28 Şubat'ın temelindeki Encümen-i Daniş
Akil adamların yaptığına bak!..
Kimilerinin asrın davası dediği Ergenekon'la ilgili gözaltı ve tutuklama furyaları sürerken, bir yandan da, yakın tarihin önemli gelişmelerinin arka planları ile ilgili ilginç hususlar günyüzüne çıkıyor.
Biraz mübalağalı bir yaklaşım olsa da, hiçbir şey gizli kalmıyor yani.
Gizli kalmayanlar arasında, bulundukları konumu, kendilerini hiç ilgilendirmeyen işlere karışmak suretiyle, toplumu belirli bir tarafa doğru yönlendirmek için kullananların yaptıkları da var.
28 Şubat döneminin Genelkurmay 2. Başkanı olan (E.) Orgeneral Çevik Bir imzasıyla YÖK'e gönderilen bir yazıyla, İmam-Hatipler bahanesiyle meslek liselilerin üniversiteye girişlerine nasıl engel olmaya çalışıldığı, geçtiğimiz günlerde ortaya çıkmıştı.
Şimdi de, halen faaliyetlerini sürdürdüğü anlaşılan Encümen-i Daniş isimli bir kuruluşun zaman zaman, devletin üst makamlarına sunulmak üzere, ilginç raporlar hazırladığı ortaya çıktı.
İsmine baktığınızda, ülkenin gelişmesi ve ilerlemesi için çalıştığını varsayabileceğiniz ve 'akil adamlardan' olması gereken bu kuruluş, neticelerine baktığınızda, ülkemizin pek de hayrına olmadığı ortaya çıkan türden raporlar hazırlamış.
Raporların omurgası, bekleneceği gibi, laiklik ve Atatürkçülük temelinden hareketle oluşturulmuş.
Bugün gazetesi tarafından yayınlanan ve zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gönderildiği anlaşılan 1994 tarihli mektup, 28 Şubat'la ilgili adımların daha o zamandan itibaren atılmaya başlandığını ortaya koyuyor.
Yayınlanan mektuptaki imzalardan anlaşıldığı kadarıyla, Encümen-i Daniş'in yarısı askerlerden, dörtte biri diplomatlardan ve kalanı da akademisyenlerden oluşuyor.
Devlette önemli görevlerde bulunmuş insanların emekli olduktan sonra da, memleketle ilgilenmeleri ve gidişatla alakalı olarak yönetimde aktif olarak bulunanlara raporlar hazırlamasının güzel tarafları olduğu, söylenebilir tabii.
Ancak raporlarda şikayet olarak dile getirilen hususların tamamen zorlama olması ve talep edilen şeylerin, Anayasa'ya, kanunlara ve dahası demokrasiye tümüyle aykırı olması, oldukça dikkat çekici.
Milletin omuzlarına basarak belli noktalara gelmiş insanların, talep ettikleri şeylerin Milletimizin arzu ve istekleriyle taban tabana zıt olması bir yana, çoğu gerçekleştirilen bu taleplerin, aslında tarihte benzeri çok az görülen bir soyguna zemin hazırlamış olması çok ilgi çekici...
Dikkatler, birilerinin muhayyilesinde oluşan bir tehlike olan irtica ile mücadeleye odaklanmışken, bu fakir Milletin on milyarlarca dolarının hortumlanmış olması, Encümen-i Daniş ve benzeri oluşumların neye hizmet için kurulduğu sorusunu anlamlı hale getiriyor.
Devletin varlığı, birliği, bölünmez bütünlüğü ve benzeri sözlerin sık geçtiği rapor, yıllardan beri aşina olduğumuz tuhaf bir zihniyetin yansımasından başka bir şey değil aslında.
Çünkü her ne kadar birlikten, beraberlikten; Anayasa ve kanunlardan bahsediliyor olsa da; raporun ana teması, var olan mevzuatın mümkün olduğu kadar zorlanarak, hoşa gitmeyen türden gelişmelerin önlenmesi talebinden başka bir şey değil.
Bu arada, aslında bütün eğitim-öğretim faaliyetlerinin Milli Eğitim Bakanlığı uhdesinde toplanmasını amir olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu başta olmak üzere başka bazı kavramların da, büyük bir özenle, maksada uygun olacak şekilde kullanıldığı görülüyor.
Vaktiyle bu raporu hazırlayan zevattan halen hayatta olanlar; 1994'ten beri neler olup bittiğini gördükten sonra, raporda dile getirdikleri hususlar hakkındaki düşüncelerini değiştirmişler midir acaba?
Gelişmekte olup, maalesef bir türlü gelişemeyen ve hemen her hususta adeta nal toplayan bir ülkenin, yıllarını devlet hizmetinde geçirmiş olan akil adamları, uğraşmak için Milletin dininden diyanetinden başka bir şey bulamamışlar mıydı acaba?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.