Taşeronlaştırdıklarımızdan mısınız?
Yıllardır müzminleşen ve adalet hissimizi kanatan taşeron firmalar adına devlete hizmet edenlerin meselesi çözülüyor diye bir rehavet içindeydim. Ankara Nümune Hastahanesi’nde yıllardır taşeron eleman olarak çalışan bir tanıdığım aradı. Ben de safiyetle “bu sefer tamam her halde” dedim!
Ne tamamı?
Beyler, hanımlar! Her çözümü adaletsizliğe malzeme yapmak zorunda mısınız?
Sonra bakan hanımın açıklamasını okudum... “Hastahanelerde de taşeron meselesi çözülüyor”muş...
Hanımefendi, bu nasıl çözüm?
Hikâye şu: Taşeron firmalar hastahanelere hem malzeme kiralıyorlarmış, hem çalışan. Şimdi bunların işleri bitiyormuş, malzemelerini alıp gideceklermiş. Peki onların çalıştırdığı elemanlar? Onlar da malzeme ya, taşeron işçi kararnamesinden yararlanamayacakmış!
Herkes biliyor: Hastahanelerde bütün işleri bu firmaların elemanları yapıyordu. Bunlar bunca zamandır bin bir ümitle taşeron kararnamesinin çıkmasını bekliyorlardı.
Bu beklenirken ne oluyor peki?
Bir ay kadar önce, hastahanelere yeni elemanlar dolduruyorlar...Bunların parti teşkilatlarının gönderdiği elemanlar olduğu söyleniyor. Bu çok önemli değil, hangi parti olursa olsun, bizim halkımız bir yolunu bulur ve böyle zamanlarda sisteme sızmayı başarır. Öyle sanıyorum ki, bu elemanlar arasında her türlü siyasi görüşten kişiler vardır.
Hastahanelerde taşeron işçilerin hakkı verilecekse, bu sonradan, sahtekârca sisteme dahil edilenler öncelikli mi olmalı? Yoksa yıllardır, hastahanenin işlerini yürüten tecrübeli elemanlar mı gözetilmeli?
Hakkaniyet, insaf ve adalet beklemek herkesin hakkı.
Yıllardır emek verenler, zahmet çekenler dururken, bir şekilde kısa süre önce hastalanelere doldurulan elemanlar mı kanun kapsamına alınmalıydı?
Adaletle yönetenin devleti payidar olur; adaletle hükmetmenin tam zamanı!
Bayan bakan, şu âyet meali “Nisa” sûresinden: "Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verirken adaletle hükmetmenizi emrediyor.”
*
Taşeron da neyin nesi? “Taş kıran” olmasın?
Bu fransızca kelime inşaat sektöründe kullanıldığı için tıpkı “subasmanı” gibi türkçe sanılıyor!
Fransızca “soubassement”, “bina eteği, etek duvarı, üst temel” demek. Suyun binayı basmadığı kısım gibi düşünülüp türkçeye buyur edilmiş, taşeronla birlikte kullanılıp duruyor. Taşeron demek, “bir yapı işinin belli bir bölümünü yapmayı üstüne alan, ikinci derecede müteahhit, alt müteahhid, alt işveren” demek. Bu kelimenin mecazi anlamı de teşekkül etmiş: Angarya veya pis bir işi başkaları adına yapan kimse!
Anlayacağınız taşeronluk pis iş. Devlet kendisi eleman isdihdam etmiyor; aracı firmalar eliyle güya daha ucuza işgücü temin ediyor. Devlette bu yolla hizmet eden her elemanın sırtından taşeron firma para kazanıyor. Şöyle düşünün: Sizden eleman isteniyor, siz de elinizin altındaki kölelerden istenilen vasıfları taşıyanları kiralıyorsunuz! Bu arada payınızı da alıyorsunuz!
Bu sistem temelden adaletsizlik kaynağı. Şimdi bu kaynak kurutulacaksa, hakkıyla kurutulsun. Geride bir sürü mağdur ve mazlum bırakılarak yapılacaksa, hiç yapılmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.