İslam'ın Kaynağı, Allah'ın Elçisine İndirdiği Kur'an'dır-I
İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar, Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze (hadise) iman edecekler? (Câsiye Suresi, 6)
Allah insanları sadece Kur'an ile haber verdiği emir ve yasaklardan sorumlu tutar. Sorumlu olduğumuz ve sorgulanacağımız kitabımız Kur’an Peygamberimiz(asm)’a levhalar, tabletler ya da yazılı sayfalar halinde verilmedi. Peygamber aldığı vahyi vahiy kâtiplerine yazdırdı. Yazıya geçirilmesi Allah’ın isteğinin bir sonucuydu.
Hadislere gelince; Kur’an’da Peygamberimizin sözlerinin yazılmasının Allah tarafından istendiğine dair bir ayet yoktur. Kur’an Allah’ın koruması altındadır. Allah bize Kur’an’ın korunacağı bilgisini veriyor ancak hadislerle ilgili böyle bir bilgi yok.
Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. (Hicr Suresi, 9)
Peygamberimiz (asm) Kur’an’ın en mükemmel uygulayıcısıdır. Tüm hayatı boyunca Kur’an’a uygun olarak yaşamıştır ve bizler için en mükemmel örnektir. Tüm uygulamaları, Kur’an’la mutabık sözleri ve müjdeleri bizim için son derece değerlidir.
Ancak hadis kitaplarına sonradan eklenmiş, Peygamberimiz (asm)’ın sözleri ve uygulamalarıyla hiç ilgisi olmayan bir kısım açıklamalar bulunduğu da bir gerçek. Bu sözlerin sahih hadislerden ayırt edici özelliği, Kur’an ile çelişiyor olmasıdır. Kur’an ile çelişen sözlerin, “Ey insanlar, ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah'a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran'ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım. Kuran'ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım. (İbni Hişam, Siret 4) buyuran Peygamberimiz (asm)’a ait olması mümkün değildir.
Rivayet zinciri ile günümüze gelen birçok hadis hem Kur’an’la hem bilimsel gerçeklerle hem mantık ilkeleriyle ve hem de diğer hadis rivayetleriyle çelişiyor. Bütün bu rivayetlerin doğru olduğunu ispatlamak elbette mümkün değil. Aralarında uydurulmuş olanlar vardır. Ayrıca kitaplara girmiş birçok hadis birbiri ile de çelişiyor. Örneğin; Tirmizi’den alınan şu iki hadisten hangisi doğru?
“Allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi, es-Sünen, K. İlm, syf 11)
“Ensar’dan bir adam Peygamber (asm)’ın mescidinde oturur, Peygamber(asm)’dan hadis dinler, hoşuna gider ama ezberleyemezdi. Bu durumdan yakındı ve şöyle dedi: ‘Ya Resûlullah! Ben sizden hadis dinliyorum, hoşuma gidiyor, fakat ezberleyemiyorum.’ Bunun üzerine Peygamber(asm), ‘elinin yardımına müracaat et’ buyurdu ve eliyle yazıyı işaret etti.” (Tirmizi, “İlim”, 12)
Peygamberimiz(asm)’dan nakledildiği iddia edilen hadisler ilk olarak Peygamberimizin vefatından 2-3 yüzyıl sonra kaleme alınmıştır. Kimileri bu bilgiyi reddediyor ve yukarıda verdiğim hadisler arasındaki çelişkiyi o dönem yazı malzemesinin az olduğu, en iyi yazı malzemesi deri olduğu için bazı sahabîlerin hem ayetleri hem de hadisleri aynı malzemenin üzerine yazabileceklerini düşünen Peygamberin, ayetle hadisin birbirine karışabileceği ihtimali üzerine hadislerin yazılmasını yasakladığı ile açıklıyorlar.
