6:21 - Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.

10:17 - Artık bir yalanı Allah'a iftira eden veya O'nun âyetlerini inkar edenden daha zalim kim olabilir? Hiç şüphesiz o mücrimler iflah olmayacaklar.

11:18 - Üstelik bir yalanı Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar Rablerinin huzuruna arzolunacaklar, şahitler de şöyle diyecekler: "İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir". İyi bilin ki: Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir.

24:12 - Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?

24:16 - Onu duyduğunuzda "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır..." demeli değil miydiniz?

Bir Müslüman hiç kimseye, en azılı kâfir dahi olsa iftira edemez. Hal böyle iken özellikle seçim süreçlerinde olmak üzere yazılanlara, paylaşılanlara bakıyorum.. Bazen insanlığımdan utanıyorum.

İftira ve yalan kimseye yakışmıyor. Bir Müslüman’a!.. Hiç yakışmıyor.

FETÖ, sadece ihaneti kurumsallaştırmadı. Yalan söylemeyi, kul hakkı yemeyi, hırsızlığı, adaletsizliği, en kötüsü de iftirayı normalleştirdi. Ucunda menfaat mi var? At iftirayı gitsin… Cumhurbaşkanımız ve ailesi için, soyu için atılmadık iftira, söylenmedik pislik kalmadı. Diğer siyasiler de benzer iftiralarla karşı karşıya..

FETÖ insanları iftira ve kumpaslarla zindanlara attı, attırdı. Tabii FETÖ’den önce bu pislikleri kendilerini sistemin sahibi zanneden seküler ve laik çevreler yaptı. Biz zulüm kimden gelirse gelsin karşısında olmakla emrolunduk. Şimdi; “Bizden!” deyip vaktiyle FETÖ’nün zulmüne göz yumanlar, destek olanlar kendinizi hesaba çekiyorsanız eğer, zulme rıza göstermeyin.

Bir resim paylaşmışlar.. N. Fazıl Merhum Kayseri Lisesi’nde.. Bir yanda Abdullah Gül ve Hulusi Akar, diğer yanda sözde Netanyahu.. Bir üst yazı ile paylaşıyor adam bunu. “Be kansız ve zalim adam.. Bunu yaparak en başta Aziz Milletim’i, sonra Merhum N. Fazıl’ı aşağılıyorsun.” Üzücü olan bu tarz şeyleri aklı başında olduğunu zannettiğimiz kişiler de paylaşıyor.

Bir yazı. Kanal İstanbul Projesi ile ve yer altı zenginliklerimizin yağmalandığı ile ilgili. İnanın yazının içeriğine geri zekâlı, cahil, sabi inanmaz. Ama adamlar bunu paylaşıyor. Yayıyor. Yazı 2008 yılından bu yana sosyal medyada. Yazının altında resmi bir kuruluşun adı var. İlgili kurum daha önce 8-10 kez yalanlamış, yayanları mahkemeye vermiş. İçeriği yayanlarda sorgulama yok ki! Vicdan yok ki! Ahlak yok ki!

Aziz Milletim..

Herkes şikâyetçi. Ama kendisi mükemmel. Kendisi dışında birileri suçlu, ahlaksız. Kim düzeltecek? Kendisi dışında herkes.. Böyle bir riyakârlık, ikiyüzlülük olur mu?

Hem Emr-i maruf, nehy-i münker’den hem de Amel-i Salih üzere yaşamaktan sorumlu değil miyiz?

FETÖ’yü ülkemizden atmak yeter mi? Ya beynimizden, ya ahlakımızdan ve davranışlarımızdan, ya toplumda meşru hale getirdiği ahlaksızlık ve kötü alışkanlıklardan da kurtulmamız gerekmez mi?

Devlet ve kamu hizmetinde de “Bizden”, “cemaatten”, “kardeşlerden”, “ihvandan”, “şakird”, “kurban” vs. tanımlar aramak yerine yine Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin emrettiği gibi, LİYAKAT, EHLİYET, SADAKAT, ÇALIŞKANLIK, FEDAKÂRLIK, TEVAZUU, DİRAYET, FERASET, AMEL-İ SALİH gibi ölçüler aramadığımız sürece bilin ki en az FETÖ kadar yarın Hakk’a hesap vereceğiz. Zalimlerdeniz. Allah Rızası için zulüm ve haram olur mu?

Ümmet-i Muhammed’e öncülük, İnsanlığa örnek olmak gibi, Emr-i maruf, nehy-i münker gibi, tebliğ ve irşad gibi sorumluluklarımızın olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum.

Allah Resulü (SAV) harpten dönerken ne demişti. “Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz. Nefis ile cihada…”

Hasılı..

Önce etrafta ayıp aramak yerine aynaya bakın. Kendinizi düzeltin. Kendimizi düzeltelim. Sonra kardeşlerimizi edeb ile düzeltelim. Siyasi olarak kendimizi anlatalım. Karşı tarafın tutarsızlıklarını da anlatalım. Ama asla yalan söylemeyelim, iftira etmeyelim. Kul hakkı yemeyelim. Milletimize iyi örnek olalım. Söylediğimiz gibi, göründüğümüz gibi yaşayalım.