Fatih Altaylı

Fatih Altaylı

Benzin fiyatı 17 kuruş daha düşmeli

Benzin fiyatı 17 kuruş daha düşmeli

Geçen hafta başında akaryakıtta tüketicinin kazıklandığını yazdım.
Ham petrol fiyatları düşüyor buna karşın Türkiye’de ham petrol fiyatlarındaki artış bahane edilerek yapılan akaryakıt zamları bir türlü geri gitmiyordu.
Akaryakıt dağıtım firmalarının bahanesi belliydi, “Petrol düştü ama dolar arttı”.
Ben de diyordum ki, “Petrol yüzde 50’den fazla düştü, dolar yüzde 30 civarında arttı. Aradaki fark nerede?”
Ben bunları söyleyince akaryakıt şirketleri hemen savunmaya geçtiler.
Televizyonlara çıkıp beyanat vermeye, açıklama yollamaya başladılar.
Ancak yine de iyi ki ki, yazmışım diyorum çünkü akaryakıt fiyatlarında indirimler peşpeşe gelmeye başladı.
Ancak bu indirimler yeterli değil.
Bakmayın akaryakıt dağıtımcılarının ve Tüpraş’ın “Biz bu malı bedava versek bile fiyat 1,97 liranın altına inmez” demesine.
Kimse onlardan böyle bir şey beklemiyor.
Elbette herkes belirli bir oranda kar edecek ama vatandaşı da kazıklamayacak.
Bazı rakamlar vermek isterim.
Petrolün varilinin 143 dolar fiyatla rekor kırdığı 3 Temmuz günü, Akdeniz havzasında 1 ton benzinin fiyatı 1.154 dolardı. Türkiye’de ise aynı tarihte 95 oktan benzinin fiyatı 3,61 YTL.
Bugün aynı bölgede benzinin ton fiyatı 473 dolar. Türkiye’de ise aynı benzin 2,97 YTL.
Dövizdeki artışı da koysanız hesap tutmuyor.
Elbette ki, vergiler fiyatı etkiliyor ama yine de ortada fahiş bir kar var.
Ekonomi servisimizdeki arkadaşlarla burada yazamayacağım, yazsam da kolay anlaşılmayacak bir hesaplama yaptık.
Bu hesaba göre Türkiye’de benzinin ve tabii diğer akaryakıt fiyatları olması gerekenin üzerinde.
Bizim hesabımıza göre, bugün benzinin litresi 2,97 değil en kötü ihtimalle 2,80 YTL olmalı.
Ancak olmuyor.
Bunun nedeni hem petrol ürünleri üretiminde ve hem de dağıtımında monopollerin veya kartellerin ortaya çıkmış olması.
Dağıtım şirketleri bardak tabak çanak sırt çantası ve oyuncak dağıtacaklarına fiyatta rekabet yapsalar hepimiz için çok daha hayırlı olacak.
Onların bunu yapmasını beklemiyorum ama EPDK’dan hala umudum var.
NOT: Bunları Hürriyet, Milliyet falan yazamaz. Burada tüketici lehine bir gelişme olacaksa bu işi biz yapacağız.






--------------------------------------------------------------------------------

Çok kötü olacak benden söylemesi

Kriz “Hamdolsun” dinlemiyor ve yaklaşıyor.
Henüz vurmadı.
Piyasadaki durgunluğun nedeni krizin vurmuş olması değil, nasıl vuracağının pek bilinmemesinin yarattığı belirsizlikten kaynaklanan bekleme dönemi.
2007 Temmuzunda öngörüp yazdığım bu kriz başladığı zaman “Ekonomistleri dinlemeyin. Hepsi bir yere göbekten bağlı ona göre konuşuyorlar” demiş ve daha ilk gününde krizin nasıl bir seyir izleyeceğini anlatmıştım.
Arşivden açar bakarsanız “Önce bankalar, sonra otomotiv şirketleri, sonra dayanıklı tüketim malı üreticileri, sonra dev perakende zincirleri” diye de sıralama yapmıştım.
Şimdi bir kez daha yazıyorum, hükümet krize karşı devekuşu politikası izlemeye devam ederse iler kötüye gidecek.
Krizin başladığı günlerde taş gibi duran bankacılık sektörümüz giderek alarm vermeye başladı.
İşte Akbank.
1200 kişiyi işten çıkardıkları söyleniyor. Onlar da yalanlayıp “Hayır 1000 kişiyi çıkardık” diyor. Hangisiyse mühim değil. Sonuçta bu insanlar işten çıkarıldı.
Gerisi gelecek.
Türk bankalarının sendikasyon kredisi toplamı 11 milyar doların biraz üzerinde.
Bunu geri ödemek zorundalar.
Müşterilerinden geri alarak ya da yeni kaynaklar yaratarak.
Zaten durgunluktan ötürü sıkıntıya giren müşteriler bu paraları bankalara nasıl geri ödeyecekler?
Dahası Türk bankacılık sektörü geri ödeyeceği her 1 milyar dolar sendikasyona karşı ancak 200 milyon dolar alabileceğini öngörüyor.
Yani 5’te 1.
Gerisi kendi ekonomik kaynaklarımızdan bulunmak zorunda.
Nasıl bulunacak.
Yılbaşından itibaren bankalar zorlanmaya başlar.
Hükümet Türklerin yurt dışındaki paralarını geri getireceğini zannediyor, kanun çıkarıyor.
Ne kadar var bilmiyorum ama varsa niye gelsin?
Hangi garantiyle gelecek.
Hükümet çok geç kaldı.
Daha ilk günde bankalardaki mevduata tam garanti verilseydi, Türkiye bu krize 1-0 önde başlardı.
Verilmedi.
Bankaların o gün sağlam olduğu biliniyordu.
Yani bu garanti aslında sonucu bilinen maça loto oynamak gibi bir şeydi.
Ama bugün risk artıyor.
Yine de geç kalınmış değil.
İnşallah, maşallah, elhamdülillah, hamdolsun, teğet geçer laflarıyla bu kriz atlatılamaz. Önlemle atlatılır.
Zannederim hükümet Ekonomiden Sorumlu Bakan Mehmet Şimşek’in fikirleriyle bu krizi aşabileceğini düşünüyor.
Olmaz.
Mehmet Şimşek dediğiniz, Türkiye’de çalıştığı aracı kurumdan başarısız olduğu için kovulmuş bir vatandaşımız.
Nazım Ekren ve Kemal Unakıtan bu işleri bilir.
Duruma acilen el koymak zorundalar.
Yoksa çok kötü olacak.
Haberiniz olsun.






--------------------------------------------------------------------------------

CHP çarşafa girer mi?

Deniz Baykal, çarşaflı kadınları CHP’ye üye yapınca ortalık şöyle bir sallandı.
En güldüğüm Sabah gazetesi oldu.
Haberi manşetten vermiş.
Akıllarınca “Bakın AKP’ye kızıyordunuz ama CHP’de aynı yolda. Demek ki, AKP’ye kızmamak lazımmış” demeye çalışmışlar.
Ama işin özü öyle değil.
Ben Deniz Baykal’ın yaptığını çok doğru buluyorum.
Dini siyasete alet etmek baka bir şeydir, dindarları dışlamamak baka bir şey.
Gerçi bunu Deniz Baykal gibi geç kalmış bir zamanlamayla yapınca birinci ve ikinci birbirine karışsa bile çarşaflı kadınların CHP’ye katılımı öneli bir mesajdır.
Bu mesajın özünde “Size karşı değiliz. Sizin siyasi meta olmanıza karşıyız” cümlesi vardır.
Ayrıca bu yaklaşımın sonunda siyasi bir getiri de olacaktır.
Çok iyi biliyorum ki, Türkiye’de çok ciddi bir samimi Müslüman kitle AKP’ye karşı. Ya da artık karşı.
Din üzerinden siyasi rant, din üzerinden elde edilen siyasi rantın ekonomik ranta çevrilmesi, yolsuzluklar, açıklanamaz zenginleşmeler AKP tabanı olarak görülen İslami öncelikleri olan kitleyi AKP’den soğuttu, soğutuyor.
Bunlar AKP’ye oy vermek istemiyorlar.
Ama “Dinsiz” hatta “Din düşmanı” olarak gördükleri ve gösterilen CHP’ye de oy vermeyecekler.
Şimdi CHP “Biz din düşmanı değiliz” mesajı vererek, Türkiye’nin sosyolojik durumuna uygun bir pozisyon alıyor.
Bu mesajı her iki taraftaki radikaller nasıl algılar pek umursamıyorum.
normal vatandaşın doğru algılayacağından eminim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Altaylı Arşivi