Şam-ı Şerif notları
Türkiye-Suriye münasebetleri üzerine söylenebilecek çok şey vardır.
Türkiye ve Suriye derken, daha kısa bir süre öncesine kadar nerdeyse ha bugün ha yarın diye kapışması beklenen iki ülke yerine, şu anda olabilecek en yüksek seviyede sıcak münasebetlere sahip iki ülkeden bahsediyoruz.
O kadar ki, devletler arasındaki münasebetler gergin olduğu zaman sıklıkla söylenen ‘devletler arasında sıkıntılar olabilir ama Türkiye halkı ile Suriye halkı arasında kardeşlik ilişkisi vardır, dolayısıyla halklar arasında bir düşmanlıktan söz edilemez’ sözü artık tarihe karıştı.
Şimdi sıklıkla şu söz söyleniyor artık: ‘Suriye ve Türkiye devlet arası münasebetler açısından çok büyük mesafeler aldı ama iki ülke halkı arasındaki münasebetler henüz yeterli düzeyde değil. İki ülke insanının birbirini tanıması ve kardeşlik duygularının daha da gelişmesi için birşeyler yapmak lazım’...
Dahası, Türkiye ve Suriye’de iki ülkenin, ekonomik bir birliktelikle başlamak üzere, giderek daha sıkı münasebetler kurabileceğine ve hatta bir gün birleşebileceklerine dair görüşlerin bile dile getirilir olduğu da bir vakıa.
İlk bakışta biraz afaki gibi gelen bu bakışın, biraz üzerinde düşünüldüğü zaman, ‘neden olmasın?’ noktasına gelebileceğini söyleyebiliriz.
Türkiye’den Suriye’ye gidenlerin sıklıkla duydukları, ‘Şam Türkiye’nindir. Tıpkı İstanbul’un bizim olduğu gibi’ şeklindeki sözün, özellikle son zamanlarda daha sıklıkla telaffuz edilmeye başlandığını da hatırlatalım.
Öyle ya, 2. Dünya Savaşı’nın birbirini boğazlayan ülkeleri Avrupa Birliği’ni oluşturduklarına göre, Türkiye-Suriye ve hatta başka bazı bölge ülkeleri arasında bir birlik neden olmasın?..
***
Bu yazı Şam’da yazıldı.
Suriye’nin en büyük özel gruplarından birisi olan MAS Grup’un davetlisi olarak Şam-ı Şerif’teyiz.
Türkiye’den bir grup gazeteci, yazar ve akademisyeni aileleriyle birlikte Suriye’ye davet eden MAS Grup; gıda, metal, hizmet, inşaat, mühendislik, çimento gibi birçok sahada yatırımları olan bir grup ve davetin hedefi de, Türkiye ve Suriye insanının mümkün olduğu kadar yakınlaşması için bir zemin oluşturabilmek.
Gezinin hedefi, davet edilen heyetin Suriye ve Suriye insanının mümkün olduğu kadar tanıması ve görüp yaşadıklarını Türkiye ile paylaşması.
Grubun Yönetim Kurulu Başkanı Firas Tlass, Türkiye’den gelen heyetle buluştuğunda yaptığı kısa konuşmada, ekonomik sahadaki faaliyetlerin sosyal sahada da sürmesi gerektiğine inandıklarını, zaten kardeş olan Türkiye-Suriye insanı arasında daha fazla bir yakınlaşma olmasının gereğine inandıklarını ve bunun için bu faaliyeti organize ettiklerini vurguladı.
Türkiye’den gelen heyetin, farklı bakış açılarına sahip kesimlerden oluştuğunu vurgulamakta fayda var.
Türkiye-Suriye insanının yakınlaşmasını amaçlayan bu gezi, bir anlamda Türkiye içerisindeki farklı bakış açılarına mensup insanların da yakınlaşmasını temin etmeye yarıyor da diyebiliriz.
Yaklaşık yetmiş kişiden oluşan, ve aralarında hanım ve çocukların da bulunduğu heyet, Şam ve ardından Halep’te Suriye’nin tarihi, turistik yerlerini görmenin yanında, çeşitli toplantılara katılarak, ülkenin genel durumu hakkında bilgi aldığı gibi, serbest zamanlarda da Suriye insanı ile de temas kurma imkanı buldu.
Gezinin Türkiye’deki yankıları ne olacak ve bu gelişmekte olan münasebetlere ne tür katkılarda bulunacak, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ancak, kafilemizde bulunan hemen herkesin; ilk defa Suriye’ye gelenlerin bile kendilerini evlerinde gibi hissettiklerini söyleyebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.