“Açılımcı” CHP'yi biraz daha açalım!..
Hemen şunu ifade edeyim ki; “Örtülüler şu partililere oy vermelidir, şu partililere vermemelidir” yollu bir yaklaşımım yok.
CHP veya bir başka siyasi oluşum;
“Bugüne kadar yaptıklarım yanlıştı... Bu memlekette din düşmanlığı ile alınabilecek mesafenin olmadığını anladık... Din düşmanlığı, darbe kışkırtıcılığı, Ergenekon avukatlığı çıkmaz sokaklardır!..” mesajını veriyorsa...
Bu itiraflar ister seçim öncesinde yapılmış olsun ister bir başka dönemde, dikkatle değerlendirilmelidir.
CHP'nin “çarşaf” açılımının “pratikte” bir anlam ifade etmediğini öne sürenlere katılmıyorum.
Hayır çok önemli; bu partinin, “10. YIL ezberiyle” büyüttüğü “çocukcağızların” gözlerini açmamıza fırsat tanıyacak bir hamle bu!..
Onları, “resmi tarih” denilen o “zırva yığınının” arasından çıkartıp, gerçeklerle buluşturabildik mi tamamdır!..
Yaklaşsınlar yeter ki!..
Bakın, buradan ilan edeyim; ben, şöyle böyle 25 yaşına kadar fanatik addedilebilecek CHP'lilerdendim!..
Uzun hikâye, ayrıntısına kısmet olursa başka bir yazıda gireriz...
Resmi tarihin “bazı iddialarını” eleştirel bakış açısıyla ele almayı düşündüğüm an, şükür uyandım!..
Geç meç; Cenab-ı Allah ömür verdi ya... Sen ona bak!..
Efendim; CHP'nin bu yeni açılımı, karşılıklı ilişkilerin yoğunlaşmasını sağlayacak hiç şüphesiz...
Fena mı.
Bu partiyi yıllardır “halktan kopuk olmakla” suçlamıyor muyduk?
İşte...
Üç beş oy kapacam diye, girsinler halkın içine...
“Bu dinciler de hep varoşlardan oy alıyo” diyerek küçümsedikleri kıyılarda, kenarlarda ne sürprizler bekleyecek kendilerini!..
Hele bir “sıcak temas” sağlansın ya da “yoğunlaşsın”, “resmi ezberleri” -Allah'ın izniyle- nasıl da yerle bir olacak!..
Demem o ki; hemen cephe almamak lazım, CHP'ye...
Cephe almaya “hayır”,
Alaya almaya “evet”;
Pek de “ciddi” tarafı yok bunların...
Ben bunu sıkça yapıyorum, şu meşhur “Önder Sav'ı dinlediler-dinlemediler” tartışmalarının en alevli olduğu zamanlarda hangi televizyona çıktıysam, hangi gazeteye, dergiye, internet sitesine konuştuysam, işi “mizaha” vurmadım mı?...
Önder Sav'ı “Umre”ye davet etmem boşuna mıydı?..
“Malzemeler CHP'den!..” demem de öyle!..
“Hani CHP'li vermişti konuşmanın içeriğini?” diye soranlara, “Ne yani Önder Sav CHP'li değil mi?” diye karşılık verişim de...
Meselenin ciddiyet düzeyine dair mesajdı!..
Bunlar böyle, ciddi politikalar üretemezler!.. Bir işi yaparken sonunun ne olacağını düşünemezler!..
-Bu “çarşaf açılımı”nın CHP'ye yaraması mümkün mü?..
-Getirdiği mi çok olur, götürdüğü mü?..
Bunları hesap edebilecek durumda değillerdir...
“Resmi tarihin” dogmalarını benimseyen ve sahiplenen bir zihniyetten de “hesaplı-kitaplı” ve de “ipe sapa gelir” adımlar atabilmesi beklenmez herhalde...
Bunlar, o koca genel merkez binasını inşa ederken, “Yarın din istismarı yapmamız gerekecek... Otuz bin metrekarelik bina da, dörderden sekiz metrekare de kadın-erkek mescidleri için yer ayıralım, lazım olur bakarsın” diye düşünemezler!..
Böyle olunca da... Tam da seçim öncesinde “çarşaf açılımı” (!) gerçekleştirmeye karar verdiklerinde... Meselenin bu boyutu çıkar karşılarına...
VAKİT muhabiri, Baykal'ın karşısına geçip de; “Partinize aldığınız çarşaflılar nerede namaz kılacak?!!” diye sorduğunda...
Şaşkın, “Ne yani biz din karşıtı mıyız? Koca bina yapar da bir mescid koymaz mıyız?” diyemez de... Öyle kıvırmak zorunda kalır...
Ben diyorum ki;
“Varsın olsun.”
“Varsın kıvırmaya çalışsın.”
“Samimiyet sorgulamasını bırakalım da, bu meselenin hayırlı taraflarına bakalım.”
“Şerde hayır arayalım.”
Efendim;
Bu cümleden olmak üzere...
Bakın ben ne yaptım:
Hani, Kurban Bayramı yaklaşıyor ya...
Yine “deri gaspını” tartışacağız, kaçınılmaz olarak.
Ben, bir Müslüman olarak...
“Teoride” CHP'ye de oy verebilme durumu olan bir Müslüman Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak, kestiğim kurbanın derisini istediğim yere verebilir miyim, veremez miyim?..
“Laik devlet” kurban derisini hangi “Kurum”a vereceğime hangisine vermeyeceğime karışabilir mi, karışamaz mı?..
“Devlette din eli olmaz” deniyor ya...
Peki, ey “yeni” CHP;
“Dinde devlet eli olur” mu?..
İşte “yeni” CHP,
İşte “açılımcı” CHP...
Al sana müthiş bir “oy” potansiyeli!..
Çıksın yönetimden birileri ve desin ki:
-Kurban bir ibadet işidir. Laik devlet ibadetlere müdahale edemez!..
-Hiçbir güç, vatandaşın elinden mülkiyetine sahip olduğu deriyi zorla alamaz!..
-Buna düpedüz gasp denir!..
- “Yeni” ve de “açılımcı” CHP, gaspı desteklemez!..
-Vatandaşın bağış özgürlüğünü savunur!..
Sizce derler mi?..
Hemen ifade edeyim;
Başta bu “çarşaf” açılımının (!) bayraktarlığını yapan İstanbul İl Başkanları Gürsel Tekin olmak üzere...
Şu ana kadar ulaştığım ya da not bıraktığım CHP'lilerden hiçbiri destek vermedi bu işe...
Efendim, “Kurban derisi bağışı tamamen serbest olursa, deriler cemaatlerin eline geçer”miş!..
Arkadaşlar, haberini hazırlıyorlar...
Hangi CHP'li ne dedi, ne demedi, nasıl kıvırdı, kıvıramadı...
Kısmetse hepsini isim isim yansıtacağız...
Efendim, ben buradan karınca kararınca sıkıştırmaya çalıştım...
CHP Genel Merkezi'ne bir mescid açılırsa eğer...
Buna VAKİT'in haberleri ve VAKİT muhabirinin, Yeni Baykal'a kameralar önünde “Çarşaflılar buraya geldiğinde nerede namaz kılacaklar?” diye sorması vesile olmuş olacak!..
Yine...
“Deri bağışı serbest olmalı. Deri gaspına karşıyız” cümleleri “partiyi bağlayan” birer mesaj olarak çıkacak olursa ağızlarından...
Bu da; Mescid'e ilave olur!..
“Aferin” bile deriz, CHP'ye!..