Serdar Arseven

Serdar Arseven

MHP'nin 'çözüm' teklifi!..

MHP'nin 'çözüm' teklifi!..

Malum; Başbakan’ın “(Başörtüsünü) Velev ki siyasi simge olarak taktığını düşünün.
Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz?..” şeklindeki açıklamasına tepki gösteren Sayın Bahçeli’yi eleştirmiştik...
“Simge safsatasına” verilen cevaba, şehit cenazelerindeki “bozkurt işaretlerine” destek çıkan Sayın Bahçeli’nin karşı çıkması mânidardı...
O “yanlış” tavrın ardından... Dün, desteklenmesi gereken bir adım attı Sayın Bahçeli...
Birkaç gündür görüştüğümüz bütün MHP’lileri “Hadi iktidardaydınız anladık. Muhalefette de mi çekineceksiniz?” demek suretiyle yüreklendirmeye çalışıyorduk.
İyi oldu. MHP yönetiminin üniversitelerdeki başörtüsü yasağına karşı olduğunu “somut biçimde” ortaya koyan bir teklifle gündeme gelmiş olması takdire değer.
“Tartışmalı” da olsa, bir teklifte bulunmuş olmalarını “artı hanesi”ne yazalım öyleyse...
Yazalım da... öncesinde bir uyarı...
Açıklamanın “tespitler” bölümünde “amaca hizmet etmeyen” ifadeler kullanılmış...
Buralara birlikte göz atacak olursak:
“Sayın Başbakan’ın milli konuları yabancı ülkelerde dile getirme huyu depreşmiş ve İspanya’da bir yabancı ajansın kahvaltısında Türkiye’yi ve Türkiye’deki hukuki ve siyasi uygulamaları eleştiren bir konuşma yapmıştır. Beş yılı aşan bir süredir ve iki dönem olmak üzere hükümet eden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, TBMM’de kahir ekseriyetle siyasal güce sahip olduğunu unutmuş görünen Başbakan, başörtüsü konusunda tutarlılık ve samimiyet açısından ciddi endişeleri davet eden beyanlarda bulunmuştur. Gerçekte Sayın Başbakan’ın başörtüsü meselesini çözmek gibi bir niyetinin olmadığı beş yıllık icraatıyla sabittir...”
Evet, öncelikle şunu ifade edelim ki... MHP gibi köklü ve büyük bir partiye, cümle kurgusu böylesine “berbat” basın açıklamaları hiç yakışmıyor!..
Basın açıklamalarının “Türkçe’deki cümle yapısını” bilen bir ekip tarafından hazırlanması yerinde olur.
Bunu belirttikten sonra gelelim mantık hatalarına...
Sayın Bahçeli, Başbakan olsa...
Yurtdışı seyahatinde bir araya geldiği “yabancı basın mensuplarının” Türkiye’ye ilişkin sorularına cevap vermeyecek mi?..
O gün Başbakan’a, TCK’nın 301. maddesinin ne zaman ortadan kalkacağına dair bir soru yöneltilmişti, mesela...
Sayın Erdoğan ne yapsaydı;
“Bunlar milli meseleler, yurt dışında konuşmam. Ankara’ya gelin orada cevap vereyim” mi deseydi?..
Ya da... Kıbrıs meselesine ilişkin bir soru var.
Doğalgaz sorununa dair bir başka soru...
Bunlara cevap vermeyecek miydi?..
Sayın Bahçeli’nin çizdiği, Ahmet Necdet Sezer profili!..
Dışa kapalı bir devlet adamı...
Ya da Ankara’yla sınırlı!..
Oysa dünya bu değil...
Buraya gelen yabancı devletlerin hükümet yetkililerine, ülkelerinin “milli” meselelerine ilişkin sorular yöneltebiliyoruz...
“Bunları sizinle konuşmam” tavrına pek rastlanmıyor.
Bazen İsrail’li yetkililer tepki gösteriyor, sorulara...
Sayın Bahçeli’nin, Sayın Başbakan’ı “milli meseleleri yabancı ülkelerde dile getirmekle” suçlamasına bir anlam veremedim doğrusu...
önemli olan nerede konuşulduğu mu?.. Yoksa, neyin- nasıl konuşulduğu mu?..
Açıklamada, “yurt dışında konuşulanların içeriğine dair” bir itiraz olmadığına göre...
Anlamadık; itiraz neye?!..
Bir başka nokta: Sayın Bahçeli, AK Parti’ye beş yıllık iktidar döneminde başörtüsü meselesini “çözmediği” için yükleniyor...
Lâkin... O beş yıllık dönemde, (baraj altında da olsa) geleneği güçlü bir partinin genel başkanlığını yapıyordu...
O süreçte biz Ak Parti’ye defalarca yüklendik; “çözümü ertelemesinden dolayı...”
Sayın Bahçeli niye tazyikte bulunmadı, AK Parti’ye?..
Hem sonra: Siz, “tıpkı CHP’nin yaptığı gibi” başörtüsü meselesini gündeme getiren partileri, “istismarcılıkla” suçlarsanız... Girişimlerin önünü kesmiş olmaz mısınız?..
çelişki yaman: Sayın Bahçeli, bir yandan “5 yıl boyunca niye çözmediniz” diye yüklenirken, diğer yandan da, çözüme dönük teklifleri “istismarcılık” olarak nitelendiriyor.
Problemi ortadan kaldırmak için adım attığında “istismarcılıkla” suçlayacaksın, atmadığında, “kasten çözmemekle!..”
Anlamsız!..

Değerlendirmelerdeki çelişkilere böylece temas ettikten sonra, gelelim Sayın Bahçeli’nin teklifine...
MHP, Anayasa’nın “Onuncu” maddesinin “dördüncü” fıkrasına bir ilâve istiyor.
Fıkranın mevcut hali şöyle:
“Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.”
Sayın Bahçeli, bu maddenin şu hale getirilmesini teklif ediyor:
“Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde VE HER TüRLü KAMU HİZMETİNİN SUNULMASINDA VE BU HİZMETLERDEN YARARLANILMASINDA kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.”
Teklif bu...
Peki... Ne oldu şimdi?..
Fazla bir şey olmadı aslında.
Anayasa’nın 10. maddesinde zaten “eşitlik” var.
MHP bunun altını bir kez daha çizmiş oluyor...
Tamam da... Problem, Anayasa’daki eşitlik ilkesinin “hiçe” sayılmasından kaynaklanmıyor mu?..
Mevcudu “hiçe” sayan, altı çizilmiş haline de aynı “muameleyi” yapmaz mı?..
Evet, teklif iyi niyetli... Verilmesi, verilmemesinden iyi...
Peki, “yaraya merhem” mi?..
Hayır.
Ancak, ben MHP’nin bu adımını, “başörtüsü meselesinin önemini nihayet idrak ettiğinin” göstergesi olarak değerlendiriyorum...
Sayın Bahçeli açıklamasında, “Teklif ettikleri anayasa değişikliğinin yeni anayasa hazırlıklarının tamamlanması beklenmeden bir an önce çıkartılmasını” talep ediyor.
Evet, çok kısa sürede gerçekleştirilebilir bu değişiklik...
O zaman bakarız; gerçekten bir rahatlama olacak mı, olmayacak mı?..
Olursa, ne âlâ... Olmazsa... Tek çare; “Sivil Anayasa!..”

YALçINKAYA’NIN YOL HARİTASI!..
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Başörtüsüne özgürlük” çabalarına karşı çıkarken ağır suçlamalar ve tehditlerde bulunuyor. Malûm, 28 Şubat’ın Başsavcısı Vural Savaş, “görevini tamamladıktan sonra” –soldan- aday olmuştu...
Sayın Yalçınkaya da... önümüzdeki günler neler gösterecek acaba?.. Hadi hayırlısı!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi