Sömürülen çocuklar
Hak, söz konusu olunca, insan yahut hayvan yahut diğer canlı ve cansız varlıklar akla gelir. Hukuk denilince, anılan varlıkları düşünmek gerekir. Bunların başında, yaratıkların en şereflisi olan insan hakları gelir. Toplumumuzda ve dünyada insan haklarına çok vurgu yapılmakta ve bu konu üzerinde durulmaktadır. Özellikle, son çeyrek asırda kadın hakları öne çıkmış görünüyor. Yeterli olmamakla beraber, kadının siyasal, sosyal ve ekonomik hakları her vesile ile gündeme getirilmektedir.
Türk hukukunda özellikle son zamanlarda çıkarılan kanunlarda, kadınların hakları açısından hayli mesafe alındığını teslim etmemiz gerekir. Çevre hakları konusunda da büyük bir gayret vardır, fakat bu kadarı yeterli değildir. Henüz çevreyi kirletenlere karşı kanuni bir müeyyide düzenlemesi olmamıştır kanunlarımızda...
Çevre ve insan sağlığını korumayı esas alan Sigara Kanunu gerçekten tebrike şayandır. Artık devlet dairelerinde, kapalı mekânlarda, zifiri duman altında kalma riskine karşı korunmuş bulunuyoruz. Allah bu kanunu çıkaran Muhterem Necmettin Erbakan Hoca’dan ve onu genişleterek uygulamaya koyan Sayın Recep Tayyib Erdoğan’dan razı olsun. Allah her ikisine de sağlık ve selamet versin.
Fakat toplumumuzda ihmal edilen ve dikkatlerden kaçan çocuk hakları konusunda bir gayret yahut bir hassasiyetten söz etmek mümkün değildir. Eskiden kadın mazlum ve haklarından mahrumdu. Fakat şimdi çocuklar mazlum ve haklarından mahrum durumdadır. Kimse bunun farkında bile değildir. Toplumun geleceği olan çocukların hakları maalesef ihlal edilmektedir. Onlar adam yerine konmadıkları için yahut kendi haklarını kendileri savunma imkânından yoksun oldukları için, çocuklar mazlum olarak yaşamaya devam etmekte ve gerekli olan haklarını elde edememektedirler.
Çağımızda en mazlum kesimin çocuklar olduğunu biliyorum. Çocuk, Allah’ın topluma bir lütfu bir ihsanıdır. İnsan neslinin devamının yegâne teminatıdır çocuk. Çocuk, toplumun ta kendisidir. Fakat ne yazık ki, ona gereken itina gösterilmemekte ve gerçekten zulme uğratılmaktadır. Özellikle burada çocukların ihmale uğrayan önemli bazı haklarından söz etmek istiyoruz:
1. En üst Donanımla Yetişme Hakkı: Çocuk, ana-baba ve yakın akrabanın sevme ve eğlenme duygularını tatmin ederek, doğuşundan itibaren dünyalılara mutluluk vermektedir. Fakat bu verdiğine karşılık çevresinden layık olan karşılığı alamamaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun, her doğan çocuğun eşit şartlarda yetişme, eğitilme ve yaşama hakkı vardır. Amerika’da doğan bir çocuk ile Afrika’da doğan çocuk arasında insan olma ve çocuk olma noktasında bir fark yoktur. Afirika’da doğam çocuğun Amerika ve Avrupa’da yaşayan çocuklar gibi donanımlı olmak hakkıdır. Eğer ana-baba, devlet ve toplum bu hakkı çocuğa vermezlerse yahut veremezlerse, bundan dolayı sorumlu olmaları gerekir. Kanaatimizce ana-baba ve toplumun, çocuklardan aldıkları mutluluk, onlara verdiklerinden daha fazladır. Dolayısıyla çocuklara karşı borçlarını ödeyememektedirler.
Allah, her insana doğuştan beyin vermiştir; beyine harika donanımlar ve kabiliyetler yüklemiştir. Biz buna ilahi programlar da diyebiliriz. Ana-baba ve toplumun görevi bu programları çalıştırmak ve gereğini yapmak, dolayısıyla çocukların her birinin, kabiliyet ve programına göre en üst düzeyde yetişmelerini sağlamaktır. Günümüzde ana-babaların bunu yapabildiğini düşünmüyorum. Oysa bu bir çocuk hakkıdır. Hatta çocuk haklarının en önemlisidir. En yüksek donanımla yetişmek ve Allah’ın istediği gibi, beyin kapasitesini kullanan adam olmak... Çocuklar maalesef büyük çoğunlu itibarıyla bu haklarından mahrum bırakılmaktadırlar.
Ana-baba ve toplumun çocuklara karşı ifa etmekte oldukları görev, sadece bedensel ve ruhsal yönden sağrılıklı büyümelerini sağlamak ve klasik şekilde donatarak yetiştirmekten ibarettir. Bu da bir tür çocukların hafızalarını çalıştırmak, onları bilgi hamalı olarak yetiştirmek ve başkalarına ait bilgi ve düşünceleri taklit ettirmekten ibaret bir olgudur. Oysa her çocuğun bilgi hafızı değil, bilgi ve düşünce üreten bir üstün varlık olmak hakkı vardır. Bu hak sadece Amerika ve Avrupa’da yaşayan sınırlı sayıdaki çocuklara ait değildir. Bütün dünya çocuklarına aittir. Bütün dünya çocuklarının dünyadan alacakları vardır. Bunu almayınca çocuklar, hiç farkında olmasalar da mazlumdurlar. İnsan hakları, Mazlum-Der ve benzeri derneklerin esasen bu gibi mazlumlar için çaba harcaması gerekir. Çocukların haklarını elde etmeleri konusunda herkesin büyük gayretler göstermesi icap eder.
