Halil Mert

Halil Mert

Aptallar ve Alçaklar Sadece Dışarıda mı?

Aptallar ve Alçaklar Sadece Dışarıda mı?

NATO….

         II. Dünya Savaşı’ndan sonra komünist tehdide karşı kuruldu.

         Gerçek fonksiyonu, başını İngiltere’nin çektiği, ABD’nin jandarmalığa soyunduğu, Fransa müttefikli, akabinde Almanya ve İtalya’nın da katıldığı Savunma Bloğu.

         Türkiye’nin müstemleke yıllarıydı NATO’ya girdiği yıllar. 1949’da kuruldu. Türkiye 1952 yılında üye oldu.

         Yerli her şey, insanlar ve üretim safdışı edilirken NATO ile dışa bağımlılığımız özellikle de Harp Silah Araçları anlamında arttırılıyordu. ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan kalan tüm çöplüğünü NATO standartları diye aldık. Milli Harp Sanayini Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar zaten tasfiye etmiştik.

         Kıbrıs Ambargosu üzerine yerli Harp Sanayi’nin gereklerine uygun olarak dış baskılara rağmen bir şeyler yapılmaya çalışıldı.

 

         NATO’lu günlerde 1960, 1980 ve 15 Temmuz Askeri darbelerini yaşadık.

         NATO ile 28 Şubatları, Nurlu Süleyman’ı yaşadık.

         NATO’lu günlerde, Allah rızası için Masonları destekledik, Rahmetli Erbakan ve Merhum Türkeş’e ne pas vermedik.

         NATO’lu günlerde 12 Eylül Öncesi adeta iç savaşa döndü sokaklarımız. Sonrasında 12 Eylül’de onların çocukları başardı. Sonra PKK belasını yaşadık.. Yaşıyoruz.

         Medeniyet Coğrafyamız, yani HASTA ADAM’ın tebası daha kötü günler geçirdi. Bosna, Kafkasya (Karabağ), Irak, Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Sudan… Hala kan ve gözyaşı devam ediyor.

         Tüm terör örgütlerinin arkasında hem kurucu hem de finansör ve eğitici olarak NATO’daki müttefiklerimiz var.

         Biliyoruz.

         NATO’da 29 ülke var. Sadece Türkiye İslam Ülkesi. Zamanında nasıl bir güven verdiysek almışlar bizi. Elbette Kore’deki fedakârlığımız var. Bir de büyük bir askeri pazarız. Daha da önemlisi kocaman SSCB’ni güneyden tutabilen tek ülkeydik.

         Son NATO tatbikatında Türkiye IŞİD vb. terör örgütlerini destekleyen terör devleti olduğu için tatbikat senaryosunda hedef ülke. Aslında bu uzun zamandır böyleydi. FETÖ’nün subayları da buralarda devlet ve milletimizi temsil ederlerdi. Ülkeme kurulan tezgâhın azametini düşünebiliyor musunuz?

         Cumhurbaşkanımız “Aptallık değil bu, alçaklık!..” dedi.

 

         NATO’da yaşadıklarımız alçaklık ve düşmanlıktır.

         Buna rağmen NATO’da kalınmalıdır. 29 ülke ortak karar almadan NATO kımıldayamıyor. Dolayısı ile oradaki oy hakkımız saklı kalmalıdır.

 

         Aptallık ve alçaklık sadece NATO’damı?

         Ya ülke yönetimindekilere ne buyuracağız?

         17-25 Aralık Süreci’nden önce Hocaefendi diye bir evliya vardı. Türkiye’yi uçurması beklenen. Tüm kurumlar, özellikle Ordu, İçişleri, Adliye, Dışişleri, yurtdışı temsilcilikler bu hainlere teslim edilmiş. 15 Temmuz’da gördük ki Türk Milleti, cemaatin içine sızmış.

         Bu durumu aptallıkla mı açıklayacağız, alçaklıkla mı?

         15 Temmuz Günü yapılanlar büyük uyanışa vesile oldu. Kabul. Ama sonrasındaki tahribatın büyüklüğünü düşünsenize…

         Yetiştirdiğinizi zannettiğiniz, Milletin parası ile büyüttüğünüz onbinlerce zeki ve yetenekli adamı meğer Onların Çocukları olarak yetiştirmişsiniz. Sorarım bu insanlar ve imkânlar kimin kaybı? Verilen emekler, edilen dualar, kesilen kurbanlar kimin enerjisi?

 

         UNUTMAYALIM.. FETÖ, DIŞ GÜÇLERİN BAŞARISININ ESERİ DEĞİL, BİZİM FERASETSİZLİĞİMİZİN BİR SONUCUDUR.

 

         Ders almalıyız. Bunu söyleyince “Cemaat, tarikat, İslami hizmet Düşmanlığı yapıyorsunuz..” diyorlar.. Asla! Ancak, kimse kusura bakmasın. “Cahil” dediğiniz, “Sokakta göbeğini kaşıyan adam” diye aşağıladığınız insanlar kurtardı 15 Temmuz’da geleceğimizi. Kim onlardan önce ferasetle atıldı sokaklara?..

