Adnan Tanrıverdi

Adnan Tanrıverdi

TSK, hukuk çizgisinde kalamıyor

TSK, hukuk çizgisinde kalamıyor

2 Aralık 2008 tarihinde toplanan yılın ikinci Şûrası ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı, resmî internet sitesinde, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin temel yapısını ve disiplinini bozacak şekilde; uyuşturucu alışkanlığı ve ahlak dışı ilişkileri bulunan 19 personel ile irticai tutum ve davranışları tespit edilen 5 olmak üzere toplam 24 personelin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.” açıklamasını yapmıştır.
Silahlı Kuvvetlerimizin hukuk çizgisinde kalacağına dair Ağustos 2008 Şûrasında oluşan ümitlerimiz boşa çıkmıştır.
Şûranın inadını anlamak mümkün değildir.
Amaç disiplinin temini olamaz.
Bu tür hukuk dışı, adaletsiz uygulamalarda ısrar etmenin başka anlamları olmalıdır.
Başbakan’ın ve Milli Savunma Bakanı’nın muhalefet ettiği ihsas ettirilen bu karara, askerî yargı kararlarının dayanak yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Silahlı Kuvvetler’in temel yapısını bozacak şekilde;
¥ Uyuşturucu alışkanlığının,
¥ Ahlak dışı ilişkilerin ve
¥ İrticaî tutum ve davranışların,
Neler olduğunu bilmek istiyoruz.
Nasıl bir uyuşturucu alışkanlığı tespit edilmiştir?
Bağımlılık derecesi nedir? Bu kişiler nasıl uyuşturucu bağımlısı olmuşlar? Tedavileri için gayret sarf edilmiş midir? Bu kişilerin uyuşturucu bağımlısı olduklarını kim tespit etmiştir? Gizlenemeyecek ve vazifesini aksatacak derecede uyuşturucu bağımlısı olduğuna dair yargı kararları mevcut mudur?
Bu kişiler, askerî mahkemeye sevk edilseydi, Askerî Ceza Kanunu’nun 151/1. maddesine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve yine Askerî Ceza Kanunu’nun 30. maddesine göre de Silahlı Kuvvetler’den çıkarılma cezası ile cezalandırılabilirdi. YAŞ kararı ile çıkarıp da kişinin Anayasal savunma ve yargıya başvurma hakkı neden elinden alınıyor?
YAŞ kararında bahsedilen ahlak dışı ilişkiler nelerdir?
Bu kişiler; devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma suçlarından birini mi işlemişlerdir?
Bu suçlardan birini işleyenler var ise; askerî mahkemeye verilselerdi, Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesine göre bu kişiler beş seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılabilirler; bir yıldan fazla ceza almaları halinde de, 30. maddenin birinci fıkrasına göre mahkeme kararında belirtilmemiş olsa dahi Silahlı Kuvvetler’den de çıkarılırlardı.
Yoksa;
Askeri elbise ile umumhanelere, kumarhanelere veya sair haysiyete dokunan mahallere girmek; askeri elbise ile halk nazarında mayup (ayıplı) görülen kimselere bilerek refakat etmek; mükerreren kumar oynamak; iffetsiz bir kimse ile evlenmek veya böyle bir kimse ile yaşamak; gayri tabii mukaranette (ilişkide) bulunmak veya bulundurmak suçlarından biri ile mi suçlanıyorlardı?
Eğer öyle ise; mahkemeye verildiklerinde, Askerî Ceza Kanunu’nun 150, 151, 152, 153. maddeleri gereğince bir aydan altı aya kadar ve Silahlı Kuvvetler’den çıkarılma cezası ile cezalandırılırlardı.
Askerî mahkemelerde hüküm giyenler, kararı Yargıtay’da temyiz edebilirler, onaylandığında da, YAŞ kararına gerek kalmadan Silahlı Kuvvetler’den çıkarılırlardı. Bu yöntem hukukî olurdu.
Eğer, “uyuşturucu alışkanlığı ve ahlak dışı ilişkileri bulunanlara” yargı yolu uygulanmışsa, bunların durumu YAŞ’a neden getirildi? Yargı yolu kullanılmadıysa, neden kullanılmadı?
