Ergenekon sadece efsane değilmiş!
Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalar... Danıştay saldırısı... Hrant Dink cinayeti... Malatya katliamı... vb. Bütün bunlar üst örgüt Ergenekon'un tezgahıydı.
İşlenileceği bilinen bazı cinayetler de polisin muazzam çabalarıyla önlendi. özellikle Hrant Dink'in öldürülmesinden sonra Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir ve Nobelli Yazar Orhan Pamuk'a yöneleceklerdi.
Bir Ermeni, bir Kürt, bir Sabetayist peş peşe öldürüldüğünde ülkenin içeride ve dışarıda ne hale geleceğini düşünebiliyor musunuz? Hrant Dink ile başlayan dalga diğer ikisinin öldürülmesi ile devam edecek, ülke karıştırılacak ve ordu yönetime el koyacaktı...
Beceremediler! Bundan sonra da beceremeyecekler. Danıştay, ümraniye, Hrant Dink, Malatya ve Trabzon Rahip Santora cinayeti ve değişik şehirlerde Hristiyan rahiplere yönelik saldırılar... Bütün bunlar hepsi birbiri ile bağlantılı olaylar.
Polis uzun süredir çalışıyordu ve fakat Türkler Ergenekon'a ancak iki gün önce girebildi. Uzun bir süreç oldu ama ülkeyi karıştıracak, antidemokratik eğilimleri artıracak, Kürtler'le Türkler'i boğaz boğaza getirecek, ülke içindeki azınlıklara "Artık Türkiye yaşanacak bir ülke değil" dedirtecek gelişmelerin önü alınmış oldu.
Sabah Gazetesi'nin manşetinde gördüğümüz fotoğraf resmin bütünüydü. Emekli askerler, mafya, gazeteci vs...
Resim tamam. Ergenekon bir üst örgüttür. Bunların altında çalışan küçük küçük onlarca örgüt daha var. Bu Ergenekon operasyonu üst örgüt ve altındakilere yönelik ciddi bir adım. Ancak bu işin yukarısı da var. Yukarısı ne olacak? Sıra onlara da gelecek mi?
Yoksa, önce nereye kadar giderse gitsin denilip, sonra Van Savcısı'na Şırnak dosyası ile yapılanın benzeri mi yapılacak? Veya Mercedes kamyona çarptığında Başbakan'ın "Fasa fiso" demesi gibi mi olacak? Hep birlikte süreci izleyip göreceğiz!