Süleyman, Süleyman'dan kurtulabilecek mi?..
Demokrat Parti kongresinden Genel Başkan olarak çıkan Sayın Süleyman Soylu ile buluştuk...
İlk intiba önemli... Hemen ifade edelim;
Beden dilini iyi kullanıyor, tavrı sıcak.
Siyasette başarının şartlarından biri de, “ortalama vatandaştan” izler taşımak.
Sağımızda, solumuzda Sayın Soylu’ya benzeyen gençler de var.
Merkez sağın başarısız genel başkanları Tansu çiller ve Mesut Yılmaz sokağa çok uzak tiplerdi...
Süleyman Soylu, biraz onlar gibi, biraz değil!..
Tabii...
Bu işler belli olmuyor.
İlk izlenimlerden hareketle kesin kanaat belirtmek çok sağlıklı olmayabilir...
(Sohbetimiz boyunca dikkatimi çeken bazı “sıkıntılara” yer vermezden evvel “ihtiyat payı”nı da bırakmış oluyoruz böylece...)
Efendim; malûm, “farklı” bir DP’den bahsediyoruz!..
Bildiğimiz Demokrat Parti’nin “Yeter Söz Milletin” sloganı, CHP despotizmine isyanın ifadesiydi.
Şimdiki Demokrat Parti’yi böyle bir ihtiyaç doğurmadı.
Bu “Demokrat Parti” (biraz da hukuken tartışmalı olarak) “27 Nisan muhtıracıları”nın tazyikiyle “aşırıldı!..”
Şekil bakımından, Cindoruk’un 28 Şubatçıların “arzuları doğrultusunda” kurduğu Demokrat Türkiye Partisi’ne benziyor...
O kadar benziyor ki... Başına Cindoruk getirilecekti neredeyse!..
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine antidemokratik müdahalenin “manivelalarından biri” olarak “aşırttırılan” DP’nin, bu “gayrimeşru doğuma” nasıl “meşruiyet kazandıracağını” doğrusu merak ediyorum.
Bilemiyorum; kulağıma bir şeyler geldi...
Bir “isim değişikliği” olabilir...
Böyle bir yola gidildiğinde, “çok yakın geçmişin izleri” silinebilir mi acaba?..
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, “muhtıracıların” kuyruğuna takılan D(Y)P yönetimine o gün tepki göstermiş olan Süleyman Soylu, farkını “Genel Başkanlık” döneminde de ortaya koymak durumunda...
Doğrusu isterseniz, “talihsiz” bir durum...
Sayın Soylu, böylesine “çarpık” bir yapıyı “ayağa kaldırmaya” uğraşacağına...
“Temiz bir arsaya” temel atmış olsaydı, belki çok daha sağlıklı olurdu!..
Evet, bunları konuştuk dün...
Ben, özellikle geçmişten devraldığı olumsuzluklara dikkat çektim...
Mesela; “öbür Süleyman’ı ne yapacaksınız?” diye sordum...
Gülümseyerek baktı...
Ve... İçinden “REEL POLİTİK” kavramının geçtiği bir cümle kullandı.
Büyük talihsizlik!..
Bu “REEL POLİTİK”, tam da milletin yaka silktiği, tasfiye ettiği “merkez sağ anlayışın” karşılığı oluyor aslında!..
Bu Süleyman, diğer Süleyman’ın “zararlarını” biliyor...
Söylemedi ama... Hissettik... Mutlaka biliyor... Biliyor da...
Malûm; “REEL POLİTİK!..”
“öteki Süleyman gerçeğini” idare ederek yürüyeceksin...
Ara sıra O’na da pas atarak ilerleyeceksin...
öteki Süleyman’ın “28 Şubat sürecindeki” o “berbat” duruşuna girmeyeceksin...
Bu kısımları uygun cümlelerle geçiştireceksin...
Peki “vatandaş” yer mi?..
Yemez!..
“öteki Süleyman gerçeği” bütün çıplaklığı ile biliniyor artık...
