Beyaz Türkler, kolbastı, cenaze şıklığı ve Türkiye laikmiş ve laik kalac
ZEKERİYA ÖZ CENAZEDE MİYDİ?
Aynı cenaze törenini belki de yüzüncü kez izlemeye başladım ve birkaç gözlem yaptım:
1- Kalabalık arasında Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ü de tebdili kıyafetli haliyle gördüğüme eminim. Bu keşfimi heyecanla koşup Rana'ya anlattığımda bana 'Olur mu öyle şey; yine saçmalamaya başladın' dedi. Neden olmasın ki, Savcı Bey 'Daha sonra tutuklattıracağı insanları bir de cenazede görmek istemiş olamaz mıydı?'. Bence bu son derece insani ve duyarlı bir davranış da olabilirdi. Gördüğüm kadarıyla üstelik o da 'Beyaz Türkler' gibi güneş gözlüğünü takmıştı. Yani kalabalığa tam uyum sağlamıştı..
2- Cenaze şıklığının (FUNERAL CHIC) farkında mısınız? Güneş gözlüğü defilesi yapılıyor gibiydi. Çok çeşitli şapka modeli de görülebiliyordu. 'Beyaz Türk' şıklığı çiçekler gibi açmıştı cenazede. İtiraf etmeliyim ki benim de Teşvikiye Camii'nde takabileceğim bir güneş gözlüğüm var. Hem de Tom Ford markalı.
Türkiye'de 'Beyaz Türk' olarak kabul edilmenin olmazsa olmaz ön koşulu, Teşvikiye Camii'nde takılması için marka bir güneş gözlüğüne sahip olunmasıdır. Ben bazen 'Keşke bugünlerde bir arkadaşım ölse de güneş gözlüğümü etrafa gösterebilecek imkanı bulabilsem' diye bile düşünürüm.
3- 'Snoop doggy dog' adlı rap sanatçısı turneye çıktığında gideceği şehirdeki oteline ilk önce güneş gözlüklerini göndertirmiş ve o otele gelmeden önce tüm gözlükleri çekmecelere düzenli olarak yerleştirilirmiş. O sonra yüzlercesi arasından gezide takacaklarını seçermiş. Bunun Türkan Saylan'ın cenaze töreni ile yakından uzaktan bir ilişki olmadığını düşünüyorsanız hayır hayır yanılıyorsunuz gayet tabii ki var. Aradaki bağlantı ise Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül. O, Teşvikiye Camii'nde düzenlenen her cenaze törenine katılmak gibi imkansız bir mucizeyi başarmış durumda. Bulunmaması gereken her yerde görülebilen Woody Allen'in Zelig karakteri ya da yine aynı şekilde davranan Forest Gump karakteri gibi birdenbire ortaya çıkıveriyor Mustafa Sarıgül.
Hangi nedenden dolayı toplanmış olurlarsa olsunlar, bir kalabalığa biraz dikkatli baksanız onu mutlaka orada görebilirsiniz. Bu kadar fazla cenaze törenine katılmak zorunda olan bir insanın mutlaka 'Snoop Doggy Dog' gibi bir güneş gözlüğü koleksiyonu ve bunları korumakla özel olarak görevlendirilmiş bir işçisi de olması gerekiyor.
4- Türkan Saylan'ın cenazesinden hiçbir ders almadıksa tek bir dersi kesin olarak almış olmalıyız: 'Türkiye laiktir ve laik kalacaktır' diye bağırdılar sürekli olarak.
Türkiye ne olur ne kalır onu bilemem ama burası biraz meçhul zaten. Sloganlarının birinci bölümü benim açımdan sürpriz oldu açıkçası. Ben Türkiye'nin laik olduğunu düşünmüyorum. Laik olabilmeyi hiç başaramadık ki... O nedenle hiç başaramadığımız ve anlamadığımız bir kavramda sürekli kalmayı nasıl başaracağız ki...
Dahası Türkiye'de laiklik uygulamasının müthiş bir biçimde başarısız olmasında Türkan Saylan'ın da büyük katkısı ve sorumluluğu vardır.
Bunu yazmak için sizlerin tapınma ve dövünme döneminizin bitmesini bekledim ama bakıyorum ki bitecek gibi değil artık ne yaparsanız yapın yarın 'Türkiye'de laikliğin başarısızlığında Türkan Saylan'ın rolü' konulu yazımı yazacağım.
Kalabalık fazla kavramamış olduğu veya olsa olsa en fazla Fazıl Say kadar anlamış olduğu bir konuda bağırıyordu ama bağırmalarının bir yararı da oldu. En azından ben cenazeye iktidar partisinden kimsenin katılmamış olmasına çok sevindim. Çünkü AKP'liler cenazenin imamı gibi bir kimlik krizine girip, onun gibi makul düşünmeye başlayıp cenazeye katılmış olsalardı 'Türkiye laiktir ve laik kalacaktır' sloganı televizyon haberlerinde 'Türkiye layıktır ve layık kalacaktır' şeklinde duyulacaktı. Ahmet Hakan'a bir ara sormalıyım acaba imam hatiplerde öğrencilere laik kelimesi layık olarak mı öğretiliyor ki...
Son olarak gece Star haberi açtım. Uğur Dündar, Türkan Saylan ile yapmış oldukları eski bir haberini yayınlıyordu. Ben ilk önce panikledim. Bu kez de 'Öteki dünya'ya bağlandıklarını zannettim ve hatta Uğur Dündar'ı o tarafa ışınlamış bile olabilirlerdi. (CNN Amerika'da muhabirlerini ışınlayarak stüdyoya filan getiriyorlar. Muhabirler 'Yıldız Savaşları' filmindeki sevgilisinin yanına ışınlamış prenses kız gibi görünerek sunuyorlar haberlerini).
Siz ne derseniz deyin ben Yılmaz Özdil'in Uğur Dündar'ı öteki dünyaya bir şekilde ışınlanabilme yöntemini bulma üzerinde aktif biçimde çalıştığını düşünüyorum. Çünkü o ikili haber atlatmak için cinayet ve intihar dahil her şeyi yapabilirler.
BİR ŞEHİR EFSANESİ
Bazı çevrelerde şöyle bir şehir efsanesi anlatılıyor. Güya Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazlarında aynı anda caminin altındaki bir odada iki haham da dini ayin yaparmış. Yani aslında iki dinli olan kişinin töreninde her kural yerine getirilmiş olurmuş. Üstelik caminin imamı da buna izin verecek türde insanlar arasından özel biçimde seçilirmiş.
Makul değil tabii ama makul olmak iddiasında da değil. Çünkü adı üstünde bir şehir efsanesi bu, o kadar...
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.