Duruşumuz ve İstikbalimiz
Yine sahnede bir sürü sahte kahraman, klavye cengaveri, kendisini taraf olmaya zorlayanlar, hak etmeden istikbal ve ikbal bekleyenler.. İkbal hırsı ile kendisini karşı taraflarda konumlandırıp, nemalandıkları eskiye iftira atanlar.. Birbirlerini münafıklık ve küfürle itham edenler.. vs. vs. vs.
Malum sosyal ağlar var. WatsApp gurupları.. Benim de içinde olduğum bir gurup. İçinde İslamcılar, Ülkücüler, Milli Görüşçüler, AKPARTİ Milletvekilleri, Milletvekili Aday Adayları, Reis’in yakın arkadaşları falan.. Tabii bu sıfatlarını beyan ettikleri için ifade ediyorum.
Geçmişte İBB’nin BİT’nin birinde de genel müdürlük yapmış bir adam. Geçen seçimlerde AKPARTİ’den Mv. Aday Adayı oldu. Aday olamadı. Bunun üzerine Milli Görüş’çü bilinen ancak AKPARTİ dışında kalmış platformlara takılmaya başladı. Nihayetinde de yeni kurulan malum partide siyasete başlamış.
Adamın paylaştığı resim/metin aynen şöyle…
“Suriye-Kürtler olunca “Reis bizi Afrin’e götür. İsrail olunca, “Haydi Yenikapı’ya..” Yenikapı’ya tavuk döner ve ayrana!”
Guruptan ben dâhil kimse cevap yazmadı maalesef. Gece rüyamda Afrin’de şehid olmuş bir Uzman Çavuşumuzu gördüm. Yakama yapışıp bu yazıyı hatırlatıp tepkisiz kaldığımı ifade ederek “Hepinize yazıklar olsun!” dedi. Bunun üzerine cevaben maalesef bir gün sonra şunları yazdım..
“Bu paylaşım rüyama girdi. (…yazanın adı…) dikkatle oku.
Bu paylaşımı Yüce Milletimizi tahkir, aşağılama ve TSK'in şahs-ı manevisine hakaret etmekten mahkemeye vereceğim.
Afrin Harekâtı Kürtler'e karşı yapıldı diyen, ima eden şerefsizdir. Hatta bölücülük yaptığı için de haindir. Sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu görmezden gelmek, oradan atılan roket mermileri ile şehid edilen insanları unutturmak FETÖ tarzı hainlerin yöntemidir.
Gelelim İsrail'e.. Daha ciddi bir duruş ortaya konabilir. Bu eleştiriye eyvallah. Ancak "tavuk döner yemeye.." yakıştırması adiliğin ve aşağılığın zirvesidir.
Önce kendine bakmalı insan. Ben bana lütfedilen makamlara ne kadar layığım diye. Milli Görüş siyaseti ve AKPARTİ'nin en büyük sorunu FETÖ'cü alçaklar ile özellikle belirginleşen adamcılıktır. Şimdi eleştirenlerin çoğu yine bu sistemden makam, statü ve diğer menfaatler ile nasiplenen kişilerdir.
Bizim ucuz menfaatlerimiz olmadı. Vatan ve Millet, Din-ü Devlet gibi büyük dertlerimiz var hamdolsun.
Siyaset yapın, isterseniz HDP'de yapın. Ancak bu Yüce Milletimizi aşağılama ve tahkir etme hakkını kimseye vermez. Bunu yapan hangi iffetsiz ise Milletimize düşmandır.
Milletimize düşmanlık yapanın da biz düşmanı oluruz.
28 Şubat sürecinde kazığa oturtulmakla itham edilip parlatılanlar, Milli Görüşte öncülük iddiasında bulunan kimileri 28 Şubatçı ihanetten davacı dahi olmadılar. Dolayısı ile hakarete gerek yok.
İftira herkes etse yiğit bir Müslüman asla tevessül dahi etmez. Yiğit olmayan, olamayan adamlarla aynı karede olmak da bize yakışmaz. Gruptaki arkadaşlardan özür dileyerek "Bana müsaade" diyorum.” dedim.
Guruptan çıkmak üzere iken kimler var burada diye listeye baktım. Kimler yok ki bu gıkı çıkmayan adamların içinde. İlave guruba şunları yazdım. “Grup listesine baktım. AKPARTİ MENSUPLARI, MV. ADAYLARI, REİSİN ARKADAŞLAR VS. İLE DOLU. ONLARA DA BU TEPKİSİZ DAVRANIŞLARINDAN DOLAYI SADECE YAZIK DİYORUM. Sizler suçlu gibi oturun. Bu halinizle belki de siz bu tarz aşağılamalara sebep oluyorsunuz.”
Hale bakın. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Tekrar söylüyorum. AKPARTİ Yöneticileri münafığı dışarıda aramasınlar. Biz şahsiyet ve feraset sorunumuzu halledemediğimiz sürece, aşağılık kompleksinden kurtulamadığımız sürece mutlak muvaffakiyet beklemeye hakkımız var mı? Allah bahşeder mi?
