Halil Mert

Halil Mert

Deprem.. İbret… Azgınlık… ve Adalet

Deprem.. İbret… Azgınlık… ve Adalet

  Şûrâ/42. Sorumlu olanlar, ancak insanlara zulmedenler ve ülkede haksız yere başkalarının hukukuna saldıranlardır. İşte böylelerinin hakkı gayet acı bir azaptır.

         Adalet ve zulüm.. Aralarında boşluk yoktur. Adaletin bittiği yerde zulüm, zulmün bittiği yerde adalet başlar. Ne kadar hizmet ederseniz edin, adaleti tesis edemezseniz zalimlerdensiniz. Peki, adalette sorumluluk nasıl bir şeydir? Burada temel ölçü, Hz. Ömer’in “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu.” gibidir.

         Adaletsizlik yapan doğrudan sorumludur. Ancak tepe yöneticinin Liyakat, Sadakat, Ehliyet, Sevk İdare, Hizmet Azmi, Adalet vb. vasıfları olan birilerini önce yetiştirme, sonra görevlendirme, sonra da takip ve kontrol etme görevleri vardır. Ataların bir sözü vardır. “At, sahibine göre kişner.” Silahlı Kuvvetler’de çok güzel bir tespit vardır. “Birliğin gerçek disiplini başında Komutanı yokken belli olur.”

         Peki, adaletin yok olması, kamu menfaatinin ayakaltına alınıp, zulüm olursa tek sorumlu yöneticiler midir? Hayır!.. Yönetilenlerde sorumludur. “Layık olduğunuzla hükmolunursunuz.” düsturu, “Enam/129. İşte biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden bu şekilde dost/yardımcı/yönetici/önder yaparız.” tecelli eder.

         Bu gün İman, İhlâs, Liderlik, Celâdet, Sâdâkât, Ehliyet, Liyâkât, Fedakârlık, Ferâset gibi şahsi vasıfları olan bir siyasi tarafından yönetiliyoruz. Ancak, atadığı tüm zevatın da aynı vasıflarla mücehhez olmasa dahi, layık olma gayreti ile çalışması gerekir. Bürokrasideki tüm atanmışların Allah’tan korkarak, Necip Milletimize hizmet aşkıyla dopdolu ve kendilerine itimat edip görevlendiren insan ve insanlara lâyık olmak gayreti ile çalışmaları gerekir.

         Tüm memurlar Cengiz Han’ın şu sözünü unutmasın.

         “Sakın Bir Çiviyi Küçümseme. Bir Çivi Bir Nalı, Nal Bir Atı, At Bir Komutanı, Bir Komutan Orduyu, Bir Ordu Koca Bir Ülkeyi Kurtarır..!” Tabii bozgun da böyle.. “ Bir Çivi Bir Nalı, Nal Bir Atı, At Bir Komutanı, Bir Komutan Orduyu, Bir Ordu Koca Bir Ülkeyi batırır..!”

         Ayrıca fertlerin de şahsi sorumlulukları vardır. Halk doğrudan muhatabı olduğu kamu kurumlarının ve şahısların dedikodusunu etmek yerine, müdahale etmelidir. Her Cuma Hutbeden imamların bangır bangır bağırarak uyardıkları ayet-i kerimeyi tekrar hatırlatıyorum. “Nahl/90. Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”

 

         Ülkemizin son 300 yıldır inişini, aradaki 2. Abdulhamid Han gibi toparlanma mücadelelerini, darbeleri, 28 Şubatları, 15 Temmuz İhaneti ile hedeflenenleri düşünün. Milletimizin din ve dindarlık adına yarım asır Demirel’i nasıl desteklediğini, DEAŞ, FETÖ vb. örgütlenmelerle yapılan tahribatları düşünün. Sonra da Cumhurbaşkanımızla ülkemizin ve Milletimizin verdiği mücadeleyi düşünün. Devlet hizmeti yapanların uykularının kaçması lazım değil mi? “Meryem/59. Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.” Bu ayet-i kerimenin dehşetinden korkalım.

 

         Malum olduğu üzere bir de tabii afetler yaşamaktayız. Deprem, sel vb. Bu afetlerde durum bir evin çökmesi, bir geminin batması gibidir. Bazılarının hatalarından tüm evdekiler, gemidekiler suçlu suçsuz helak olur. Allah Teâlâ, eski kavimlerden misallerle bize bunu da haber vermiştir. Tüm bu afetler ve yaşadığımız zillet, Mısır, Filistin, Afganistan, Arakan, D. Türkistan dilerim uyanışımıza vesile olsun. Bu ibretler ders alalım, ümmetçe ve insanlık yönü ile kendimize gelelim. Allah korusun Ümmet-i Muhammed’e öncülük eden Milletimizin hüsranı ümmet de ciddi bir dağılmaya sebep olabilir. Bunun hesabını kimse veremez. Tarihimize bakın. Altınordu’nun yıkılmasının sonuçlarına bakın. Safavi İslam Türk Devleti ile Osmanlı İslam Türk Devleti gerçek manada ittifak edebilseydi!... Bu yönü ile Cumhurbaşkanımızın “Ben ne Şii’yim, ne de Sünni.. Ben Müslümanım..” söylemi bile ne kadar değerli, düşünebiliyor musunuz? İslam Tarihi içinde belki de bir ilk bu söylem..

         A'râf/133. Bundan sonra, onların üzerine ayrı ayrı (zaman zaman) mucizeler, tufan, çekirge (afeti), bit (afeti), kurbağa (afeti) ve kan gönderdik. Buna rağmen kibirlendiler ve mücrim (günahkâr ve suçlu) bir kavim oldular. Ayet-i Kerimesi dilerim tüm insanlık için uyarıcı olur.

 

         2019 Seçimlerine giderken, tüm siyasileri daha dikkatli olmaya, bürokratları saygılı ve gayretli olmaya, kul hakkından korkmaya davet ediyorum. Malum Beşiktaş Belediyesi’nde görevden almalardan sonra milyar dolara yakın şahsi servetlerden söz ediliyor. Bu nasıl olur? Yapan, bunca ihmal ve istismarı görmeyen, göremeyen…

         Milletimizden gidiyor. İnsanımızın devletine itimadı kalmıyor. Sorarım size bu tahribatı yapmaya kimin hakkı var? Hesabı sorulmalıdır.

         Kamu kurumlarında, mazinin hantallığı yeniden oluşuyor. Hatta bürokratların siyasilere karşı lakayt davrandığı bile söyleniyor. Telefonlara bile şahsi menfaatsiz bakılmamasından yakınıyor insanımız. Hesap gününü herkese hatırlatmayı borç biliyorum.

        

         Allah, cümlemize doğru yolda ve istikamet üzere, rızasına uygun yaşamayı nasip etsin. Ümmet-i Muhammed izzet ve şeref ile İttihad-ı İslam üzere olsun. Allah halis ve doğru idarecilere kuvvet versin. Düşmanlarımıza ve içimizde barınan her türlü ihanete fırsat vermesin. Allah Milletimize ve insanlığa Kıyamete kadar Furkan’da emredildiği gibi Rabb’imizin emrine uygun yaşamayı nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halil Mert Arşivi