Halil Mert

Halil Mert

Muhacir Sorunu ya da Gücü

Muhacir Sorunu ya da Gücü

Muhacir!..

         Muhacir, tehcire yani zorunlu göçe uğramış, bir yerden başka bir yere göç ederek gelen kişilere denir. Ancak günümüzde muhacirliğin bildik zorunlu göçler dışında sebepleri de var. Gülümüz (SAV) ile Medine’ye göçenler, Mekke’yi terke değil, İslam dinini terk etmeye zorlandı. Onlar da İslam’ı terk etmek yerine yurtlarını terk ettiler.

         Ülkemizde iç göç ile muhacir olanlar var. Mesela Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden devlet yanlısı aileler PKK/HDP baskısı ile Batı İllerine göçe zorlandılar, zorlanıyorlar. Biz maalesef ağır sonuçlar doğuracak bu demografik dönüşümü hala görmezden geliyoruz. Yapılan operasyonu K. Irak ve Suriye’deki Kanton Operasyonları ile demografik yapıyı bozma faaliyetleri ile bir araya getirin. 100 yıl öncesinin Ermenistan Haritası’nı şimdi PKK+PYD+Barzani kullanılarak İngiltere, ABD ve Batı’nın dayattığı Kürdistan Haritasını göreceksiniz.

         Gündeme getirmek istediğim iç göç değil, dış göç..

 

         Ülkemiz son yıllarda politik duruş itibari ile değerlerine dönüşü, ekonomik anlamda güçlenmesi sonucu Suriye göçmenlerinin dışında da Medeniyet Coğrafyamızdan farklı sebeplerle ciddi miktarda göç almaya başladı.

 

         Muhacir Meselesi romantik sözler ve duygularla geçiştirilemez. Ülke, Millet ve Devletlerin Milli Güvenlik ve Beka kaygısı vardır. Bu kaygı helal bir kaygıdır. Meseleye halen bu pencereden bakılmamaktadır.

         ABD’nde zenci bir Başkan, Londra’da Pakistan kökenli bir Belediye Başkanının romantiklik dışında başka anlamları olmalı. IŞİD ve YPG’deki Müslüman Avrupa’lı teröristlerin de aynı şekilde bir anlamı olmalı… Ne peki?

 

         Suriye’li muhtaçlara geçim anlamında kolaylıklar ve iaşe sağlandı. Ancak daha önemlisi eğitimleri ve çocukların yetişmesi anlamında ne durumdayız? Suriye’li öğretmenler ders veriyor. Güzel. Peki, bu öğretmenlere Türkiye Devleti’nin ve Milletimizin menfaatlerine, gelecek beklentilerine dönük bir eğitim verildi mi?

         Muhacirler ülkemize birkaç sebeple geliyor. En başında gelen sebep ise, bölgede Türkiye’yi güvenilir ve istikrarlı bir İslam Ülkesi olarak görmeleri. Arap Ülkelerinden gelenler daha çok ekonomik sebeplerle ve yatırım maksatlı gelirken, eski SSCB Ülkeleri ve Bağımsız Türk Devletleri’nden gelenler bunlara Müslüman olmuş Ruslar da dâhil, ülkemizi İslam’ı yaşayarak, hayatlarını idame ettirecekleri bir ülke olarak gördükleri için geliyorlar. Dolayısı ile bu gurup genel olarak muhafazakâr ya da dindar.

         Ülkemize eski SSCB ülkelerinden gelenlerin bir kısmı geçmişte Selefi ve Vehhabi akımların ciddi manada etkisinde kalmış kişiler. Dolayısı ile IŞİD tarzı terör riski var. Doğru. Ancak ülkemize gelenler ve ikamet verilenler için en başta mülakat, sorgulama, ayıklama, tanıma vb. yönüyle devletin özel bir çalışması yok.. Bu zafiyet arz eden durum ülkemizde maalesef cadı avına dönüşmüş durumda. Adam sakallı, karısı çarşaflı. Biri asılsız bir ihbarda bulunuyor. Kişiler önce bebekleri dâhil, nezarete atılıyor. Sonra ülkemizden çıkartılıyorlar. Bu kişilerin çoğunun ülkemiz ve insanımızla gönül ve İman bağı var. Yapılan uygulama ülkemiz için ciddi olumsuz izler bırakacak bir durum. Bu insanlar ülkemiz için her manada fedakârlık yapacak durumdadırlar.