Bir başka sebebin de şu olduğu iddia ediliyor: “İslâmiyetin geldiği sıralarda Araplar arasında yazı bilenlerin sayısı azdı. Resûlullah, açtığı okullarda yazı öğrenimini hızlandırdı. Yazıyı yeni öğrenen sahabîlerin hadisleri yanlış yazdıklarını tespit etti. Kendi sözlerinin yanlış anlaşılmasının doğuracağı kargaşayı dikkate alarak hadislerin yazılmasını yasakladı.”
Yazıyı çok iyi bilen zeki, güvenilir ve dikkatli bazı gençlere ise Peygamberimizin, hata yapmayacaklarını bildiği için, özel izin verdiği öne sürülüyor.
Kuşkusuz bütün bu izahlar da birer iddia. Ve muhtemelen çok güvenilir de değil.
Bir hadisin gerçekten Peygamberimiz(asm)’ın sözü veya uygulaması olup olmadığını bilmek için Kur’an’a bakmamız gerekir. Eğer bir hadis, Kur’an ile mutabıksa, bu durumda doğrudur. Eğer geleceğe işaret eden bir hadis tahakkuk ettiyse, bu durumda yine doğrudur. Ama eğer söz konusu hadis Kur’an ile çelişiyorsa, bu konuda artık tereddüt yoktur: hiçbir şekilde doğru kabul edilemez.
(http://kuranyeterlidir.imanisiteler.com/pages/default.aspx )
Bugün bir kısım İslam toplumları için sorun, Kur’an’ı adeta terk edip yerine ‘mevzu hadisler’i yol gösterici edinmeleridir. Yani, Hz. Muhammed(asm) tarafından söylenmediği halde kasıtlı olarak onun hadisiymiş gibi anlatılan sözleri.
Bu hadisler, bir kısım Müslüman topluluklarda Kur’an’ın yerini alan ve yeni ve sahte bir din gelişmesine temel sebep oluşturan ana kaynaklardır.
Bu sistemin uygulamaları yüzünden kendilerince İslam’a ve Kuran’a eleştiriler yöneltmeye çalışanlar, “Müslüman” kimliğindeki pek çok kişinin gerçek İslam ve Kur’an ile neredeyse hiçbir bağlarının olmadığını göremeyip yanılıyorlar.
Tarihi kaynaklardan ve elimize ulaşan ilk hadislerden Peygamberimiz (asm) ve dört halife döneminde hiçbir yazılı hadis bulunmadığı biliniyor. Harevi konuyla ilgili olarak şöyle diyor: "Sahabe de tabiyun da hadisleri yazmıyor ama söz olarak aktarıyorlardı. Basit yazılı bir kaç metnin dışında bunun bir istisnası yoktur.”
Dört Halife de dönemlerinde hadis yazımına izin vermemişlerdi. Örneğin Hz. Ebubekir, Resulullah’ın vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demişti:
“Sizler Allah'ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah'ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah'ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.” (Zehebi, TezkiratulHuffaz 1/3; Buhari l.cilt)
Hz. Ömer'den bir nakil ise şöyle:
“Sizden önceki kavimleri hatırladım, onlar da kitaplar yazmışlar ve Allah'ın Kitabı'nı bırakarak onlara sarılmışlardı. Allah'ın Kitabı'na hiçbir şeyi karıştırmam.” (El Hatip, Takyıdul İlm; İbni Sad, Tabakat)
Hz. Ali de şu hutbeyi vermişti:
“Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yok etsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran'ı terk etmeleridir.” (İbni Abdül Berr, Camiul Beyanil İlm)
Sahabenin de büyük bir kısmı, Peygamberimiz(asm)'ın bu önerisini sıkı sıkıya korumuşlardı.
“Şeddad, İbni Abbas'a "Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?" diye sordu. O da ‘Sadece Kuran'ın iki kapağı arasında olanları bıraktı’ cevabını verdi.” (Buhari, K. Fezailul Kuran; Müslim, K Fezailus Sahabe; Ebu Davud, K. Fiten; Tırmizi K. Fiten)
Haftaya aynı konuda devam edeceğim inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.