2 - Eğitim-Öğretim Hakkı: Bugün ülkemizdeki çocukların toplum üzerinde, özellikle devlet üzerinde eğitim öğretim hakkı vardır. Çocukları gereği gibi eğitmemek, en güzel bir şekilde eğitip-öğretmemek, ilgili üstün metotları bulmamak, bilmemek; böylece çocukların hafızalarını daha çok zorlamak, onları daha çok yormak, sonunda ilahi makine olan beynin fazla bir işe yaramaz hale gelmesine sebep olmak devletin en büyük günahıdır.
Çocuklarımız, maalesef ilk ve ortaöğretimde haddinden fazla yorulmaktadırlar. Öyle ki çocuklar tatil nedir bilemeden üniversiteye kadar büyük zorluklar içinde gelebilmektedir. Bunların birçoğu da maalesef üniversiteye girememektedir. Bu zamana kadar yarış atı gibi koşturularak büyük bir hayat yükünün altında bırakılmıştır çocuklar...
Şöyle ki; çocuklar, hiç mübalağasız, ilköğretimden itibaren iki tane okul okuyarak hayata başlamaktadırlar. Bunlardan biri devletin okulu yahut özel bir okuldur. İkincisi dershane okuludur. Devletin okulunun mesaisi biter bitmez dershane okulu başlıyor, okuldan eve gelince bu iki okulun yüklediği ödevleri yerine getirmek için yeniden masaya oturuyorlar. Dur durak bilmeden ezici bir mesainin altında çabalıyorlar. İlk ve ortaöğretim çağındaki bir çocuğa bu kadar ağır yük yüklemek gerçekten zulümdür. Çocukların dinlenme hakkı vardır. Bu hakkı toplum onların elinden alıyor. Bu zulmün önüne mutlaka geçilmelidir.
3. Eğlenme Hakkı: Çocukların boş zaman bulamaması yanında, belediyelerin, çocuklara ait yeterli park alanları, eğlence merkezleri bulamaması da çocuklarımızın belediyeler üzerindeki hakkıdır. Ülkemizdeki imar felsefesi, hak ve hukuka dayalı değildir. Büyük çoğunluğu itibarıyla imar planları midelerden geçiyor. Oysa ülkemizin iklimi, topraklarımız üzerinde cennet gibi yerleşim alanları inşa etmeye son derece elverişlidir. Bunun gereği maalesef yerine getirilmiyor, belki midelerin gereği ifa ediliyor. Oysa ülkenin imarlarının, mideden değil akıldan geçmesi gerekir. Halkımızın gayet temiz ve nezih bir ortam ve eğlenilecek mekân ihtiyacına cevap verecek durumda yapılması gerekir. Bu yapılmamaktadır. Çocuklara ayrılan parklar, yol kenarlarındaki boş daracık mekânlar oluyor, genellikle…
Fakat unutmamsak gerekir ki, çocuklarımız bu hakkı talep edemiyorlar diye, toplumun, özellikle belediyelerin onlara büyük bir borcu yoktur anlamına gelmez. Esas hakşinaslık, hakkını arayamayanların haklarını hatırlayıp onlara vermektir. Bu borç ödenmezse, çocukların haklarının sorumluluğu altında kalınır.
4. Çocuklardan Para Kazanma: Dünyanın her yerinde, özellikle bizim ülkemizde, çocuklara ait eşya en çok satılan eşya olduğu için, aynı zamanda en pahalı satılan emtia durumundadır. Çocuk sevgisi, çocukların acil ve değişen ihtiyacı, toplum tarafından maalesef alabildiğine istismar edilmektedir. Bunun önüne mutlaka geçilmesi ve bunun için kanuni önlemlerin alınması gerekir.
5. Cinsel İstismar: Bunlar yetmiyormuş gibi, bir de bu çocuklar cinsel yönden istismar edilmekte, iğrenç davranışlarla karşı karşıya bırakılmaktadırlar.
6. Bedensel İstismar: Çocukların kaçırılması, organlarının alınması, öldürülmesi ve yakılması, satılması, evlat edinilmesi ve benzeri olaylar çocukların bu dünyaya geldiklerine pişman ettirilmelerinin belgeleridir.
7. Ailede Sigara İçilmesi: Aile içinde eğer büyükler sigara içiyorlarsa, bundan en büyük zararı çocuklar görmektedir. Çocukların tertemiz ve taptaze ciğerleri kirletilmekte; daha çocukluk döneminde tehlikeli hastalıkların mikrobu bedenlerine yerleşmektedir. Bu ise ailede çocuklara yapılabilecek en büyük zulümlerden biridir. Bu zulmün bir başka yanı, çocukların baba ya da annelerini örnek alarak sigara içmeye özenmesi ve zamanla genç yaşta hatta çocukluk yaşında iken bile sigara alışkanlığı kazanmasıdır.
Çocuklar sigara içmeyi evde büyüklerinden, ev dışında kahvehanelerden, okulda öğretmenlerinden öğrenirler. Aile büyükleri ile öğretmenlerin sigara içen kimselerden olması, çocuklara kötü örnek olma noktasından onlara yapabilecekleri en büyük kötülüktür.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür. Ancak biz bu kadarla yetinmek istiyoruz. Sanıyorum bunlarla maksadımız anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz: Çocuk ruhsal ve bedensel yönden tertemiz, masum, kabiliyetli ve yükselmeye aday olarak ve hiçbir şeyden habersiz olarak doğar. Fakat toplum onu ihmal eder, ona haksızlık ederse, sömürürse ve layık olduğu mevkie yükseltemezse iki cihanda da sorumludur. Çocuklara bu sorumluluğun idraki içinde bakmaya çalışalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.