         Muhacirler ülkemiz için güç oluşturabilecek durumdadırlar.

         Geldikleri ülkelerin dillerini, sosyal yapılarını, halkın durumunu çok iyi biliyorlar.

         Kendi dillerine ek olarak çoğu Rusça da biliyor.

         Türkiye’ye bağlılık ve hayranlık duyuyorlar. 15 Temmuz’u Tataristan’da TV’de izleyen Nine, “Hayatımın kalan kısmını bu yürekli, imanlı ve vatansever insanların içinde geçirmek istiyorum.” diyor, oğlu gelini, torunları ülkelerindeki her şeylerini satıp İstanbul’a yerleşiyorlar. Müslüman olmuş bir Rus ailesi ise İstanbul’a yerleşiyor. Türkiye’de tanıştığı biri nereli olduğunu soruyor. Rusya’da özerk Mari Cumhuriyeti’nden gelmiş. Türkiye’li O’na Mari halkının yerlisinin Rus olmadığını Fin Ugor Türk boylarından olduğunu ve farklı bir dilleri olduğunu söylüyor. Adam arkasına yaslanıp, derin bir iç çekip elini göğsüne koyup “Elhamdülillah.” diyor. Adam Türk Boyu olduğunu öğrenince tepkisi ve mutluluğuna bakın.. Elhamdülillah…

         Başka biri Rusya’da İslam’ı, Türkiye’yi tanıtan internet sitesi işletiyor. Burada Türkiye’den de haberler yayınlıyor. Rusya’da çok yaygın bir site. Ancak bir gün “Terör suçu var.” diye Rusya Türkiye’den adamı istiyor. Bizim yetkililer adamın durumuna bakıp incelemeden, ikamet verdikleri bu İman Kardeşimizi Rusya’ya geri gönderiyorlar.

 

         Türkiye’de tüm Peygamberlerin sünneti olan Psikolojik Harp/harekat faaliyetlerini yürütecek bir kurum maalesef yoktur. MGK’nun görevi olmasına rağmen teşkilat yapısı müsait değildir. MİT’nın bu işler görev tanımı dışındadır. TSK’ndeki GNH Unsurları bu tarz sorumluluklar için yetersizdir.

 

         Muhacir Dernekleri devletimiz ile koordine edilmemektedir. Gelen Muhacirlerin geliş sebepleri, durumları, geldikleri ülkelerdeki konum, iş ve safahatları ile ilgili devletin bir arşivi yoktur. Tıpkı ülkemizden dış ülkelere gidenlerde olduğu gibi. Muhacirlerin mağduriyetinin telafisi ile ilgili çalışacak STK da yoktur. Dernekler genelde Türk Vatandaşı olmayan Muhacirlerle kurulmuştur. Kontrolsüzdür. Dertlerini anlatma, devletimizle entegrasyon yetenekleri yoktur. Ancak bu yapıların potansiyelleri vardır.

 

         Muhacirler kaderlerine terk edilemez.

         Muhacirlerden insan, bilgi, istihbarat, Psikolojik Harekât, Milli Güvenliğe katkı sağlayabilecekleri alanlarda yararlanılmalı, gerekirse içlerinden ehil olanlar yetiştirilmelidir. İngiltere, ABD ve Fransa bu işi çok iyi yapmaktadır. Alman parlamentosundaki sözde Türk Vatandaşı hainler ve FETÖ Unsurlarına bakın. Tam baş belaları değil mi? Neden ülkem potansiyelini görmezden gelir ve kullanmaz. Her şey bu kadar aleni iken ilgili kurumlar ve başındakilerin adım atmaması lakaytlıktır hatta ihanettir.

         Muhacirler oluşturulacak bir üst STK yapısında bir araya getirilmelidir. Bu üst yapı devlet ile koordine edilmelidir.

         Ülke, Millet ve Devletimin bunca fedakârlığı ahmakça tüketilmemelidir. Gücümüz kullanılmadığı için zafiyete dönüşmektedir.

         Muhacir konusu, klasik Ensar, Muhacir menkıbeleri ile geçiştirilmeyecek kadar önemlidir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi