Böyle gitmez... Amputasyon şart!
AYM, yine yaptı yapacağını...
Eski Cumhurbaşkanı A.N. Sezer’in başvurusu üzerine beklenen kararı verdi. Mahkeme, İletişim Yüksek Kurulu Başkanı'nın Başbakan tarafından atanmasını öngören kanunu oybirliğiyle iptal ederek, dinleme faaliyetlerini Başbakan'ın denetiminden çıkardı.
Belki denilecek ki; “ne var bunda”
Daha dün ardı ardına ortaya çıkan iddialara bakılırsa çok şey var aslında.
Türkiye henüz normalleşmiş bir ülke değil. ETÖ gibi yapılanmalar kontrol altına alınıp, Gladyo türü çetelerle mücadelede ciddi adımların atıldığı bir dönemde,
Bu karar cuntacı illegal yapılanmaların ekmeğine yağ sürmez mi?
Bundan sonraki ETÖ’vari yapılanmaları deşifre etmeye yarayacak olan dinleme ve teknik takip işlerini aksatıp, terörle mücadeleyi güçleştirmez mi?
Emekli Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı bu konuya dikkat çekerek, “Böyle bir aşamada bu kanunun iptal edilmesi şaibeleri gündeme getirir. Ergenekon davasının Türkiye gündemine oturduğu bir sırada AYM'nin bu kararı normal karşılanamaz.” diyor.
Avcı, AYM'nin kararıyla ilgili şaibe oluşturacak gerekçeleri de şöyle sıralıyor:
Bir: Ergenekon Savcılarının kısıtlayamadıkları yetkilerini, dinlemelerle elde edilen delillere ulaşmayı zorlaştırarak mı yapmaya çalışıyorlar?
İki: Delillere ulaşmada ve örgütlerin kişisel bağlantılarını ortaya çıkarmada en önemli kaynak teknik dinlemelerdir. Dinleme kararlarını da zaten hâkimler veriyor. AYM hâkimlere güvenmiyor mu?
Üç: Dere geçerken at değiştirilmez. Bu kanunun iptali için en azından Ergenekon soruşturmalarının bitirilmesi beklenmeliydi. Bu karar, hâkimlere olan güvensizliği de gündeme getirir. Aynı şekilde, AK Parti Kapatma davası sırasında, AYM'nin yetkilerinin kısıtlanması ile ilgili tartışmalar konusunda Sabih Kanadoğlu, ‘kapatma davası devam ederken böyle bir değişiklik olmaz’ demişti. Bugün de buna benzer bir durum söz konusu. Asrın davası Ergenekon devam ederken böyle bir değişikliği anlamak mümkün müdür?”
İşte böyle...
Normalleşme yolunda
Bir adım ileri iki adım geri..
Bu böyle gitmez
Daha önce de yazdım; “Özgürlük ve demokrasi karşıtı eylemlerin odağına” neşter atılsın diye..
Çünkü, bunların “mutasyonla” çağdaş değerlerden nasiplenmesinin imkânsız olduğunu ve ülkenin normalleşmesi adına hiçbir kaygılarının olmadığını belirttikten sonra, çözüm olarak, milli iradenin gerçek manada tecelli etmesi için hiç vakit kaybetmeden bir “amputasyona” ihtiyaç olduğuna dikkat çekmiştim.
Bu gün olup bitenler haklılığımızı bir kez daha gözler önüne serdi.
Kapatılma kararının üzerinden neredeyse altı aydan daha fazla zaman geçti.
O günlerde, AYM Başkanı hükümeti uyararak, “sorumlu kişiler bu işe bir neşter atarak bizi bu sorumluluktan kurtarsınlar” mealinde sözler sarfetmişti.
Zaman akıp gidiyor
Kurtulmanın çaresi olarak, siyasi iradenin “Yeni Anayasa”yı bir an evvel acil eylem planı kapsamına alması gerekmiyor mu?
Yoksa;
“28 Şubat binyılcılar”dan tutunda
“411 oyu 11’e tercih eden kaosçular”
“Topyekûn savaşçılar”
“27 Nisan e-muhtıracılar”
“367 dümenciler”
“Çankaya savaşçıları”
“Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesi için, 376’yi bulamazlarsa bu iş katiyetle bitiyor. Mumcu zaten teklifi yapan p….k kendisi, ben şeye girme dedim. Cumhurbaşkanlığı seçimine kesinlikle girme dedim, girmedi.” diyen hilkat garibesi apoletli ucubelerle,
Nasıl başa çıkılacak?!
Bu ülke nasıl normalleşecek?!
Onun için, vakit geçirmeden tez elden,
AYM’nin yapısından tutun da,
Demokrasi katillerini, özgürlük düşmanlarını, kaosçuları, dalgacıları, dümencileri, haksızları, hukuksuzları, gaspçıları, çeteleri, cuntaları hizaya getiren,
Milletin menfaatlerini ve de ülkenin normalleşmesini önceleyen,
Sil baştan yeni bir anayasa yapılmalı.
Yapılmazsa şayet İsrail Filistin’de nasıl öldürüyorsa malum kesim de Türkiye'de öldürmeye devam edecek!
Sizce de öyle değil mi?
Beyler, Paşalar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.