İslâm ülkelerinin başındakiler de ABD ve İsrail malı!
- Lütfü Bey, ABD ve İsrail’in Müslüman coğrafyasında giriştiği katliamlara karşı Müslüman halklar arasında bu iki ülkenin mallarının boykot edilmesi eğilimi giderek artıyor. Üstadım, ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- ABD ile İsrail’in malları boykot edilecekse, önce Müslüman ülkelerin yöneticileri boykot edilmeli! Çünkü Müslüman ülkelerin yöneticileri en hakiki ABD ve İsrail malı! Müslüman ülkelerin, Arap ülkelerinin yöneticilerinden daha hakiki ABD ve İsrail malı var mı? Mesela Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’ten daha hakiki ABD ve İsrail malı var mı? Bakın ABD ile İsrail, Müslüman halklara karşı soykırıma varan katliamlar yapıyor. Müslümanların kutsal mekânları olan camileri bile yakıp yıkıyor. Attığı misket bombaları, kimyasal bombalarla sadece bugünkü nesillerin değil, gelecek nesillerin de canına okuyor. Peki buna karşı Müslüman ülkelerin yöneticileri ne yapıyor? ABD ile İsrail’in vahşetine ortaklık yapıyor. Çünkü Müslüman ülkelerin yöneticileri ABD ve İsrail yapımı oldukları için, ABD ve İsrail malı oldukları için o makamlara oturtuluyor. Zaten ABD ve İsrail yapımı olmasalar, ABD ile İsrail’in Müslüman halklara uyguladığı vahşete ortak olmazlar. ABD ve İsrail yapımı olmasalar, ABD ile İsrail’in Müslüman halklara yaptığı bunca zulüm karşısında dili, eli, kolu bağlı oturmazlar. Müslüman olmadığı halde Filistinli Müslümanlara yapılan zulme karşı İsrail’in Büyükelçisini sınırdışı eden, İsrail’le ilişkiyi kesen Venezuela Devlet Başkanı Chavez gibilerin yaptığını yaparlar. Ama onlar bunu yapmıyorlar. İşte onun için diyorum ki, Müslümanlar ABD ve İsrail mallarını boykot edecekse, en başta kendi yöneticilerini boykot etmeli! Zira Müslüman ülkelerin başındakiler de halis muhlis ABD ve İsrail malı! Ancak ABD ve İsrail malı olan sadece onlar mı? ABD’nin Irak’ı işgalini, İsrail’in Gazze’yi işgalini savunan bizim holding medyasının yazarlarının, yorumcularının onlardan bir farkı var mı? Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in, Başbakan Erdoğan’a sergilediği terbiyesizliği görmeyip de, Başbakan Erdoğan’ın gösterdiği haklı tepkiyi dahi eleştiren bizim holding medyası da halis muhlis ABD ve İsrail malı!
DARBECİ PAŞALARA CEZAEVİ YAKIŞIR!
- Ergenekon davası kapsamında tutuklanıp serbest bırakılan Yalçın Küçük, “Ben 12 Eylül’ün sorgulamalarını da gördüm; ama Ergenekon sorgulamaları ondan da beterdi” şeklinde konuştu. Ayrıca “Paşalara cezaevi yakışmıyor, onlar oralarda olmamalı” dedi. Ne diyorsunuz onun bu sözlerine?
- Yalçın Küçük 12 Eylül darbe döneminin işkenceli sorgulamalarını görmedi; görseydi zaten böyle konuşmazdı. 12 Eylül döneminde yazdığım yazı nedeniyle gözaltına alındığımda o sorgulara tanık olmuş biri olarak söylemeliyim ki, o sorgulamalar Guantanamo’da ABD sorgucularının İslâmcı direnişçileri sorgulamasından farksızdı. Özellikle benim gözaltına alınıp götürüldüğüm Ankara Emniyeti’ndeki “Dal Grubu” sorgucularının yaptığı sorguda insanlar dallar gibi kırıldı. O sorgulamalarda akıl almaz işkenceler vardı. Pek çok insan o işkenceler yüzünden aklını kaçırdı, sakat kaldı, can verdi. Peki şimdi Ergenekon sorgulamaları öyle mi? Yalçın Küçük dışında, Ergenekon davası kapsamında gözaltına alınanların tamamı, sorgulamalarında kendilerine çok iyi, çok nazik davranıldığını söylemediler mi? Hatta Ergenekon davası kapsamında gözaltına alınan Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, “Gözaltındayken can sıkıntısından 500 sayfalık bir roman bitirdim” demedi mi? Oysa 12 Eylül’ün gözaltılarında canınız sıkılmazdı, canınız çıkartılırdı! 12 Eylül’ün sorgulamalarında akıl almaz işkencelerle canınız çıkartılırdı! Kısacası, Yalçın Küçük’ün “Ben 12 Eylül sorgulamalarını da gördüm; ama Ergenekon sorgulamaları ondan da beterdi” demesini en başta Ergenekon sanıkları yalanlıyor. Emniyet’te, savcılıkta kendilerine çok nazik davranıldığını belirten Ergenekon sanıklarının tamamı yalanlıyor. Ama benim canımı asıl Yalçın Küçük’ün “Paşalara cezaevi yakışmıyor; onlar orada olmamalı” şeklindeki sözleri sıkıyor. Yalçın Küçük, başkalarının cezaevinde olmasına itiraz etmiyor da, sadece paşaların cezaevinde olmasına itiraz ediyor. Oysa bana göre cezaevlerine asıl Kenan Evren gibi darbeci paşalar yakışır! