Başbakan'ın planlı öfkesi
Davos'taki ekonomi tartışmaları hakkında uzun yazımı yazdıktan sonra gece iki yayın yönetmeni arkadaşımla yemeğe çıktım. Tabii bir süre sonra onlarla muhabbet mümkün olmadı. Çünkü Davos'tan Başbakan'ın tartışmasıyla ilgili haberler akmaya başladı.
Onlar başlık düşünmeye başladılar. Bu sefer ben de kendimi tutamadım. (Eski alışkanlıklar kolay ölmüyor.) Sanki çok üzerime vazifeymiş gibi ben de birinci sayfa düşünmeye başladım
Tam o gün Davos hakkında özel bir yazı yazmış olduğum için bir ara 'Patlak veren olayla ilgili bir yazı da eklesem mi ki?' diye de düşündüm.
Ama sonra benim yazımın güncel olanlarla hiçbir alakası bulunmadığını, o yazıda amacımın geleceğe yönelik model çalışmalarını irdelemek olduğunu hatırlayıp yazıya ek yapma fikrinden vazgeçtim.
'Sıcak haberin üzerine bir yatayım, biraz düşüneyim, yarın (bugün) yazarım bunun hakkında' dedim.
Şimdi bakıyorum da; meselenin diplomatik skandal boyutunu ortaya çıkaran birçok yazı yazılmış. Başbakan'ı yine sinirlerine hakim olamamakla itham edenler de var.
Ben bu yorumlara katiyen katılmıyorum. Tersine, Başbakan tartışmanın en gergin anında bile bence son derece kontrollü ve sakindi.
Bu önceden planlanmış öfke patlamasıydı.
Başbakan'ı o bana hiç sıcaklık göstermemiş olduğu halde iyi tanıdığımı sanıyorum.
O, şaşkınlıkla karşılanacağını bildiği bir hareketi önceden tüm boyutlarıyla düşünmeden, detaylı planlamadan katiyen yapmaz.
Evet; Davos toplantıları bir 'Centilmenler Kulübü' toplantısı havasında geçer ve katılanlar bu tür davranışlara alışık değillerdir.
Ama şundan emin olun, Davos'taki tüm katılımcılar Başbakan'ın davranışını şu anda hayranlıkla değerlendiriyorlardır. Çünkü Başbakan planlanmış öfkesiyle birkaç siyasi hedefe gitti. Bunlar:
1- İç siyasette kendi seçmen kitlesine İsrail'e gerektiğinde sert çıkabilen lider konumunu gösterdi ve prim yaptı.
2- Arap dünyası, İsrail konusunda kafa karışıklığı yaşıyor. İsrail'e düşman olmadığı halde Türkiye'nin Başbakanı, Araplar'ın söyleyemediği her şeyi İsrail liderinin yüzüne dünyanın gözü önünde söyleyebildi ve Arap dünyasına yön veren lider konumunu elde etti.
3- Gazze olayı nedeniyle sadece Araplar'da değil, dünya ölçeğinde sosyalistlerde, liberallerde, komünistlerde velhasıl her kesimde bir tepki vardı. Başbakan çıkışı ile bu tepkiyi de dile getirmiş oldu. Dünya lideri konumuna taşıdı kendisini.
4- Olaydan sonra İsrail lideri telefon açarak özür diledi. Bu da bu olaydan sonra İsrail-Türkiye ilişkilerinin fazla zarar görmeyeceğini, bilakis belki daha da kuvvetleneceğini gösteriyor. Çünkü İsrail de kendisine karşı birikmiş öfkenin bir şekilde dile getirilip, boşaltılmasını istiyordu. Bu da oldu.
Yani anlayacağınız; bence Başbakan'ın yaptıkları dahiyane bir siyasi manevraydı, kutluyorum naçizane.
Bütün bunları nasıl mı biliyorum; çünkü aynı planlanmış öfke patlamasını gözlerimin önünde yaşadım, izledim.
Onu da anlatarak bitireyim de Başbakan'ın siyasi manevra kabiliyetini görün istiyorum...
Bir keresinde Körfez ülkelerine bir gezideydi. Ben de uçağında, onun peşinde izliyordum. Bir gece Dubai'den kalktık doğruca Danimarka'ya uçtuk. O sıralar Danimarka basını yüzünden dünyada bir karikatür krizi yaşanıyordu. Müslümanlar'da öfke büyüktü. Danimarka'da varoşlar bile patlamak üzereydi ve Danimarka Başbakanı abuk sabuk konuşmalar yapıyordu. Kendisine bir an önce bir ayar verilmesi gerekiyordu.
Uçaktayken, danışmanları, Başbakan'ın neler yapacağını, iyice çalışmakta olduğunu, olabileceklerin her yönünü planladılar.
İndik ve ertesi gün görüşmeyi izlemek için konuta gittik. İçerideki görüşme biraz uzamıştı ve yan odada tuhaf bir hareketlilik oluyordu.
Birden 'Türk gazeteciler çıkışa hazırlansın' anonsu yapıldı. Uçağın hazırlanması talimatı verildi.
Evet; Erdoğan gerekenleri söylemiş ve ülkeyi de terk ediyordu. Apar topar bindik uçağa ve Ankara'ya doğru hareket ettik.
Bu tavır da gerek iç kamuoyunda gerekse dış kamuoyunda Başbakan'a hayli prestij kazandırmıştı.
Bunu yapmasını iyi biliyor Erdoğan. Son yaptığı ise İsrail'e ayar vermekten başka bir şey değil. İsrail bile bunu anlayışla karşıladı. Çünkü onlar gerçekçi. Ama bizim medyadaki bazı yazarlar bunu kabul etmekte zorlanıyor nedense.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.