Etnik ayrımcılık ve milli bütünlük
Altınova olayları olduğunda kamuoyu ayağa kalkmıştı. Hadiselerin çapı büyümesin diye tam bir seferberlik ilan edilmiş, etnik ayrımcılığın zararlarına dikkat çekilmişti.
On gündür başta güneydoğu olmak üzere, birçok ilde olaylar oluyor, DTP’nin başını çektiği bir gurup açıkça etnik bölücülük yapıyor ama bakıyorum da, Altınova’da avazı çıktığı kadar bağıranların hiç birinin sesi çıkmıyor. Konuşanlar da hayır konuşmuyor, ya polis göstericilerin üzerine gaz bombası attı yahut orantısız güç kullandı kabilinden yazılar yazıyor.
Allah aşkına bu kadar aymazlık, bu kadar körlük, bu kadar ahmaklık olur mu?
Dünyanın hangi ülkesi bu tip kalkışmalara kayıtsız kalır, hangi ülkesi milli varlığına yönelmiş saldırıları mülâyemetle karşılar?
Ayrımcılığın her türlüsü tehlikelidir. Neden sadece bir tür ayrımcılık takbih edilirken, DTP’nin yıllardır pervasızca yürüttüğü ayrımcı politikalara aynı tepki gösterilmez?
Utanamasalar elinizi kolunuzu oynatmayın, bırakın bizi bölsünler diyecekler.
Polis görevini yapmasın, toplum tepki göstermesin, hükümet tedbir almasın, asker operasyon yapmasın peki nasıl olacak bu iş?
Bir ülke saldırılar karşısında meşru müdafaa hakkını kullanmazsa kendisini nasıl koruyacak?
Tamam, demokrasiden taviz vermeyelim, özgürlükleri sınırlandırmayalım, temel hak ve hürriyetlerden geri adım atmayalım.
Zaten kimse böyle bir şey istemiyor ki.
Terörle, bölücülükle mücadele, niçin demokrasiden taviz vermek olsun. Demokrasiden kastınız, bölünme, parçalanma özgürlüğü değilse –hukuk çerçevesinde-teröre karşı verilen her türlü mücadele meşrudur.
Kimse yasaklarla, cezaevine dönmüş bir Türkiye istemiyor. Darbe tecrübeleri herkese, demokrasi ve hukukun ne kadar değerli, ne kadar vazgeçilmez olduğunu öğretti..Ama kimse sokakları savaş alanına dönmüş,insan coğrafyası parçalanmış bir Türkiye de istemiyor. Unutmayalım ki, hukuk da, demokrasi de hür bir millet ve özgür bir vatan içindir. Bunlar olmadıktan sonra hangi demokrasiden, hangi insan haklarından söz edilebilir.
DTP’nin son provokasyonu ile yüzlerce ev, araç, iş yeri tahrip edildi. Yakılan, yıkılan her araçla birlikte yüzlerce, binlerce yürek de yakıldı. Her olay, her terör eylemi kalpleri biraz daha birbirinden uzaklaştırıyor. Terör asıl tahribatı gönüllerde yapıyor. Telafisi en güç olan da budur.
Gönüller daha fazla hırpalanmadan, bu kalkışma, bu isyan bitirilmelidir.
Kavgayla geçen her gün Türkiye adına bir kayıptır.
Etnik ayrımcılığa karşı, milletin hukukunu savunmak asla demokrasiden vazgeçmek demek değildir. Bilakis bu isyan dalgası karşısında susmak demokrasiden de, ülke bütünlüğünden de vazgeçmektir.