Bu CHP Gazze’yi de, Hamas’ı da anlamaz
Gazze ateş altındayken gerçekten inanılmaz gelişmelere tanık olduk. Türkiye kelimenin tam anlamıyla ayaktaydı.
Protestolar, yardım kampanyaları, dökülen gözyaşları, bir telefonla ‘Ene min Turkiya’ diyerek mazlumlara ‘Yanınızdayız’ mesajı vermeye çabalayan bir Türkiye.
Bu ne muhteşem bir duyarlılık ki, insanlarımız dilini hiç bilmediği bir yere telefon edip bir cümleyle de olsa onlara desteğini ifade etmeye çalışıyor.
‘Ene min Turkıya’
Yani, Ben Türkiye’denim.
Bu sözün artık sözler içinde bir yeri var.
Kim ne derse desin, jeopolitik ya da stratejik açıdan hangi dengelere karşılık gelirse gelsin, bu sözün artık bu coğrafyada bir karşılığı var.
Var olmasına var da, işte bunu anlamamakta ısrar eden, direnen birileri de var.
* * *
Ana muhalefet liderinin önceki gün parlamentoda yaptığı konuşmaya bakın:
‘Başbakan’ın dün Brüksel’de yaptığı konuşmadan öğreniyoruz ki Hamas ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasındaki çatışmada da Hamas’ın temsilcisi haline gelmişiz. Başbakan, Mahmud Abbas’ı suçluyor. Bu suçlama haklı mıdır, değil midir? O suçlamalara girmeye başlarsak, Filistin Kurtuluş Örgütü ile Hamas arasındaki çatışmada, taraf olmayı içimize sindirirsek çok yanlış iş yapmış oluruz. Bizim işimiz mi? Bizim işimiz, 70 milyonu, Türkiye’yi düşünmek. Türkiye, duygusal davranma hakkına sahip değildir. Soğukkanlı olmak durumdayız. Kendimizi oradaki tartışmaların tarafı haline dönüştürmemeliyiz.’
Aslında en az bunun kadar ilginç başka bir yaklaşımı daha var Deniz Baykal’ın.
Gazze saldırılarına gösterdiği duyarsızlıkla öne çıkan Mısır’ın duruşunu takdir ederek ‘Mısır bu sorunun çözümünde anahtar ülke haline gelmiştir’ diyor.
* * *
Esasen kabul etmek lazım ki Deniz Baykal’ın söyledikleri kendi içinde tutarlı.
Çünkü Deniz Baykal’ın Mısır’ı takdir etmesi, aslında hangi anlayışın parantezinde olduğunun ifadesidir.
Çünkü bu CHP ancak ve ancak Hüsnü Mübarek rejimini anlayabilir ve takdir edebilir.
Onun varlığıyla kendi varlığını, onun devamıyla kendi geleceğini bir arada görebilir.
Mübarek’le Baykal aynı zihindir, aynı algıdır, aynı dünyadır.
* * *
Bu CHP ne Gazze’yi, ne de Hamas’ı anlayabilir.
Her dönemde siyasetin rayından çıkmasına en hafif ifadeyle göz yuman ya da çanak tutan, millet iradesi karşısında akla gelmedik tezlerin savunucusu olan bir anlayıştan daha fazlası da beklenemez zaten.
Gazze’de verilen mücadeleyi ancak bu toprakların kurtuluşu için destansı bir mücadele veren insanlar anlayabilirdi.
Ama kendisini kurucu iradenin devamı, mirasçısı sayan bugünkü CHP’nin böyle bir şansı yok.
Varlığını devam ettirebilmek için hukuk dışı yapılanmaları savunma batağına saplanan bir siyasetin, nasıl böyle bir şansı olabilir ki.
* * *
Dün Ankara’da muhteşem bir program izledik.
Yenimahalle Belediyesi tarafından düzenlenen ‘İstiklal Marşı’nı Okuma Yarışması’, gerçekten görmeye değerdi. Başkan Ahmet Duyar’ı candan tebrik ediyoruz.
Minicik çocukların İstiklal Marşı’nı nasıl bir coşkuyla okuduklarını görmeliydiniz.
‘Bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmayacağız’ diye haykıran yürekleri görmeliydiniz.
İşte bu yüzden ancak bir Kurtuluş Savaşı verenler ve onun ruhunu taşıyanlar Gazze’yi anlayabilir.
İşte bu yüzden CHP, ne Gazze’yi, ne de Hamas’ı anlayabilir.
Hüsnü Mübarek’in yanı kendilerine mübarek olsun.