ABD çekilir mi? Kraliçe ne yapar? İsrail, Fransa vd.
Uyandık. Tarihte olmadığı kadar hem de…
Uyandıran Rabbime hamd, vesile olanlara dua ve teşekkür…
ABD Suriye’den çekiliyor. Ne için? Çünkü Trump vaad etti halkına. “İşsizliği bitireceğim. ABD, yine rüyalar ülkesi olacak.” ABD ekonomisi rekabet ve üretimin arttığı tekelci sermaye yerine farklı ekonomi ve finans üslerinin oluştuğu dünyada tüketimlerini azaltmak zorunda..
Peki, böyle de neden dünyanın her yerindeler?
1. Dünya Savaşı’nı hatırlayınız. İngiltere en az 50 yıl bu büyük savaşa hazırlandı. Sömürgelerde ciddi baskılar ve katliamlar yaparak kültürlerini yok ederken diğer yandan onlardan asker devşirecek duruma geldi. Büyük motorlu büyük gemiler yaptılar. Bu gemilerle orduları istedikleri bölgelere intikal ettirdiler. Önce Büyük İslam ve Türk Devleti Babür yıkıldı. Hindistan, Pakistan, Çin ve Afganistan artık İngiltere’nin kontrolüne girmişti.
Sonra Osmanlı’yı darmadağın edip yok ettiler. Topraklarımızı cetvelle çizdikleri sınırlarla parçaladılar. Medeniyetimize ırkçılığı bulaştırıp, mezhep vb. fitnelerle bölücülüğü büyütüp bölgemizi kalıcı bir kaos alanına dönüştürdüler. Demokrasi nutukları atarken bölgeyi diktatörler ve krallarla kontrol edip yönettiler. Irak’ı ve Suriye’yi fiili olarak işgal ettiler. Terörist yetiştirdiler, desteklediler. Bunlara devlet kurdurmaya kalktılar. İşte IŞİD, işte PKK!
ABD, hesapta İngiltere’den savaşarak özgürlüğünü kazanmıştı. Ama süreç içinde İngiltere ve Kraliçe’nin kontrolüne daha çok girmişti. Kraliçe bir yandan Neo-Con’larla ülkenin dış politikasını kontrol altına alırken diğer yandan siyonizmle, evanjelizmi birlikte hareket ettirerek ABD’ni jandarması olarak dünyanın her yerinde kullanıyordu. Trump, bu açmazdan çıkmayı taahhüt etmişti. Ancak olmadı. Çünkü karşısında büyük bir direnç vardı. Nihayet, toplumda yaptığı ekonomik rahatlamayı da arkasına alarak Kraliçe’nin Derin Amerika’sına karşı davranabiliyor.
ABD, Suriye’den çekiliyor. İlk tepki İngiltere’den. Kraliçe’nin adamları “ABD çekilirse, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez Türk Ordusu ile karşı karşıya gelebiliriz.” dediler. Düşünebiliyor musunuz? Fransa “Batı’nın çıkarlarını koruduğu için PKK/PYD/SDG’ye teşekkür etmeliyiz ve sahip çıkmalıyız.” dedi.
Bilin ki düşman mevzilerde bekleyen unsurlarını değiştiriyor. Batı yine kaos üretip, bizi yani Devlet-i Aliye’nin evladlarını yine birbirine kırdırma derdinde. PKK/SDG Unsurları, 12 Eylül Öncesi, “Kahrolsun emperyalizm, kapitalizm!” deyip bu gün sırf seküler kimliklerini koruma adına Batı’ya yalvaranlardaki ahmaklık gibi, Batı’ya bilinçli ve menfaatleri için kul olmaya devam ediyorlar. ABD olmadı, Fransa, Rusya, İngiltere, İsrail, Suriye Rejimi, İran… Tüm kapılara gittiler. Kime karşı? Türkiye’ye.. Allah sorar! İnsan bu kadar gaflet ve ihanet içinde nasıl olur? Aynı şekilde Arap NATO’su kuruyoruz bahanesi ile ABD ve Batı ile PKK’ya para yollayanlar..
Bir yandan DEAŞ’ı kuruyor. Onu tehdit gösterip, sözde DEAŞ ile savaştı diye, PKK’yı eğitiyor, düzenli birlik haline getiriyor.
Aziz Milletim. Ülkem bunca kuşatılmışlığı yarmaya çalışırken birileri ABD ile hareket edip, Türkiye üzerinden IŞİD’e, Suriye’ye D. Türkistan’lı gençleri gönderiyor. Çin bu cahil insanları bahane edip, D. Türkistan’da tüm Müslüman Halklara, elbette önce Uygur Türkleri’ne ciddi zulüm ve baskı yapıyor.
Çin’i protesto için yurdumuzun birçok yerinde eylemler yapıldı. En son BBP, Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları’nın da desteklediği Ankara’da bir miting yapıldı. Mitingi birileri provoke etti. Alnında ayyıldız olan Türk Polisi ile elinde Gökbayrak olan Uygurlar karşı karşıya getirildi. İhanete bakın! Kışkırtan kişilerin başında kim ya da kimler var? ABD destekli, FETÖ İlişkili birileri.. Devletim.. MİT, Emniyet uyuma…
Büyük Türk Milleti!..
Hani N. Tevfik diyor ya;
“Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!”
Düşman 1000 yıldır değişmedi. Bil! Biz değiştik. Fitne kol geziyor. İmanımız parçalanıyor, edebimiz ve şuurumuz dinamitleniyor.
Suriye’de ivedilikle askeri harekât yapılmalı, ABD’nden bölge adeta teslim alınmalıdır. Kuzey Irak kontrol altına alınmalı, İran uyarılmalıdır. İran üzerinden terörist geçerse, İran sert şekilde uyarılmalıdır.
Rusya ile ilişkiler bozulmadan sürdürülmelidir. Karşılıklı bağımlılık arttırılmalıdır. Rusya’nın demografik yapısı Müslüman ahalinin yani Türklerin lehine değişmektedir. Rusya’ya Batı’nın yönlendirmesi ile düşman olmak yerine, tebası olan karındaşlarımızın huzur, sosyal tekâmül ve güçlü geleceği için ilişkiler geliştirilmelidir. Özellikle Sibirya ve Altay’daki Türk Halkları ve Moğollar Çin’in Budizm propaganda ve tehdidi altındadır. Birlikte karşı durulmalıdır.
Çevremiz kuşatılırken içimizde doğrulacak her türlü fitneye karşı da uyanık olunmalıdır. Tepe kadrolar Cumhurbaşkanımızla tamamen senkronize olmaya zorlanmalıdır. Sosyal otokontrol mekanizmaları geliştirilmelidir. İhanet ve fitnenin, her türlü bölücülüğün ve aldatmanın içimizde hayat bulmasına müsamaha gösterilmemelidir. İmanımız, kitabımız ve Gülümüz (SAV)’in rehberliği ile çok çalışarak geleceğe doğru yürümeliyiz.
Uygur Kardeşlerime de özetle; “Kardeşlerim.. D. Türkistan sevdamızı provokatörlerin elinde boğdurmayalım.. Bu sevda Türk Milliyetçiliği'nin ve Ümmet Bilincinin dinamolarından biridir... Atayurdumuz, Uygarlaştığımız Vatanımız... Uygur Türkü özüdür Milletimin... Türkiye Polisi, Uygur Türkü'ne karşı durmaz. İhanet ve fitneye fırsat vermeyelim.. Dikkat.. Dikkat!...” diyeceğim.
“Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es...”
1071’de açtığımız büyük gedik, daha da büyütülmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.