Makinenin dişlileri birbirini kırıyor
Devlet mekanizması bir makineye benzer. Bu makineye uymayan dişliler takılırsa, makine çalışmaz. Dişliler birbirini kırar.
Cereyan eden olayları hep birlikte görüyoruz. Yargı organları birbiriyle çatışıyor. Yargı yasaları çiğniyor. Yürütme yargıya takılıyor, hasılı bu düzen artık çalışmıyor.
Gerçekler dile gelmiş, adeta haykırıyor. Bir an önce yeni bir anayasa yapılarak bu ihtiyaç giderilmezse krizler, çatışmalar artarak sürüp gidecektir nidaları yükseliyor.
Bu çıkmaz noktaya niçin ve neden geldik?
Niçin olacak, yakın tarihimizde üst üste darbeler yaşandı. Her darbe Anayasa’yı kısmen veya tamamen değiştirdi. Anayasa, başka başka otomobil parçalarından rastgele tedarik edilerek, aletleri birbirine uymayan montaj bir hurdaya döndü.
Dahası var. Kimi siyasilerimiz ‘biz ille de Avrupa Birliği’ne gireceğiz’ diye bir karasevdaya kapıldılar. AB’nin dayattığı kanunları tüzükleri, noktasına, virgülüne dokunmadan Meclis’ten geçirdiler. Bu metin halkımızın ihtiyaçlarına cevap veriyor mu, vermiyor mu diye sonunu düşünmeden, kolaycılığa kapılarak AB’den ha bire kanun getirdiler. Böylece milletin ensesinde boza pişirdiler.
Bu uyumsuzluklardan doğan sıkıntılar da üst üste birikti, derdimiz ikiye katlandı.
Bir hastanız olsa, hastalığın uzmanı olan doktorlar hastayı inceden inceye muayene eder, film çeker, ultrason çeker, çeşitli kan tahlilleri yapar ilacı ondan sonra verir.
Ama hayır. Bizim AB karasevdalıları bütün bu gerçekleri ve gerekçeleri hiç hesaba katmazlar; ‘Madem ki AB’de var bizde de olsun’ derler.
Evet uzatmayalım. Bütün bu biriken problemler yeni bir anayasanın yapılması gerektiğini vurguluyor.
Milletimiz bu sebepten iki kere üst üste AKP’yi tek başına iktidara bu problemleri çözsün diye getirdi. Sayın Gül’ün de dokunduğu gibi maalesef fırsatlar kaçırıldı.
İktidarı temsil edenler diyebilirler ki, ‘ama efendim gördüğünüz gibi başımızda bir CHP belası var. Ne yaparsak engel çıkarıyor, elimizden bir şey gelmiyor.’
Evet CHP ve Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler şu aşamada gerçekten son derece hırçın ve kızgın bir muhalefet politikası izliyorlar. Ama bu muhalefetin bu mecraya düşmüş olmasında muhalefet kadar iktidarın da kusuru var.
Kusuru var zira, CHP önceleri böyle değildi. CHP mesela o derece uyumlu davranıyordu ki, sayın Erdoğan’ın, Siirt’ten, sıra dışı bir uygulama ile TBMM’ye girmesine, Başbakan olmasına bile yardımcı olmuş destek vermişti.
AKP iktidara geldiği zaman, CHP ile AKP anlaşarak bir yeni Türk Ceza Yasası’nı, bir siyasi bahar havası içerisinde birlikte düzenleyerek Meclis’ten geçirmişler idi.
Bilindiği gibi ülkemizin sosyal ve siyasal şartları, sayısal açıdan, en güçlü iktidarların bile “Balayı devresinin kısa olacağını” gösteriyor. Başka bir deyimle “Siyasi bahar havaları çabucak gelip geçiyor.”
Bu sebepten AKP iktidarının, Türk Ceza Yasası çıkarılmasında olduğu gibi, yeni bir Anayasa yapılmasında YÖK Kanunu’nun değiştirilmesi konusunda da elini çabuk tutarak bu verimli dönemleri en iyi şekilde değerlendirmesi mümkün idi.
Siyasi literatürümüze, ekonomik konularda bir sürdürülebilir kalkınma tabiri girdi. Bu kavram, siyasi konularda da gözetilmesi gereken bir metodun geçerli olabileceğini gösteriyor.
Kavga psikolojisinden vazgeçerek, savaş baltalarının toprağa gömülmesi olayı, en eski toplumlarda bile revaçta olan bir metoddur.
Unutmamak gerekir ki, bu millet, İstiklâl Savaşı çarpışmaları cereyan ederken bile, hem TBMM’yi verimli olarak çalıştırmasını bilmiş ve hem de savaşın en civcivli safhalarında ve TBMM’nin en çetin ve tartışmalı celselerinde, şahsi ihtilafları aşmasını ve savaşla demokratik çalışmaları birlikte yürütmüş olan bir millettir.
Yakın tarihimizden ders ve ibret aldığımız takdirde, bütün bu gerginliklere rağmen sorunlarımızın aşılması ve ufkumuzun aşılması mümkündür, mümkün olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.