz mı? Bir zamanlar Monaco ve Milan’da efsane olmuş ünlü futbolcu George Weah bu defa Liberya devlet başkanı seçilmiş. Aynı yıldız futbolu bıraktıktan sonra aday olmuş ama az farkla kaybetmiş, başka bir önemli makama gelmişti. Ama şimdi en başta...
Peki, sana ne diyebilirsiniz. O zaman neden benim için çok önemli olduğunu yazayım size... Yıl 1989... Aylardan Mart... Galatasaray , o zamanlar ki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası’nda çeyrek final ilk maçına Monaco’da Monaco karşısına çıkacak. O dönemlerin büyük gazetesi Tercüman’dan maçı ben izleyeceğim. Foto muhabiri olarak da rahmetli patronum Kemal Ilıcak’ın yeğeni Erdal Aydın da Frankfurt’tan bana katılacak. Önce Milano’da buluştuk Erdal’la... Oradan Monaco’ya geçtik. Günlerden de cumartesi... Maça daha dört gün var. Ne yapalım derken, baktık ki gazetede Monaco’nun Ales diye bir kentte kupa maçı var... Gidelim mi, gidelim dedik. Arabayı Erdal kullanıyor. Yer Monaco’ya iki saat uzakta. Gece maçına yetiştik. O da ne? Stat iki bin kişilik. Rakip üçüncü lig takımı... Maç 6-0 bitti. Hemen soyunma odasına koştuk. Monaco takımı oraya zor sığmış, kapı ardına kadar açık, içerisi simsiyah... Kapıda Arsene Wenger var... Röportaj yapabilir miyim dedim,Türkiye ’den geldik de diye... Hay hay dedi. Şimdi diyaloğa geçelim istersiniz...
“-Bana bir kâğıt kalem verebilir misiniz?” Hemen uzattım. Kalemi de aldı ve kâğıda bir şeyler yazıp, şöyle devam etti:
“- Foto muhabiri arkadaşınıza soyunma odasının köşesinde oturan şu siyahi oyuncunun fotoğrafını çekmesini söyler misiniz?”
Bizim Erdal’ın suratı asıldı. “Yahu” dedi “içerisi simsiyah, adam simsiyah ne çıkar ki!” Çek be dedim, adam görsün yeter... Erdal yanına yaklaştı adamın ve iki kare çekti. Sonrası mı?
“- İşte sizin verdiğiniz kâğıda yazdığım isim. Yanlışlık olmasın diye böyle yaptım. Bu siyahi adamın adı George Weah... Bunu Liberya’da sokakta oynarken gördüm. Ailesi ile birlikte, toplam 6 kişiler, aldım Monaco’ya getirdim. Masraf toplam 50 bin dolarcivarında tuttu. Monaco’daki bizim tesislerin kapısını üç günde zor öğrendiler. Çünkü Liberya’daki evleri, malum, sazdandı. Buraya kadar gelmişsiniz. Size bir özellik sunayım dedim. Bu oyuncuyu en geç iki sene sonra 50 milyon dolara satarım...”
Evet, Arsene Wenger aynı George Weah’ı bir buçuk sene sonra Milan’a tam 50 milyon dolar bonservisle sattı. Bu Wenger’i bendeniz de, Arsenal’a geldiği ilk sezonun sonuna doğru bir Türk kulübünün bir numaralı sorumlusuna, “Alınız, işte hoca bu...” dediğimde “O da kim yahu” diye cevap almıştım, hem de beş kişinin şahitliğinde...
Evet, işte O George Weah şimdi bir ülkenin yani Liberya’nın devlet başkanıdır... Pardon unutuyordum... O röportajı dönemin Tercüman Gazetesi’nde, Monaco’da Tanju’nun golüyle 1-0 kazanılan maçtan iki gün sonra kullandım... Herkes yok devenin pabucu demişti ama Milan’a uçtuğunda Weah, parmaklarını ısırmışlardı... Arsene Wenger mi? Galiba 20 seneyi geçti Arsenal’da...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.