Hırsız kardeş, ceketini unutmuşsun
Öncelikle, geçmiş olsun mesajı gönderen değerli dostlarımıza teşekkür etmek isterim. Ne çok hırsızlık mağduru varmış, bu sayede onu da öğrenmiş olduk.
Bizimkilerin macerası bu defa teşebbüs aşamasında kaldı.
Eve giremeden, atlet gibi koşmaya başladılar.
İnsan bir dönüp arkasına bakar yahu!
* * *
Gerçi kapıyı açıp girmiş olsaydılar ne bulacaklardı!
Önceki gün Paris Hilton'un evine giren hırsızlar gibi, iki milyon dolarlık mücevher kaldıracak halleri yok.
Evde papaz bulundurmuyoruz ama papazı bulacaklardı.
* * *
Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Kandil'in davasını hatırlayın.
Vurduğu hırsız ölmüştü ve mahkemede beraat etti.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 5237 sayılı kanunun 27/2 maddesindeki “Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez” maddesi uyarınca, cezaya gerek olmadığına kanaat getirdi, beraat kararını onadı.
* * *
Güncelleştirilmemiş bilgilere dayanarak, hâlâ yatak odasında vurursan problem değil, salonda görürsen vuramazsın diye “şehir efsanesine” dönmüş söylemleri tekrarlamanın anlamı yok.
Hırsızlığa yeltenenler, harekete geçmeden önce bu konuyu iyice düşünmeli.
Yargıtay kararının emsal teşkil edeceği bilinmeli.
Ayrıca, insan bazen salonda uyuyup kalabilir; kime ne?
* * *
Evine hırsız giren kimsenin, muhtemelen psikolojisi bozulur.
Benimse sosyolojim bozuldu.
Fakat herkes öyle değil. Bazı yüce gönüllü insanlar, hırsızı şefkatle karşılayıp ona yardımcı olmaya da çalışabiliyor.
* * *
Tarihte kalmış ve artık menkıbe gibi anlatılan şefkatli davranış örneklerinden bahsetmiyorum.
Günümüzde de öyle davrananlar var.
İşte size çarpıcı bir haber:
“İzmir'de restoran işleten Emin Umur, evine giren hırsızın madde bağımlısı olduğunu öğrenince, kendini uyuşturucuyla mücadeleye adadı. İşadamları ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapan Umur, 160 sabıkalı genci yeniden hayata bağladı.”
* * *
Bir benzeri de Aydın'da yaşandı.
Beş defa evi soyulan Mehmet Kanpolat sonunda hırsıza mektup yazdı.
Son defa tadilatını yaptırdığı evinin bundan sonra kapısını kilitlemeyeceğini belirterek, çalışmayı kabul etmesi halinde hırsıza iş vaadinde bulundu.
* * *
“Bu evi senden önceki hırsız boşalttı. Şu an içi boş. Boş yere kapı ve pencereleri kırıp zarar verme. İnsanları en mutlu eden şey çalışarak, emek vererek kazanmaktır. Gel sana iş vereyim. Namusunla çalış. Hiçbir servet insan onuru kadar değerli değildir. Her insanın onuru vardır. Sende de vardır. Onu bir şekilde çalarak yok etmemelisin. Şerefli bir fakir şerefsiz bir milyonerden daha üstündür” diye yazdı Mehmet Bey kapıya astığı mektupta.
* * *
Ayrıca evin duvarını delmek için çalışırken çıkardığı ceketini, bahçe duvarı üstünde unutan hırsıza “Ceketini de al git” diye not ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.