Saadet Partisi tek başına iktidara gelebilir
Evet, Saadet Partisi tek başına iktidara gelebilir. Hem de tek başına.
Bu yazıyı sırf bir parti propagandası olsun diye yazmıyorum. Milletçe geldiğimiz noktada ortaya çıkan siyasi durumda ibreler Saadet Partisi’ni gösteriyor. Bakınız nasıl?
Milletimiz, AKP’ye iyi niyetle, iki kere tek başına iktidara gelme şansını tanıdı.
Ama AKP bu iki tarihi fırsatı değerlendiremedi.
– İlk önce yeni bir Anayasa yapılması gerekiyordu. Darbelerin yamalı bohçaya çevirdiği bir anayasa ile milletimiz ihtiyacı olan atılımları yapamazdı. AKP birinci iktidarında bu meseleye hiç yanaşmadı. Bu sebepten sorunlar çığ gibi büyüdü.
- Tek başına iktidara gelen bir partinin, zamanlamasını iyi yaparak partisinin ilk hızıyla ve yıpranmamış gücüyle, önemli işlere öncelik vermesi gerekiyordu. Bu tren kaçırıldı. YÖK meselesi bile sürüncemede bırakıldığı için başörtüsü gibi kolayca çözülebilecek bir sorun hâlâ kördüğüm olmaya devam ediyor.
- İki kere millet tarafından tek başına iktidara getirilen birpartinin, ilkin kendi gücüyle ekonomik atılımlar yapması ve muhannete muhtaç olmadan, yüzü ak alnı açık olarak, milletin dinamizmini harekete geçirmesi, mümkün iken, işin kolayına gidilerek, ekonominin IMF’ye, dış politikanın ABD ve AB’ye endekslenmesi yanlış olmuştur.
- Halkımız Refahyol Hükümeti döneminde, muhterem ERBAKAN HOCA’nın millî potansiyelimizi harekete geçirerek, harcamalarda havuz sistemini uygulayarak, kaynak paketlerini devreye sokarak, memura, işçiye, emekliye, esnafa, beklenmedik şekilde sürpriz zamlar yapmış olmasını, işçilerle sendikalarla ihtilafa düşmeden davul zurnayla TOPLU SÖZLEŞMELER yapıp iç barışı perçinlemiş olmasını ASLA UNUTMADI.
- Eğer şu antipatik ve hırçın BAYKAL ÜSLÛBU AKP’nin imdadına yetişmeseydi, AKP’nin işi zordu.
AKP’nin büyük davalarımıza, önemli atılımlara bir türlü yanaşmamış olması yüzünden, bazı darbe heveslileri, iktidar ve muhalefet boşluğunu doldurmak için harekete geçmişler ve ortaya başka bir derdimiz yokmuş gibi bir ERGENEKON heyulası çıkmıştır.
Bu problemin yasal yollardan çözülmeye çalışılmış olması bile, AKP’nin başına, 31 Mayıs’ta olduğu gibi Yassıada davasına benzer, devasa bir problem çıkarmıştır. 12 Eylül darbesi sonunda açılan devasa davalar, ne derece milletimiz için üzüntü kaynağı olmuş ise bu kangren hâline gelmeye müsait dava da, sağlıklı ve normal işleyen demokratik ülkelerin kriterlerini aşan bir gailedir.
Ülkemizde fiilen hem ana muhalefet ve hem de iktidar boşluğu yaşandığı doğrudur. Gelinen noktada çok önemli, ihmal edilmesi, caiz ve mümkün olmayan meselelerimiz çözümsüz kalmıştır. Demokratik sistem âdetâ tıkanmıştır.
Mesela, PKK terörünün nüksetmesi, bir tesadüf eseri değildir. Problemlerini çözemeyen, bir nevi patinaja düşmüş bir ülkeyi, elbette ülkemizi karıştırmak isteyen dış ve iç mihraklar kendileri için bulunmaz bir fırsat sayacaktır.
Bu sıkıntılı şartlar karşısında, SAADET PARTİSİ’NİN Büyük Kongresi ile ortaya koyduğu atılım ve heyecan milletimiz için bir ümit ışığı, BİR YENİ ÇIKIŞ NOKTASI olarak algılanacaktır.
Çünkü SAADET PARTİSİ KADROLARININ bütün kesimlerle hiçbir problemi yoktur, barışa, kardeşliğe milletimizin birlik ve bütünlüğüne yaklaşımı yapıcıdır, müsbettir. Millî Görüş kadrolarının, daha önce katılmış olduğu her koalisyonda, ne derece hamleci, ne derece başarılı ve ne derece devlet ve millet kaynaşmasına katkıda bulunduğu, herkesin malumudur. Bu yeni dönemin millete ve memleketimize hayırlı ve uğurlu olmasını dua, niyaz ve temenni ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.