CHP ve başörtüsü
Baykal’ın başörtülü, çarşaflı hanımlara parti rozeti takması, CHP’nin başına dert oldu. Muhafazakâr kesimlerce ihtiyatla karşılanan bu tavır, laikçi elitler tarafından korkunç bir tepki ile karşılandı. Bazıları cinnet geçirecek kadar rahatsız oldu. TV ekranları beyaz Türklerin istilasına uğradı. Askerimiz, polisimiz şehit edilirken bir defa olsun Televizyonlara çıkma gereği hissetmeyenler, TV önlerinde kuyruğa girdi. Her kanal da ayrı bir konuşmacı durumun vahametine dikkat çekerek Atatürk ilke ve inkılâplarının tehlikede olduğunu söyledi.
Hala da aynı tepkiler devam ediyor.
Bu utanç verici tartışma ayrımcılığın, bölücülüğün nereden kaynaklandığını kesin olarak göstermiştir.
Yıllardır bu ülkede bazıları davul çalarak, dindarları, muhafazakârları, hatta milliyetçileri ayrımcılık yapmakla suçluyordu. Baykal’ın küçük bir hamlesi, demokrasi kültürünün hangi kesimlerin engeliyle kökleşemediğini ortaya koymuştur.
CHP bu tavrını sürdürür mü, bunu zaman gösterecek. Ancak CHP’nin dününe bakarak yarını için bazı tahminlerde bulunabiliriz.
Bir defa CHP gelenekleri olan bir partidir.
Varlık sebebi Atatürk ilke ve inkılâplarıdır. Geleneği zorlayan, CHP yönetiminin Atatürkçülük yorumları ile örtüşmeyen çıkışların Baykal istese bile aşılması çok zordur. CHP geleneği milli ve manevi değerlere karşı oluşan, toplumu efendiler ve köleler diye tasnif eden, farklı düşünenleri eşit kabul etmeyen bir gelenektir. Politik amaçlar uğruna bazı küçük jestlere, tavizlere göz yumsa da, Başörtüsünü büsbütün meşru ve temel hak ve hürriyetler kapsamında değerlendirecek bir –hazmetme- kapasitesi mevcut değildir.
Nitekim İstanbul il başkanı Gürsel Tekin’in TV ekranlarında, gazete köşelerinde ağır top ateşine tutulması bunun göstergesidir.
Türkiye yıllardır etnik ayırımcılıkla boğuşuyor, etnik temelde siyaset yapan parti veya partilerin zararlarını çekiyor. Hâlbuki etnik siyaset görünen bir ayrımcılık biçimidir. Bir de sınıfların, ideolojik gurupların politikasını yaparak ayrımcılık yapanlar var. Siyasetin zemini bütün vatan sathıdır. Muhatabı o ülkede yaşayan bütün insanlardır. CHP’nin tüm vatan coğrafyasını esas alan, tüm insanlarımızı muhatap kabul eden bir siyaset güttüğünü kim söyleyebilir?
DTP’nin etnik ayrımcılığı ne kadar tehlikeli ise, CHP’nin ideolojik ayrımcılığı da o kadar tehlikelidir.
İnsanları ayırarak siyaset yapmak, ne partilere ne de ülkeye bir şey kazandırmaz. Bugün bu ülkede bir başörtüsü zumlu varsa bunun arkasında CHP ile Askeri bürokrasi olduğu için vardır. Anayasa’nın eşit kabul ettiği ülke vatandaşları hem CHP tarafından hem de askeri bürokrasi tarafından yıllarca ayrımcılığa tabi tutulmuşlardır. Yakında Baykal’a bir e-muhtıra verilirse kimse şaşırmamalıdır. Askeri bürokrasi her şeye tahammül edebilir ama bu işin şakasına bile tahammül etmez.
Her şeye rağmen, CHP’nin dün yaptıkları yanlış, bugün yaptığı doğrudur. Keşke Baykal, bu çizgide ısrar edebilecek, Üniversitelerdeki başörtüsü kanunsuzluğuna son verebilecek dirayeti gösterebilse. Çünkü başörtülü hanımlara sadece rozet takmanın tek başına hiçbir anlamı yok. Sokakta, cadde de insanlar zaten istediği gibi giyiniyor. CHP rozeti sokaktaki başörtülülerin hayatını değiştirmez. Yasak, üniversitelerde, askeri kurumlarda olduğuna göre, bu konudaki açılımın da bu yönde yapılması gerekir. Aksi takdirde CHP rozeti politik araç olmaktan öteye geçmez.