Fethullah Gülen artık dönmeli
Uzun zamandır TED'lilerin dünyasında dipten kaynayan ve hayli rahatsızlık yaratmakta olan bir söylenti yayılıyor.
Deniliyor ki; Gülen cemaati, okulu ele geçirmek için harekete geçmiş. Söylentiler o kadar yoğunlaştı ve öyle boyuta ulaştı ki neredeyse bir sosyal krize dönüştü. Bu benim ailemi de alakadar eden bir konu tabii ki çünkü hem Rana hem de ben eski TED'liyiz. Oğlum da TED'e başladı bu yıl. Okulumuz ile ilgili her türlü gelişmeye doğal olarak duyarlıyız.
Konu açıldığında ben birkaç veliye 'Varsayın ki doğru bu. Diyelim ki gerçekten okulu mu ele geçirmek istiyor?' diye sordum.
Biraz da provoke olmaları için yapıyorum bunu. Provoke olurlarsa en gerçek duygular dökülür ortaya diye düşünüyorum. Birçok veliyi rahatsız eden konunun ne olduğunu katiyen anlamıyor desem yalan söylemiş olurum. Bazı somut korkular var ortada. Açıkça söylemek gerekirse okulun cemaat eline geçeceğini ve laik sistematiğe göre verilmekte olan eğitimin dini esaslara dayalı bir eğitime dönüşeceğini düşünüp korkuyorlar.
Ben provokasyonumun çıtasını yükseltip 'Dünyada bu dediğinizin olduğu tek bir okul bile yok' diyorum! Çünkü malum cemaatin dünyanın dört bir yanında işlettiği okullar var. Bu okullarda eğitim düzeyinin yüksekliği, hocalarının kalitesi, her yerde konuşuluyor. Kaliteli öğrenciler yetiştiriliyor o okullarda.
Bunu da hatırlatıyorum ve karşımdakinin sinirini gereceğini çok iyi bildiğim lafı da söylüyorum; 'Ele geçireceklerse geçirsinler benim için bir sakıncası yok' diye bitiriyorum.
'Sizin gibi bir insan için sakıncası nasıl olmaz' diye genelde başlayan konuşmalar bana insanların kafasında Fethullah Gülen ve cemaat hakkında birçok şehir efsanesinin yaratıldığını ve insanların bu kendi yarattıkları efsanelere inanmış durumda olduklarını gösteriyor.
Bu durumun sakıncaları açıklıkla tartışılmıyor ama toplumu gerçekten bölen bir boyut almış durumda.
Şehir efsanesine inanmak, insanları toplu çılgınlığa doğru itiyor.
Çok uzun süredir bunu gözlemliyorum. Örneğin oğlum daha da küçükken ana okuluna bir süreliğine Doğa Koleji'ne gidiyordu. Sonra okul, galiba bir broşürüne benim oğlumun orada anaokulunda okuduğunu yazmış. Kısa süreliğine gitti evet ama sonra başka anaokulunda sürdürdü eğitimini ve şimdi de ilkokulda. Toplu çılgınlık öyle bir boyutta ki; benim bir süreliğine Doğa okuluna gitmiş oğlumu ilkokulda TED'e vermiş olmamı, bazı insanlar gerçeği görüp oğlumu cemaat etkisinde bir okuldan kurtarmak olarak yorumladılar.
Beni dinlemeye hazır her insana anlatmaya çalıştım. 'Anne ve baba TED'li olduğundan oğlumuz da TED'li olsun dedik, o yüzden ilkokul seçimimizi yaptık' dedim. Bunun kolay anlaşılabilecek insani bir duygu olduğunu sanırken, tahmin ediyorum ki birçok insanın önyargısını, korkusunu gideremedim, başaramadım bunu. Şehir efsanesine inanç o kadar güçlü ki inanamazsınız.
Şimdi de TED için yapıyorlar aynı şeyi. Gerçi söylentileri bir süredir duyuyordum da en son detayını www.oda.tv.com'da okudum. Ondan sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. Cemaat etrafında çıkarılan yeni şehir efsanesine göre cemaat şimdi de TED'i ele geçirecekmiş. Sitede aktarılan yazıda bazı adlar da veriliyor. Örneğin TED Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu'nun Fethullah Gülen ve cemaate çok yakın olduğu ve Abdullah Gül ile Dışişleri Bakanı Babacan'ın bu operasyonu destekledikleri ima ediliyor.
Yahu bildiğim kadarıyla Abdullah Gül'ün oğlu, okulumuzda öğrenci. Tabii ki Cumhurbaşkanı Gül okulumuzun bir üniversite kurma girişimine destek verecek. Sadece bundan cemaat ile bir işe destek imaları yapmak da ayıp oluyor bence. Gül, Cumhurbaşkanı oldu diye velilik haklarından vageçmesi mi gerekiyor yani? Yine hem Dışişleri Bakanı Ali Babacan hem de eşi okulumuzdan mezunlar. Onların bu yüzden sürmekte olan ilgilerini anlamak çok mu zor yani? Komplo teorileri yapılıyor oysa cemaat ile ilişkiler hakkında. Bana sadece absürd geliyor bunlar.
Bu tür efsanelere komplo teorilerine inananlar da hayli sayıda olduğundan toplum sessiz sedasız derinden bölünüyor. İşte bu yüzden Fethullah Gülen eğer sıhhati yerindeyse bir an önce Türkiye'ye dönüp gelmeli. Bunda çok samimiyim, çünkü onun adına bazı işler yapanlar da o işlere bakıp efsaneler uyduranlar da Fethullah Hoca'ya haksızlık ediyor olabilirler. Belki de o bu tür bölünmeleri, kendi adı üzerine yapılan tartışmaları hiç de istemiyordur hatta kaygıyla izliyordur bunları. Hukuki hiçbir sorun da olmadığından bir an önce Türkiye'ye dönerse anlattığım türdeki manasız tartışmaların bitmesini sağlayabilir ve Türkiye bir bütün halinde esas sorunlarını çözmeye konsantre olur sonunda.
Şimdi kimse bana lüzumsuz dersler filan vermeye kalkmasın. Dedim ya bazı insanların gerçek kaygılar taşıdıklarını ve korktuklarını da biliyorum. Dürüst olanlarına saygı da duyuyorum. Üstelik Antonio Gramsci'nin cephe savaşı teorisini de iyi bilirim. Cephe savaşında meydan savaşının aksine adım adım cepheler kazanılarak sonunda büyük zafer elde edilir. Türkiye'de de bunun yapıldığını söyleyenler var. Tabii bunu da biliyoruz. 'Ele geçirme', 'Cephe düşmesi' türü söylemler kini körükleyen, rasyonel düşünmeyi engelleyen savaşa ait söylemlerdir. İnsanlar bu tür kavramlarla düşünmeye başladıkları anda gerçekte olmayan bir durumu varmış gibi algılayabilirler. Bu tür ortamlarda iki tarafın da yanlışları her zaman olur. Yanlışların oluşturulduğu ve kendi kafamızda uydurduğumuz efsanelere göre tavırlar aldığımız bir ortamın ilk önce yumuşaması ve ortadan kalkması ve normale dönülmesi için Fethullah Gülen mümkün olan en kısa zamanda Türkiye'ye dönmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.