Bizim oğlan fese giriyor
Örme taburelere oturmuşlar, cami duvarına yaslanmışlar, önlerinde küçük plastik sehpa, çay içiyorlar.
Biri "Bizim oğlan da fese giriyor" dedi.
İlk anda, bir tür sınavdan bahsediyor sandım; TUS gibi, SBS gibi...
Sanmalar ekseri tutmaz; bu sefer de öyle oldu. Sözün devamını getirince anladım.
"Pahalı bir telefon aldık, artık gece gündüz feste. Bir sürü arkadaşı varmış."
'Feysbuk' dedikleri ve 'Facebook' şeklinde yazılan şeyden bahsediyor.
Sosyal medya amcası, sosyal medya...
Babası, iyice kısaltmış, fes yapmış.
Bak buraya yazıyorum, o kadarla kalmaz o çocuk. Allah bilir, tiviti de vardır.
***
Ben o işlere bir türlü ısınamadım ama millet almış başını gidiyor.
Zamanın gerisinde kalmayı kabullenmek anlamına gelse de şimdilik direniyorum.
Bir müddet cep telefonuna da aynı davranmıştım, sonrası mağlubiyet.
Babamın hastalığı zamanında ne kadar gerekli bir alet olduğunu nihayet fark etmiş ve kardeşime danışmıştım.
"Nerede satılıyor?"
O da demişti ki "Sirkeci taraflarında var, Şişhane ve Taksim'de birkaç dükkân var, bir de Bakırköy'e bakabiliriz."
Bakırköy'den otomobil takozu ebadında bir telefon almıştık.
***
Sosyal medya alanındaki iletişim, ne zamandır yazılara konu ediliyor.
Bildiğim kadarıyla Ahmet Hakan öncülerinden biri.
Nazlı Hanım'a tivit öğrettiği günler daha dün gibi.
Başlangıç kısmında atılan tivitlerden bahseden bir kitap görmek isterseniz, Atılgan Bayar'ın yeni çıkan "Müslüman Roma" kitabına bakabilirsiniz.
***
Önceleri gazete adresime günde üç beş davet geliyordu.
Son zamanlarda "Facebook'a katılmanı istiyorum" türünden mesajlar sıklaştı.
İlgilenmediğim için açmadan siliyorum.
Geçen gün birine bakayım dedim.
"Filanca, fotoğraflarınız ve güncellemelerini sizinle paylaşmak istiyor."
Cümle bozuk en başta.
Benim fotoğraflarıma karışmasın, istiyorsa kendi fotoğraflarını paylaşsın.
Ben niyet edersem kendi fotoğraflarım hakkında karar veririm.
***
Yine de bir bakayım dedim.
"Filanca sizi Facebook'a davet etti. Kaydolduktan sonra, fotoğraflar ve videolar paylaşarak, durum güncellemeleri yaparak, mesajlar göndererek ve çok daha fazlası ile arkadaşlarınızla haberleşebileceksiniz. Filanca'nın fotoğraflarını gör."
Önce 'siz' diye başlayıp, sonra 'sen' şeklinde devam etmesi de hoş değil. İlgilisi buraya dikkat etsin.
"Bu mesaj [email protected] adresine gönderilmiştir. Gelecekte Facebook'tan bu tür e-postalar almak veya e-posta adresinizin arkadaş önerilerinde kullanılmasını istemiyorsanız, lütfen tıklayın: abonelikten çık."
Tamam, çıkacağım da açmış bulunduk bir defa. Bakalım nereye kadar gidecek.
***
Tıklamaya devam ederken karşıma şu ifade çıkmasın mı?
"Üzgünüz, görünüşe göre [email protected] mevcut bir hesaba ait.
Bu e-posta adresini üzerine almak ister misin?"
İyi de bana ait bir adres nasıl başka bir hesaba ait olur?
Bu işte bir karışıklık var ama haydi hayırlısı...
***
İleride şöyle şöyle olacak diye tahminlerde bulunanlar çoğu zaman haklı çıkar.
"Gün gelecek, su bile parayla satılacak. Peynir ekmek değil ama acı su bedava sözü geçersiz olacak" diyenlerin isabet ettirmesinden hareketle, son zamanlarda ne tahminler yapılıyor bir görseniz...
"İleride kâğıt üzerinde gazete kalmayacak. Hepsi sanal ortama taşınacak" diyor biri.
Bir başkası öğretmenlik mesleğinin tarihe karışacağından bahsediyor.
İnternet sitelerinin yeni yeni kıpırdamaya başladığı zamanlarda Karaalioğlu "Bu siteler ileride ciddi bir kazanç kapısı olacak" dediğinde o sözü hiç yabana atmamıştım.
Ancak, herhangi bir harekette bulunup da "Arkadaşlarla sağlam bir haber sitesi kuralım" teklifine de sıcak bakmamıştım.
***
Şimdi tivit hesaplarının bile maddi değerinin ne kadar tuttuğunu öğrenmek isteyenlere hizmet veren siteler var.
İşte size haber: "Apple, Twitter'a 10 milyar dolar değerleme ile ortak olmanın pazarlığını yapıyor... Abdullah Gül'ün hesabının değeri, 521.686 Dolar iken, Gülben Ergen'in Twitter hesabının değeri 443.090 Dolar ediyor. Peki sen de merak ediyor musun?"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.