         Elbette, Milletimizin şuurla ve ibadet vecdi ile bu günlere gelmesine büyük katkılar sağlayan hiçbir cemaat, tarikat ve siyasi harekete karşı değiliz. Ancak devlet ve milletlerin birinci kaygısı ve derdi, Milli Güvenlik ve Beka’dır. 15 Temmuz ve sonrasında öğrendiklerimiz bunu bize bir kez daha göstermiştir.

 

         Sol ve CHP…

         İngiliz ABD eksenli oldukları artık gün gibi ortada. Adamlar hayâsızca devlete DEAŞ’ı destekliyor diye iftira attılar. Şimdi destekledikleri elbirliği yaptıkları PKK ile DEAŞ’ın ittifakı ortaya çıktı. Nerdesiniz?

         Alman ve Batı Basınını şerefsizce Türkiye aleyhine yönlendiriyorlar. Devletin Savcıları nerdesiniz? PKK, Dev-sol Militanlarının cenaze merasimine katılan vekilleri, FETÖ’nün kurumları önünde nöbet tuttular. Sol ve zihniyetinin içindeki devlet ve milletini gerçek manada seven insanlara ulaşılmalıdır. Tabii tam tersi, Vatan, Millet, Din ve Devlet diyen müspet cephenin içindeki hainler de ayıklanmalıdır.

 

         Müspet Cephede ferdi hatalar görüyoruz. Uyarıyoruz. Hemen o gurubun mensupları hatayı dahi sahipleniyor, savunuyor ve sizi ötekileştiriyor. Bunu safiyane yapıyorlarsa bu aptallık, kasıtlı yapıyorlarsa alçaklıktır.

         Bir cemaat veya hizmet gurubuna biri alet edilerek zarar veriyorsa aptallık, kasıtlı fitne çıkartıyorsa alçaklıktır. Ancak bizler artık ferasetli olmak zorundayız. Unutmayalım ki, hiçbir kul hatadan münezzeh yaratılmadı, Allah sadece peygamberlerin günah işlemesine mani oldu. Hal itikadımızda böyle iken “hata yapan abi” de kim Allah aşkına?

         FETÖ nasıl büyüdü? Bizim cephemiz elleri ile büyütmedi mi? FETÖ’nün Milli bir tehdit olduğunu uyaran gurupları dışladık, en basitinden alay etmedik mi?

 

         Bu gün…

         Milletimiz ülkesinde ve çevresinde Psikolojik Harp/Harekât anlamında yapılanmalıdır. Özellikle Muhacir potansiyeli değerlendirilmelidir.

         Bilim, teknoloji, bilişim, enerji gibi asrın ihtiyaçlarına dönük yerli AR-GE ve yapılar oluşturmalıdır. Bu meyanda üniversiteler sahaya çıkmalıdır. Bir tane AR-GE, Fabrika görmeden Prof. Doç. vb. Akademisyen payesi kimseye verilmemelidir. İlim tercüme ile değil, tahkik ve uygulama ile yapılmalıdır.

         Yerli sanayi, üretim, yerli sermaye için çok değerlidir. Üretime özenmeliyiz.

         Türkiye coğrafi olarak kavşak ülkedir. Geçiş yolları üzerindedir. Bu stratejik avantajımız son süreçte iyi kullanılmıştır. Hükümetimiz bu meyanda desteklenmelidir.

         Dış ticaret ve Pazar İmkânları arttırılmalıdır. Cumhurbaşkanımızla başlayan Uzakdoğu ve Afrika ilişkileri arttırılmalıdır. Afrika ortalarına kadar bir dönem Osmanlı’nın kontrolünde kalmıştır. Unutulmamalı ve Batılı Barbarların elinden ve zulmünden kurtarılmalıdır. Bunu için yerel örgütler kurulmalıdır. Yoksa Batı Asya ve Afrika’yı insanlar başta olmak üzere yok etmeye devam etmektedir.

 

         15 Temmuz Sonrası, ülkemizde ve çevre ülkelerde yaşananlar safları netleştirmiştir. Bu gün mevcut politik duruşu Millet menfaatleri ile maziden gelen misyonumuzla muvafık Cumhurbaşkanımız -ki MHP ve Ülkücü Hareket de tam destek vermektedir.- iç ve ya dış bir ülke, zümre, cemaat veya tarikat tarafından desteklenmiyorsa, pusu kuruluyorsa, aleyhinde gündem oluşturulmaya çalışılıyorsa, sinsi ve riyakâr davranılıyorsa bilin ki bu gurupların dış bağlantıları var. Asla hiçbir hata görmezden gelinemez. Bilerek görmezden gelmek alçaklık ve ihanettir. Bunu herkes böyle bilmelidir.

 

         Sünepelik tevazuu değildir. Allah Resulü (SAV) “Çok tevazuu riyadandır.” buyuruyor. Gördüğünüz hatalar sosyal manada ise genele şamil hale getirilir. Karşınıza yarın kar yumağı ve çığ gibi çıkar. Bu durumda kim hatalı, aptal ya da alçak?   

 

 

         

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi