Dini Atatürk'e onaylatmak!
Can Dündar'ın Mustafa filmi etrafında ilginç ve ibret verici tartışmalar oluyor.
İslam, ‘Putlaştırmanın’ hiçbir şekline cevaz vermemiştir. Oysa tartışmaların nirengi noktasını Atatürk'ün insanlığına itirazlar oluşturuyor. Bir kesim açıkça Atatürk'ün insanlığına razı olmuyor. Tanrı-insan, bir Atatürk istiyor.
Aslında bu ülkede birçok konu, olağan mecrasından çıkarılarak konuşuluyor. Tabii’lik bize biraz yavan, biraz sıradan geliyor. Hem severken, hem yererken olağanlığı, itidalı sevmiyoruz. Ya tersinden, ya düzünden mutlaka putlaştırma eğilimi gösteriyoruz.
Zaman, zaman bu mübalağalı mantık, öyle bir noktaya geliyor ki, Mustafa Kemal veya her hangi bir tarihi şahsiyeti Ulûhiyet makamına çıkararak, İslam çerçevesinin dışına çıkıyoruz.
İnsanları sevebilirsiniz, ama her şeyin referansı haline getirmezsiniz.
Müslümanlar için hayattaki her tezahürün referans kaynağı İslam'dır.
İyinin, kötünün, doğrunun, yanlışın, Hakkın, batılın, günahın sevabın referansı İslam'dan alınır.
İslam meşruluğunu kimseden almaz.
Kendisini kimseye onaylatma ihtiyacı hissetmez.
O doğrudan doğruya Allah'tan gelen olduğu için, meşruluğunu da İlahi iradeden alır.
Ancak son yıllarda, İslami bir prensibe dayanan sorunlar tartışılırken bile Atatürk'e müracaat etmek moda oldu.
Başörtüsü konuşuluyor, acaba Atatürk ne demiş.
Kuran kursları tartışılıyor, acaba Atatürk nasıl bir yol izlemiş.
Dinin alanına giren konuların referansını Mustafa Kemal'den almak veya onun hayatında aramak aslında Mustafa Kemal'i bilerek veya bilmeyerek –dinin meşruluğunu, gayri meşruluğunu-tayin eden onay makamı haline getirmek demektir.
Bu dinin mantığı ile de, imanın esaslarıyla da bağdaşmayan son derece yanlış bir akıl yürütme biçimidir.
Yazık ki bunu dindar görünen aydınlarda yapıyor.
Atatürk hayatta iken başörtüsünü yasaklamamışmış,
Balıkesir hutbesinde İslam'ı öve, öve göklere çıkarmışmış.
Ne var bunda?
Müslüman'sanız zaten böyle yapmak zorundasınız.
Atatürk İslam'ı övünce meşru, yerince gayri meşru mu olacaktı yani?
Övmeseydi İslam'a bir nakise mi gelirdi?
Farz edelim ki Atatürk başörtüsüne karşıydı, farz edelim ki Müslüman değildi bu neyi değiştirirdi ki? İnanıyorsanız dünyada tek olduğunuzu düşünerek inanacaksınız.
İnanıyorsanız, İslam’ın hiç kimsenin tasdikine, onayına ihtiyacı olmadığını bileceksiniz.
Eskiden, dini bilime onaylatma hastalığı vardı, şimdi Atatürk'e veya Kemalizm'e onaylatma sapkınlığı var.
Bu dolaylı yollardan İslam'ı iğdiş etmek, Atatürk’ü dini belirleyen irade konumuna çıkarmaktır.
Din de, Atatürk de yanlış zeminlerde tartışılıyor. Dini prensiplerin meşruiyet kaynağı Allah’tır. İslam’ın düsturlarının meşruluğuna şu veya bu tarihi şahsiyeti referans yapmak, onu Allah'ın yerine ikame etmektir.
Bunu kim yaparsa yapsın, hangi kasıt ve niyetle yapılırsa yapılsın yanlıştır.
Üstelik bu Atatürk'e de ihanettir.
Tabulaştırılmış Atatürk, insan Atatürk'ün anlaşılmasına da fırsat vermiyor çünkü.