Açalım... Fenerbahçe kalesi önünde yakaladıkları çok uygun pozisyonları kaleci Kameni’nin çıkışlarına kaptıran Alanyaspor’a karşılık Guiliano isimli bir futbolcu vardı sahada... Sarı-lacivertlilerin ilk golünde Brezilyalılara has teknik bir yapı vardı. Valbuena’nın kesmesine hareketlenen Guiliano hem rakibine, hem de kaleciye gölge çalımı atarak topu ağlara gönderdi. Bunu şunun için yazdım; Alanyaspor’dakiler bunu Kameni’ye karşı da, Fenerbahçe savunmasına karşı da yapamadılar.

Fenerbahçe bu maçta bir hafta önceki oyununa pek yanaşmadı. Daha çok rakibi orta alanda bloke etmeye gayret etti. Çünkü Alanyaspor’da her ne kadar rakibi kadar usta yoktu ama bu takımda da öne çabuk çıkanlar vardı. Bu nedenle de Fenerbahçe bu maçta sanki özel oynama yerine klasik oynamayı tercih etmişti.

Fenerbahçe’nin ikinci golü net bir ofsayt idi. Yardımcı hakem önündeki verkaç pozisyonunu iyi takip edemediği için hizayı alamadı ve Fernandao’nun ofsayttan yaptığı plaseyi gol olarak gösterdi maçın hakemine... Bu arada Fernandao’nun VanPersie rövanşını herkesten almaya devam ettiğini de bir kere daha yazayım.

Sonra mı? Maç bitti diyebilirim. Hakem Ümit Öztürk’ün çaldığı penaltı da doğruydu ve Brezilyalının plasesi ile skoru ilan etti. Bu maçta en çok dikkat çeken kaleci Volkan ortalarda olmayışı ile Başakşehirspor maçının en iyilerinden biri olan Dirar’ın yedekte kalışı idi.

Okurlarım çok iyi hatırlayacaklardır; Fenerbahçe en üst sıradaki takımdan on puan geride iken ben bu takımı şampiyonluğun en güçlü adayı olarak hep ekranlardan söylemiş, hem de bu sütunlarda yazmıştım... Ne dersiniz? Çünkü saha olarak Topal-Sousa ikilisi ve onların önünde iyi top kullanan varsa, bu takım zor yenilir. Kolay mı kazanır? Hayır ama öyle veya böyle kazanmaya daha yakındır... Hele hele saha dışını iyi yönetebilirseniz...