Suç işlenmişse, kanunda da cezası varsa ve buna rağmen YAŞ devreye sokuluyorsa, ya bu insanların suçluluğu kanıtlanamamaktadır, ya da daha başka sebep vardır!..
Gelelim, “irticaî tutum ve davranışları tespit edilenlere”;
Bu tutum ve davranışlar nelerdir? Genelkurmay Başkanlığı millete bunu açıklamalıdır.
Eğer, bu kişiler; irticaî bir programı olan siyasî bir partinin üyesi olsalardı; siyasî amaçla toplantı ve gösterilere katılsalardı; siyasî amaçla nutuk ve demeç verselerdi, yazı yazıp telkinde bulunsalardı; siyasî toplantılara resmî veya sivil kıyafetle katılsalardı vb. faaliyetlerde bulunsalardı; bu suçlarından dolayı da mahkeme edilselerdi, Askerî Ceza Kanunu’nun 148. Maddesi gereğince bir aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar ve Silahlı Kuvvetler’den de çıkarılırlardı. Bu suçlar işlenmiş olsaydı ve yargı yolları suçlananlara uygulansaydı, YAŞ’a gerek kalmaz, işlem de hukuka uygun olurdu.
Ama onüç senedir böyle yapılmadı. Çünkü kimse bu suçları işlemedi.
Namaz kılanlar, ibadetlerini yapma gayreti içinde bulunanlar veya eşleri örtülü olanlar, irticaî tutum ve davranış içinde olmakla suçlandılar. İnanç ve ibadet, dünyanın hiçbir yerinde suç değildir. Onun için, yargı ve hak arama imkanını devre dışı bırakacak olan YAŞ devreye sokulmaktadır.
İnançlı subay ve astsubaylar 1982’den beri disiplinsizlik kisvesi ile tasfiye ediliyordu. 2006 yılından itibaren, yöntemde bir değişiklik yapıldı. Silahlı Kuvvetler’den çıkarılanlar;
“Uyuşturucu alışkanlığı ve ahlak dışı ilişkileri bulunanlar” ile “irticai tutum ve davranışları tespit edilenler” olarak iki kategori halinde, ama TSK’nin temel yapısını ve disiplinini bozacak fiiller şeklinde kamuoyuna sunulmaktadır.
Askerî Yargı sistemi TSK’de disiplinin sağlanması için yeterlidir.
Yargı yolu kullanıldığında, suçlar ortaya çıktıkça, suçluların cezalandırılması ve Silahlı Kuvvetler’den çıkarılması peyderpey olacağından, toplumun dikkati de çekilmemiş olacaktır.
Anlaşılan o ki; YAŞ kararı ile Silahlı Kuvvetler’den çıkarmanın amacı sadece disiplinin sağlanması değildir. Ayrıca, bu işlemlere, toplumun dikkati de çekilmek istenilmektedir.
YAŞ’ın tasfiye kararları ile ne yapılmak isteniyor?
¥ Yasal bir suç isnat edilemeyen tasfiyelerde, yargıya başvurma imkanı tamamen kapatılmak isteniyor.
¥ Uyuşturucu alışkanlığı ve ahlak dışı davranışlarla dindarlığın, askerliğin temelini ve disiplini sarsan eş anlamlı fiiller olarak görüldüğü mesajı verilerek, dindarlık aşağılanmak isteniyor.
¥ Dindar insanlara tahammül edilemeyeceği mesajı, toplumun bütün kesimlerine verilmek isteniyor.
¥ Uyuşturucu alışkanlığı ve ahlak dışı davranışlarda bulunanların YAŞ kararı ile tasfiyesi paravan olarak kullanılıp, daha az tepki ile, dindar insanların tasfiyesine devam edilmek ve YAŞ ile ilgili Anayasa değişikliği engellenmek isteniyor.
¥ Tasfiyeye siyasî kadrolar da ortak edilmek isteniyor.
¥ Tasfiye işlemi, TSK’deki siyasî çizginin göstergesi ve psikolojik baskı aracı olarak kullanılmak isteniyor.
İşlem, hukuk dışı, adaletsiz, siyasî amaçlı ve ideolojik kadrolaşmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır.
İstişârî bir kararı, idarî bir işlem haline getiren siyasî kadrolar da vebale ortaktır.
Yargısız tasfiye yetkisi YAŞ’ın elinden alınmalıdır. Mağdurların hakları tazmin edilmelidir.
Not: Değerli Vakit okuyucularının, Kurban Bayramlarını tebrik ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Tanrıverdi Arşivi