Alevi mitingi
Alevi Bektaşi derneklerinin, Alevilerin sorununa dikkat çekmek maksadıyla düzenledikleri miting Ankara’da yapıldı. Mitingin Güneydoğu’da DTP-PKK ikilisinin organize ettiği olaylarla aynı döneme tesadüf etmesi ilginçti.
Alevilik adını Hz.Ali’den alan, İslam çerçevesi içinde bir duyuş ve hissediş biçimidir. Son yıllara kadar hiçbir alevi topluluğu kendisini İslam dışı bir çizgide tanımlamamıştır. Zaten her biri İslam’ın parlak bir yıldızı olan on iki imamlar ve onların yürüdüğü kutlu yol asla İslam dışı bir çerçeveye oturtulamaz.
Keza, Hacı Bektaş-ı Veli’nin gün yüzüne çıkan kitapları da Alevi duyuş biçiminin hangi kaynaktan beslendiğine işaret etmektedir.
Ancak, Türkiye bir toplumsal operasyonlar, sosyal mühendislikler meşheridir. Sistem sırasıyla her topluluğu ayrı, ayrı operasyondan geçiriyor.
Son yıllarda en derin operasyonlardan biri Alevi toplumuna yapıldı.
İslami duyarlılıkların gelişmesinden, yaygınlaşmasından endişe duyanlar, Alevi toplumunu dindarların karşısına konumlandıracakları bir tampon olarak düşündüler. Bu düşünceyi gerçekleştirmek için Alevilik’le-İslam’ın ayrıştırılması, farklılaştırılması hatta mümkünse rakip hale getirilmesi gerekiyordu. Alisiz, yani İslamsız Alevilik bu düşünce ile kurgulandı.
Bu operasyonun en önemli ayağını, Sovyetlerin yıkılışından sonra ortada kalan Marksist-Leninist unsurlar oluşturdu. Terör örgütlerinde kazandıkları tecrübeyi kurdukları Alevi derneklerine taşıdılar. Özellikle Avrupa’da bu tip dernekler Alevi geleneği ile alakası olmayan, birçoğu PKK sempatizanı olan kadroların eline geçti. Erdal Şimşek’in, Apo’nun Avukatlarıyla yaptığı görüşmelerin dökümünü yayınladığı “PKK’nın yeni karargâhı İmralı mı, Kandil mi “isimli kitabında, avukatları vasıtasıyla Apo’ya selam ve bağlılıklarını bildiren, emirlerine amade olduklarını belirten, Avrupa Alevi-Bektaşi dernekleri federasyonunun gönderdiği mesaj ile ilgili tespiti, bu gerçeğin en önemli göstergelerinden biridir. Abdi İpekçi parkındaki mitinge DTP milletvekillerinin de katılmış olması boşuna değildir.
Avrupa’daki Alevi dernekleri federasyonun terör örgütü liderine gönderdiği bağlılık mesajını elbette ki Türkiye’deki Alevilere ve derneklerine teşmil edemeyiz. Böyle bir iddia hem yakışıksız hem haksız olur. Ama bu mesajla oyunun bir parçasına ışık tutmak mümkündür.
Aleviliği bir kaos mezhebi haline getirmek, ve onu İslam’ın karşısına konumlandırmak isteyenlerin uzun zamandır kapsamlı bir proje yürüttükleri biliniyor. Ne aleviler, bu operasyona müsamaha göstermeli, ne de olmayanlar, Aleviliği bu derin projenin amaçladığı şekilde yaftalamalıdır.
Mitingde atılan sloganlarla, istenen talepler –Aleviliğin-hangi noktaya çekilmek istendiğini gösteriyor. Diyanet işleri başkanlığı kaldırılsın, Alevi köylerindeki camiler yıkılsın gibi talepler İslam’dan soyutlanmış, bir Alevilik hedefinin ifadesidir. Bu talepler bir topluluğun kendisi için istediği olumlu talepler değil, bir başka toplumun ihtiyaçlarını karşılayan kurumların ortadan kaldırılması isteğidir. Camilerin yıkılması ile Alevilerin hangi sorunu çözülecek, Diyanet işlerinin kaldırılması Alevilere ne kazandıracak.
Bir topluluk hak arıyorum diye, başka bir topluluğun şu, şu imkânlardan yararlanmasını istemiyorum diyebilir mi?
Ankara mitingi, biz kendimiz için şunları istiyoruz’dan ziyade, başkaları için şunları istemiyoruz mitingi olmuştur. Oysa suniler Aleviler için, Aleviler suniler için –başkaları-değildir. Hz Ali’nin, on iki imamların kılavuzluğunda yürüyen bir hareket, asla camiden cemaatten rahatsız olamaz. Aleviliği bir inanç kaosuna doğru sürükleyen bu derin projenin bozulması fevkalade önemlidir. Alevi toplumunun ana gövdesini oluşturan dernekler, bu mitinge destek vermeyerek sorumluluklarının ve alevi duyarlılığının gereğini yapmışlardır. Ama bu yeterli değil, çeşitli kisveler altında Türkiye’yi bir inanç kapışmasına götürmek isteyenlere karşı, daha dikkatli ve daha uyanık olmak zorundayız.