Gazze Fırat türküsünün hangi mısrasında?
Fırat, babamın memleketi olan Elazığ ile, doğum yerim olan Malatya ilinin sınırlarını çizen büyük bir nehir… Küçüklüğümde her yaz babamların köyüne giderdik. Tren ya da minübüsle gittiğimizde mutlaka Fırat nehrini kullanırdık…
Suyuyla, balığıyla ve köprüsüyle önüne gelene hizmet eden bu nehir, meğersem yüzyıllardır birilerinin rüyalarını süslüyormuş… Meğersem hem köyümüz hem de Fırat’ımız İsrail’in alacakları listesindeymiş… Acaba dedelerimiz mi topraklarımızı satmış da haberimiz olmamış! Olur da olur yani… Diyeceğim ama öyle olsaydı hemen topraklarımıza konmak isterlerdi… Demek ki rahmetli dedelerimiz topraklarımıza mukabil İsrail’lilerle bir ticarete girişmemişler…
Uğruna savaşların yapılacağı bir beldedeki köyümüze her iki yaz da bir uğrarım… Tarladan dometes, biber ve salatalığı ekmek arası yapıp yemek herşeye değer… Yıllar sonra aynı tarladan aynı salatalığı ısırdığımda salatalığın çekirdeğini göremeyince, noldu bu çekirdeğe diye merak etmiştim.
Çekirdeği olmayan bir salatalık ve domates, iç isyana yenik düşmüş bir ülke gibidir. Sebze tohumlarının İsrailden geldiğini öğrenince ‘ulan şunlardan kurtulamayacak mı insanlık ?’diye hayıflanmıştım…
Sattıkları sebze tohumlarının yeniden tohum vermesini engellemişler bu yahudiler… Yani her sene kuzu kuzu İsrail’den tohum almak zorunda kalacaksınız…
Her sene İsrail’den yılda bilmem kaç milyon dolarlık sebze tohumu ithalatı yapılıyor… Tarlamıza şimdilik tohum atmış durumundalar… Ne zaman hasat için gelirler, bilemiyorum…
Şu an kendimi Gazze sınırlarına yakın ama kulağıma bomba ve çocuk ağlama seslerinin, burnuma da barut kokusunun gelmediği bir memleketin çocuğu gibi hissediyorum. Gazze’liyle aramda fazla bir fark yok… Şimdilik tek farkımızın şu an İsrail’in sabah kahvaltısında Gazze’lilerin olduğu…Akşam yemeği ya da gece aparatiflerinde ise Fırata komşu olan iller var… Kaç yıl sonra peki? Sorusuna da Allah-u alem derim…
İsrail’in yemek mönüsünde üzerinde yaşadığımız topraklar da var… İsrail nereee, Fırat nere oysaki… Adamlar Fırat türküsünü yıllar önce bestelemişler meğersem… Ne zaman İsrail’in hayali topraklarına gitsem (Malatya-Diyarbakır ve komşu iller) kendimi düşmanı gözükmeyen bir cephedeymişim gibi hissederim…
Gün gelecek Fırat’a kadar olan bölge İsrail’in sofrasına konacak… Gazze sokaklarında ‘İsrail’i Türkiye’de istemiyoruz!’ diye sloganlar atacak bir Gazzeli çıkar mı bilemiyorum…
Ya bizler İsrail’in midesine çökeceğiz ya da bu topraklar mezar olacak kendilerine…
,,,
Peki Gazze bize ne öğretmeli, ya da ne tür dersler çıkartmalıyız…
1- Kardeşlik
2- Dünya müslümanı olmayı
3- Cihad ayet ve hadislerini tekrar gözden geçirmenin elzem olduğunu
4- Dünyanın Allah katındaki değerinin gözden geçirilmesi
5- Musibetlerin sadece Allah’ın izniyle isabet edeceğini
6- İnfak anlayışımızın gözden geçirilmesi.
7- En güzel bir şekilde Allah’ın katına çıkmanın hesaplarının yapılması
8- Kafirlerin kur’an ve hadislerdeki vasıflarının çevremizdekilere anlatılması.
9- Yahudilik tarihini ve karekteristik yapılarının Kur’an ve hadislerden öğrenilmesi
10- Yahudi namlusunun bir gün mutlaka bize çevrileceğinin unutulmaması.
Değerli okuyucularım;
Son iki haftadır kendimi çok kötü hissettiğim için Filistin ile ilgili yazılarıma bir süre ara vermek istiyorum… Filistin için sorumluluğumu yerine getirdim izlenimini vermek istemiyorum kendime… Kendimi çok suçlu hissediyorum…
Rabbim;
Gazzeli kardeşlerimizi yahudi kuşatmasından
Çeçenistan’lı kardeşlerimizi Rus’lardan
Irak’lı kardeşlerimizi Amerika’lılardan
Afganistan’lı kardeşlerimizi dünya kafirlerinden
Patani’li kardeşlerimizi Tayland kafirlerinden
Somali’li kardeşlerimizi Kenya’lılardan
kurtarsın. Bizlere de uyanma nasip etsin… Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.