Takım oyunundan kopunca...
Ferdi sporlarda, güreş, boks, tenis, masa tenisi falan gibi olanlarda yarışmaya çıkan neyse sonuç da ona göre olur. Ama takım oyunlarında, yani futbol, basketbol, hentbol, bakınız voleybolu yazmıyorum, gibilerinde ise zaman zaman uzunca yardımlaşmalar olmalıdır. Böylece rakip sizden fazlaca yorulur, siz daha diri kalarak sonuca gidecek hareketlerde yarım veya eksik kalmazsınız.
Belgrad’daki finale de bu gözle baktığınızda takım oyununa alışık olduğumuz Fenerbahçe’nin koca oyunda Melli’nin sırtına bindiğini gördük. Biraz Wanamaker, oyuna girdiğinde de Ali, takımla paylaşabildiler topu, iş başa düştüğünde de işi bitirdiler. Ama ya Vesely? Şu fazlaca şımartılan, ama NBA’nin pek itibar göstermediği eski Demirperdeli... Hem kendini yaktı, hem de siyahî Amerikalının hemen hemen yokluğunda Ahmet’i yalnız bıraktı. Costas Sloukas da onu arayıp durdu smaç yaptırmak için... Bu maçta her zaman şapka çıkardığımız Obradoviç bence hatalı oyuncu değiştirmeleri yaptı. Nunnili’yi neredeyse hiç oynatmadı. Rakibin sezon içi süren uzun sakatlıklarından sonra tam takıma ulaşması tabii ki şu şampiyonluğun kaybedilmesinde baş rolü oynadı. Ancak ne var ki Pablo Laso’nun Donciç’i neredeyse ruhunu teslim edene kadar sahada tutmasına bizim Obradoviç ceza kesemedi. Örneğin bu oyuncunun karşısına bir intihar komandosu koyulabilirdi.
Sonuçta daha derin, daha ustalarla dolu kadro, teknik adam zafiyetine rağmen kazanırken, düne kadar teknik adam hünerleriyle ayakta kalan taraf kaybetti. Yine yazayım; Fenerbahçe bir iyi uzun ile önümüzdeki sezon da bu turnuvanın favorisi olacaktır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.