Bir başka klavye delikanlısı anket koymuş sayfasına. “SP Lideri Müslüman mı?” diye sormuş. Üzülerek ifade ediyorum binlerce kişi tepkisiz ankete cevap vermiş. Hale bakar mısınız?
Aziz ve Yiğit Milletim.
Bir yandan Oğuz Ata’nın, Kürşad’ın, Bilge Kağan’ın, diğer yandan Hz. Hamza’nın, Ali (Kv)’nin, Cihangir Mirasçıları.. Gül Muhammed (SAV)’in izinden giden dava arkadaşları.. Kendinize gelin. Bakın sizin güneşinizi batıranların Güneş batmayan imparatorlukları var. Maalesef dünyada en çok Müslüman asker de Kraliçe’nin ordusunda var. Düşünün!..
Ülkemiz ve Mazlum Milletimiz, hatta Ümmet-i Muhammed, N. Fazıl’ın ifadesi ile “Ham yobaz, kaba softa!”lar başta olmak üzere, işbirlikçi batıcı ihanetinde gayretleri ile nereden nereye ne zelil hallere düştü. Doğru! Emperyalizm acımasızca saldırıyor. Doğru da, “Biz ne yapıyoruz?” diyeniniz var mı?
Milletin gerçek gücü birlik, beraberlik ve sıkı aidiyetten geçer. Vatanına, Milletine, Dinine, Devletine sımsıkı bağlı olacaksın. Zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı göreceksin. Yeter mi? Asla! Ailen, Milletin, Devletin ve Ümmet-i Muhammed için amiyane tabirle ölene kadar eşşek gibi yakınmadan ve sabırla çalışacaksın. Üreteceksin. Dikkat edin batının vergi mantığı bizim zekât emrini ölçü almıştır. Yani, biriktirme üret, üret, üret… Biriktirdiğinin vergisi çok daha yüksek… Dolayısı ile rahat, menfaat ve kolay yaşama basitliğinden kurtulmalıyız. Necip Fazıl, 1982 yılında şöyle yazmış.
“Kolay mı Kafdağı’nı çevirmek dolay dolay?
Var ol ey ulvî zorluk, yere bat sefil kolay!”
Demek ki, kolayın kendisi bile sefil. Kolay sefaletinden ve izzetsizliğinden kurtulmamız gerek.
Aziz Milletim.. Sadece ülkemiz değil, tüm dünya emperyalistler tarafından tarihin en ağır yağma ve kargaşasını yaşıyor. Medeniyet Coğrafyamızda yaşananlara bakın. Kaddafi Arap Ülkeleri’ni uyardığı meşhur konuşmasından kısa bir zaman sonra devrildi, yetmedi, kendi halkınca fiili tecavüze uğramaya müteakip, en acımasız yöntemlerle linç edildi. Bundan ne anlam çıkartacağız peki?
Aziz Milletim.
Düşmanlarımızın acımasızca husumet beslediği, Yerli ve Milli bir Siyasi Lider tarafından yönetiliyoruz. R. Tayyip Erdoğan. Peki, O’nun gücünün kaynağı nedir? Elbette Rabbimiz. Ancak zahirde bu gücün kaynağı Milletimiz. Unutmayalım ki, gerçek gücümüz birlik ve beraberliğimizdir. 15 Temmuz İhaneti’nin asıl hedefi de kaos ve kargaşa çıkartarak ülkede kalıcı düşmanlıklar oluşturmak değil miydi?
Çok kötü ve zor günlerden, gömüldüğümüz dipsiz kuyulardan çıkarak bu günlere geldik. Üzerine bir de insanlığa yaşatılan zulmeti ekleyin. Bu gün Filistin’de yaşananlardan daha kötüsü Çin tarafından Türkistan halkına yaşatılıyor. Öyle ki erkekleri hapse atılan ailelerin kadınlarının yanına çalışmaya getirilme bahanesi ile Çin’li erkekler yerleştirilip aynı evde yaşamaya zorlanıyorlar. Müslüman Kızlar Çin’li erkeklerle zorla evlendiriliyor. İnsanlar fail-i meçhullerle katlediliyor, evleri ve işyerleri yağmalanıyor. Kim bu insanlar? Hem İman hem de kan kardeşlerimiz.. Doğu Türkistan Halkı!...
Dert sahibi olalım. Derdimizi de sevelim.. Yoksa sefilliğimiz artacak sonumuz zelillik içinde hüsran olacaktır.
Atalar ne diyor; “Kusur arayan dostsuz kalır.” Kusur aramayalım. Ancak zulme de rıza göstermeyelim. Kızıl Elma Mefkûresini, İ’lay-ı Kelimetullah Davası diyerek şekillendiren Aziz ve Yiğit Atalarımız gibi azim, sabır, fedakârlık ve ferasetle emrolunduğumuz gibi dosdoğru olup büyük hedeflerimize doğru kararlılık ve sebat ile yürüyelim.
Asr Süresini hatırlatarak sonluyorum yazımı..
“Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla;
Asra yemin olsun ki, İnsan mutlaka ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”
İşitip, İman edip, itaat edenlere ne mutlu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.