Terör er-geç yenilecek ama bu kafayla değil
Bazılarının güvercini Ahmet Türk, Apo’ya kötü muamele ediliyor deyince ortalık karıştı. Çeşitli illerde terör örgütü sempatizanları polisi taşladı, kepenkler indirildi, ortalık savaş alanına döndü.
Ama en önemlisi Diyarbakır’da başbakan’a gösterilen tepkiydi.
Üç gün çöplerin sokakta bırakılması, toplu taşıma araçlarının trafiğe çıkarılmaması tam bir kalkışmadır. Bir Belediye örgütle aynı eylem çizgisinde olmaktan korkmuyor, gocunmuyorsa orada devlet bitmiştir.
Bunun gereği mutlaka yapılmalıdır. Kanunlar kâğıt üstünde kalsın diye yapılmıyor. İhlal eden cezalandırılsın diye yapılıyor. Kaç zamandır DTP alenen kışkırtıcılık yapıyor, gri propaganda yaparak halkı ayaklandırmaya çalışıyor, yalan haber yayıyor, ama Türkiye seyrediyor.
DTP kapatılırsa Kürtler temsilcisiz kalırlarmış, mantık bu.
DTP Kürtlerin temsilcisi değil ki, DTP bugünkü çizgisiyle terör örgütünü temsil ediyor. Onun yolunu açıyor, ona sempatizan topluyor. Geçmişte PKK’nın yaymakta zorlandığı haberleri basın-yayın organlarını kullanarak kolayca yayıyor. Kürt gençlerini ateşin içine atarak, güneydoğu’da mümkün olduğu kadar büyük bir mağdurlar gurubu oluşturmaya çalışıyor. Ne kadar çok aile, devletin sillesini yerse, o kadar çok yandaş kazanacağını düşünüyor.
Artık uyanalım.
Demokrasi bir özgürlükler rejimidir, sınırsızlıklar rejimi değil. Başıboş bir hürriyet anarşidir, kaostur ve dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Ahmet Türk Diyarbakır’da bas, bas bağırıp soykırımdan bahsediyor. Hem körpecik çocukları sokağa sürüp, hem de bu çocukların burnu kanamasın diye atılan taşlar karşısında parende atan güvenlik güçlerini suçluyor. Bu adamın bu ülke ile en küçük bağı kaldığını kim söyleyebilir?
Terörün önlenmesinde en önemli hususlardan biri duruştur. Sizin duruşunuz karşınızdakinin duruşunu da etkiler. Aktütün baskınından beri terörü önlemekle görevli olanlar, siyasetçiler ama en çok da yorumcu diye TV ekranlarına çıkan entel cahiller iyi bir duruş ortaya koyamadılar. Bir askerin ayağına diken batsa hep bir ağızdan , genel af mı verelim, pişmanlık yasası mı çıkaralım, ne verelim de kurtulalım diye tempo tutuyorlar.. Bu kafayla hangi terör önlenir?.
8-9 yıl önce Apo yakalandığında da aynısını yaptılar. Bilimsel kılıflara bürünmüş yorumlarla Apo’nun asılmaması için bin dereden su getirdiler. Devlet anlayışımıza yakışmaz dediler, ABD’ye söz verdik dediler, asarsak terör azar dediler, yerine gelecekler kendilerini kabul ettirmek için daha çok eylem yapar dediler, elli takla atıp Apo’yu kurtardılar. O dönemin siyasetçisi de, askeri bürokrasisi de, MİT’i de İt’i de bu ihanetten sorumludur. O zamanda yazmıştım çok yakın gelecekte pişman olacaklar demiştim. Ama yanılmışım hiç de pişman olmadılar. Şimdi de aynı kişiler bu İmralı rezaletini bırakalım artık, bir çiftlik mi, olur, ev mi olur bir yer verelim belli sınırlar içerisinde hayatını sürdürsün bu terörü durdurursa o durdurur diyorlar. Bu, bir milleti öldürüp üstüne de bevl etmektir. Bu kadar gaflet bu kadar pervasızlık olur mu? Bu kafayla, bu zihniyetle hangi terörün üstesinden gelinir. Başörtüsüne kartal olanlar, sıra PKK ya geldi mi serçe oluyorlar. Türkiye PKK’yı bitirir, hem de çok kolay bitirir ama bu medya, bu bürokrasi ve bu zihniyetle değil.
Bazıları bu milleti ahmak sanıyor. İhanetin büyüğü, Türkiye’nin çaresiz olduğunu empoze edip, Apo’yu kurtarmaya çalışmaktır. Onurlu bir devlet şantaja boyun eğmez. Yasalar, ucu nereye varırsa varsın hangi sonuçları tevlit ederse etsin mutlaka uygulanmalıdır. DTP-PKK suç işliyor, Türkiye seyrediyor, sonra da yasalar yetmiyor diye şikâyet ediyoruz. Yasaları uygulamadıktan sonra hangi yasa terörü önlemeye yeter? Terörü geriletmek, direncini kırmak için herkesin görevini yapması, kararlı bir tutum ortaya koyması yeter, artar bile… Ama bu medya, hiçbir strateji hassasiyeti taşımayan, bu sözde terör uzmanı emekli generallerle çok zor…