Meselenin özü: İsrail sorunu
Farkında mısınız Gazze'de yaşanan insanlık trajedisine dair kullandığımız dil ne kadar değişti, kırılmaya uğradı. Filistin deyince akla Gazze geliyor artık. Gazze ise Hamas sorunuyla ilişkilendirilerek hatırlanıyor. Bu daracık alanda gerçekleştirilen katliam Filistin algısını zihinlerde bu yönde yerleştirmek için bilinçli olarak kullanılıyor …Öyle bir tablo çiziliyor ki, Filistin'in her tarafı gayet özgür, kurtarılmış, barış içinde hayatını sürdürmekteyken Gazze'de iktidarı ele geçiren aşırı dinci Hamas örgütü bölgedeki huzur ortamını sabote etmekle meşgul… “Bölgede tek demokrasi ve özgürlük adası” olan İsrail'e terörist saldırılar gerçekleştirerek bu “müdahale”ye zemin hazırladı. İsrail de roketli terör saldırıları karşısında zavallı halkını korumak için teröristleri engellemek için meşru savunma hakkını kullandı(!). Bu arada ölen çocuk ve kadın görüntüleri medyaya sızdıysa siz bunlara aldırmayın zaten “o çocuklar büyüyünce birer terörist olacaklardı”. İnanmamız istenen hikayenin özeti bu.
Dil üzerinden yürütülen bu senaryonun bir medya oyunu ve basit bir propaganda girişimi olarak algılanması olayın gerçekliğinin kavranmasını engelleyen bir oyuna dönüşüyor. Belki de amaçlardan biri bu bile olabilir. Doğudan dergisi, son sayısının kapak konusunu “İsrail sorunu” olarak seçmiş. Ortadoğu'da yaşanan trajedinin adının İsrail sorunu olmaktan çıkarılıp “Filistin sorunu” haline gelmesinden beri yaşananları algılamakta dünya zorlanıyor. Gerçekler, yaşanan insanlık trajedisi bu adlandırma üzerinden bile ters yüz edilebiliyor.
İsrail sorunu, Filistin sorununa dönüştükten beri Filistin İslam dünyasını ilgilendiren bir kanayan yara olmaktan çıkarılıp “Arap- İsrail anlaşmazlığı”na dönüştürüldü. Oysa Filistin'de halledilmesi gereken temel sorun Kudüs'ün işgal edilmişliğidir. Bu da sadece Arapları değil öncelikle tüm Müslümanları ilgilendiren bir acıdır. Daha geniş perspektifte Hristiyanları da içine alan, İsrail'in oldu bittisiyle geçiştirilemeyecek bir işgal söz konusudur.
Arap-İsrail çatışmasına, anlaşmazlığına indirgenen bu durumun, Arap milliyetçiliğinin yükselişi ile Filistin İsrail sorunu olarak takdim edilmeye başlaması zaten İsrail'in işgalini meşrulaştırmanın en önemli argümanlarından biri oldu. Zihinlerde Filistin-İsrail anlaşmazlığına indirgenen Filistin davası özellikle Arafat önderliğinde bir Filistin kimliği oluşturmak adına Kudüs gibi çözüm bekleyen temel sorunun seküler milliyetçiliğin parantezine alındığı da bir vakıa.
Gelinen noktada Filistin davası Gazze sorunundan ibaret hale getirildi adeta.
Tam bu noktada neden Hamas'ın adeta tek hedef haline getirildiği üzerinde bir şeyler söyleyebiliriz.
Hamas'ın İsrail'in doğrudan gerçekleştiremediğini el- Fetih tarafından boy hedefi yapılarak, Filistin mücadelesinin ikiye parçalanması pahasına arkadan vurulması; devre dışı bırakılma denemesi tutmadı… Daha sonra bölgedeki etkin Arap ülkelerinin desteği ile açlığa mahkûm edilerek dize getirilmesi de işe yaramayınca ölüm makineleri devreye girdi.
Hamas'ın bu denli boy hedefi haline getirilmesi Filistin mücadelesinin mahiyetine ilişkin paradigma kaymasını deşifre ediyor olmasıdır. Hamas'ın söylemi ve siyasi varlığının devam etmesi sorunun bir İsrail sorunu olduğunun tüm dünyaya ilan edilmesi demektir. İsrail'in bir sorun olarak algılandığı bir dünyada soruna ilişkin çözüm arayışları da stratejiler de değişecek demektir.
Filistin'de halledilmesi gereken temel iki sorundan bir Kudüs'ün işgal edilmişliği diğeri ise İsrail'in kuruluşundan beri var olan mülteciler sorunudur. Kudüs'ü unutturan İsrail, yurtlarından kovulan mültecilerin geri dönüşünü konuşmak bir yana İsrail vatandaşı olan Arapların kurulacak olan yeni Filistin devletine (!) sürülmesini önermektedir. Artık milyonlarca mültecinin geri dönüşü değil, İsrail vatandaşı Arapların yerlerinde tutulması için mücadele verilecek demektir. Filistin'i kurtarmak değil Gazze'den Hamas'ı atmak, Kudüs'ün başkent olduğu bir Filistin devleti değil Siyonist sömürgeciliğin denetiminde hadım edilmiş bir oluşumun şartları konuşulacak…
Sorunun adlandırma düzeyinde ters yüz edilişinin gerçekleri nasıl çarpıttığının en yüzsüz örneklerinden biri ile karşı karşıyayız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.