Eş cinsel bakan
Ben yeni duydum fıkrası
Bir Karadenizli vatandaş camiye gitmiş, vaaz dinlemiş. Hoca Efendi Yahudilerin, Hazreti İsa Peygamber'e ağır işkenceler yaptığını anlatıyormuş.
Aksilik bu kadar olur. Vaaz dinleyen Temel, camiden çıktıktan sonra bir Yahudi ile karşılaşmış, bıçağını çekerek Yahudiye çatmış:
- Ha pen seni keseceğum gel buraya demiş. Neye döndüğünü şaşıran yahudi vatandaş sormuş?
- Ben sana ne yaptım ki sen beni keseceksin, demiş. Temel:
Siz, Hazreti İsa Peygamber'e ağır işkenceler yapmışsınız. Yahudi:
- Ama aslanım, bu olay 2000 sene önce olmuş, hem ben o zaman hayatta bile değildim diye kurtulmak isteyince, Temel:
Pen bu olayı yeni tuydum diye cevap vermiş...
Sayınbaşbakan'ın İsrail'e karşı "One minute" diye başlayan, İsrail uçaklarının yurdumuza sokulmasına mâni olan ve dahi İran'a yaklaşarak, batıya karşı imiş gibi tavır takınan yaklaşımlarını, Temel'in yaklaşımına benzetiyorum.
Umarız Başbakan bu yaklaşımlarından sonra geri adım atarak, kabahatı zavallı bir MODERATÖRE yüklemeye kalkışmaz.
Zira İsrail'in politikalarının temeli, 6000 senelik KABBALA'ya dayanıyor. Gayesi, NİL ve FIRAT vadilerini ele geçirerek, bir DÜNYA DEVLETİ kurmak. Bunu cümle alem biliyor. Bu olaylar karşısında "Ben bunu yeni duydum" dercesine asabiyete kapılır gibi davranmanın alemi yoktur.
Buna ilaveten, siyonist liderler, bütün dünya masonlarını peşlerine takmışlar, yine temelinde, Siyonistler tarafından kurdurulmuş olan Avrupa Birliği'ni, gerek ekonomik gerek siyasi bakımlardan istismar ederek, gizli amellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar, masonluğun yan kuruluşları olan sayısız kulübler, bu katmerlenmiş hurafenin hayata geçmesi için, destek veriyorlar.
Bu meyanda ABD-İSRAİL ikilisi, güneyimizde, bizi parçalamak için bir kukla devlet bile kurmuş. Bu devleti tanımamızı istiyorlar. Bizimkiler de biz komşularımızla, SIFIR problemli bir yeni dış politika, izlemeye başladık diye, kurulan tuzaklara balıklamasına atlıyorlar. Ermeni açılımı, Barzani açılımı, İran açılımı diye diye keyiflerinden adeta dört köşe oluyorlar.
Öte taraftan, Avrupa Birliği ile de, temastan geri kalmak istemiyorlar. Bu açılım hevesine o derece kapılmış olmalılarki, bu arada; Sayın Cumhurbaşkanı ve sayın Başbakan'ın:
- Bizim hedefimiz, batı medeniyetine girmektir. Zira bizim mensub olduğumuz İSLAM MEDENİYETİ yenik düşmüştür. Bu sebepten biz ABD'den asla vazgeçemeyiz, diyerek birliğe girmekte ısrar ediyorlar.
Bu zıtlıklara şu günlerde bir de D-8'lerin ihyası girişimi eklendi.
Nasreddin hocaya kadılık yaptığı günlerde bir davacı gelmiş, davasını anlatmış Hoca: Sen haklısın demiş. Arkadan dâvalı gelmiş savunmasını anlatmış, HOCA ona da sen de haklısın demiş, bu konuşmaları perde arkasından dinleyen HOCA'nın karısı kendini tutamamış:
- Bre hoca sen ne biçim kadısın demiş. Hiç bir davada iki haklı olur mu?
Hoca Efendi ona da cevap vermiş:
- Karı sen de haklısın.
Sayın Gül ve Sayın Erdoğan'ın sergiledikleri, her devlete ve her kesime uygulanan bu mavi boncuk politikasının ortaya koyduğu tablo, dış politikamızda, uzun vâdeli bir planlamanın mevcut olmadığını ve bir sistemin ve uzun vâdeli hedeflerin tesbit edilmediğini gösteriyor.
Şu komşumuz Yunanistan'ın bile, birkaç yüzyıl ilerisine dönük, bir sisteme bağlı politikaları mevcut. Onun için Yunanistan kurulduğu günden günümüze kadar, maalesef bizim aleyhimize, kendi lehine toprak kazanmıştır, bu gidişle biz kısa vadeli politikalar izlemeye devam edersek dış politikada devamlı olarak zararlı çıkarız. Bu mecrasını bulmamış, hem malına hem mıhına, kolayca tavizler vermeye müsait, politikalarla, dünyanın en stratejik mevkiinde ve odağında bulunan vatan parçasını korumamız son derece müşküldür.
Mesela çok yakın bir mazide, Sayın Gül ve Sayın Erdoğan ikilisi, İslâm'a karşı açıkça "BİR HAÇLI SAVAŞI BAŞLATTIĞINI" ilân eden, George Bush'un cazibesine kapıldılar. Bush ülkemize 62 bin ABD askeri getirerek, Türk Ordusu ile birlikte ABD ordusunun, kuzeyden IRAK'I İŞGAL ETMESİNİ önerdi. Bizimkiler, peki dedi, 1 MART TEZKERESİ bir oyla red edilmeseydi, ülkemiz büyük bir facianın içersine düşmüş olacaktı...
Ne yazık ki başbakanımız hâlâ büyük Ortadoğu Projesi'nin fiilen eşbaşkanıdır. Ve yine ne yazık ki, Saadet Partisi hariç, AKP, CHP, MHP gibi partilerimiz hâlâ TÜRKİYE'NİN AB'ye girmesini istiyorlar.
Neymiş efendim biz BATI MEDENİYETİNİN bir üyesi olacakmışız.
Bütün milletimize bir kere daha hatırlatıyoruz ki, EGEMENLİĞİMİZDEN KISMEN VEYA TAMAMEN FERAGAT ETMEDEN, Avrupa Birliği'ne girmemiz KESİNKES mümkün değildir.
Hem siz hangi medeni batıdan bahsediyorsunuz. Dün ALMANYA'DA, Merkel hükûmetinin bakanlar kurulu açıklandı. Merkel'in bir bakanı HOMOSEKSÜEL (yâni) eşcinsel imiş. Bir erkeğin diğer bir erkekle evlenmesi Batı medeniyetinin şiarlarından olduğu için, bakanın -erkek olan EŞİ resmen ve alenen onunla birlikte çalışıyorlarmış.
İlkesi bu şekilde olan, bir medeniyetin, üyesi olmak asla bizim milletimize şeref getirmez, bu bir zillettir. Bu hal medeniyet unsuru değildir. Görülüyor ki, bunların medeniyet dediği istikametten iğrenç bir necaset kokusu geliyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.