“öteki Süleyman”ın, siyasetin itibar kaybında ne kadar büyük hisse sahibi olduğunu bilmeyen mi var!....
Söylediklerini ve yaptıklarını alt alta koyduğunuzda tarihin en radikal faydacısı Makyavel’e “rahmet okutan” bir politikacı tipi çıkıyor karşımıza...
Kendisini ziyaret eden Tokat’lı Nurcuların karşısında “Ne İmam Hatip açması!.. Elimden gelse Şeriatı ilan edeceğim” diyerek ağlayan da...
“Türkiye’de laik devlet tehlikeye girerse asker buna razı olmaz” diyen de, “O.”
Yeğeni için Merhum Aliyev’e “torpil mektubu yazan” da “O” değil miydi?..
Ya şu işe bak; siyasette başarılı olması büyük ölçüde “adaşının” izlerini silmeye bağlı olan bir “genç” geldi, DP’nin başına...
Süleyman, Süleyman’ın kötü mirasının üzerine oturuyor...
Şimdiki Süleyman, nasıl kurtulacak bu durumdan?..
“REEL POLİTİK”le...
“Geçmişi REDDETMEDEN!..”
Hayır!..
Bazen “RET” gerekir!..
Bu Süleyman, “O” Süleyman’ı “ret” etmedikçe, başarılı olamaz!..
Köylüsünün bile “gösterdiği tarafa” oy vermesini sağlayamayan bir “ata”dan bahsediyoruz...
“Ret” gerek... Reddi miras!..
Dünkü görüşmemizde böyle bir “redde” hazır olmayan bir lider “intibaı” uyandırdı bende, yeni Genel Başkan.
Belki de çok zor bir çıkış bu...
DP’nin başına gelen bir “genç”, öyle “pat” diye “BABA”yı reddedebilir mi?..
Hadi “BABA”yı savdı diyelim... “ANA” ne olacak?!..
Orada da büyük sıkıntı var!..
Küçücük DSP’ye dışarıdan destek vermek suretiyle “azınlık hükümeti” kurdurtan...
Son demlerini yaşamakta olan Ecevit’e Başbakanlık koltuğunu hediye etmiş olmasından dolayı, krizlerde, zulümlerde büyük hissesi bulunan “ANA” da bir “büyük yük” olarak Yeni Süleyman’ın omuzlarında!..
“Mayıs’ta kongre var; ANA ‘emaneti’ geri alacak, vesaire!..”
Evet... İki “itici figür”ün arasında bir genç adam...
Amma zor vaziyet!..
•
Süleyman Soylu, ya mesulü olmadığı olumsuzlukları sırtında taşıyacak...
Ya da... Atıp, kurtulacak!..
Uzatmayalım..
Dün; “Yakın geçmişin yüklerinden kurtulamayacak”mış izlenimi veren bir lider adayı buldum karşımda...
Umarım yanılıyorumdur...
Umarım, önümüzdeki günlerde öbür Süleyman’a hiç mi hiç benzemediğini, net tavırlarıyla ortaya koyan bir “lider” buluruz karşımızda...
Bu, muhalefet sıkıntısı çeken Türkiye için çok iyi olur...
Unutmadan;
Sayın Soylu’nun görüşmemiz öncesinde muhabirlerimize yaptığı açıklamalara da göz attım şöyle bir...
“Hayırsız BABA ile ANA’yı red” tavrı yok ama...
DYP’nin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde “Sola kuyruk” olmasını sıkı ifadelerle eleştiriyor, Genel Başkan.
Başörtüsü tartışmalarındaki “uzlaşma” çağrılarına tepki göstererek; “Yasak bir an evvel kalkmalı. Patinaj anlamsız. Yasağa ancak Türkiye karşıtları destek verir” diyerek ilgili adreslere mesaj gönderiyor da...
Şimdilik, fazla önemli değil;
öbür Süleyman da, “zamanında” böyle çıkışlar yapmıştı!..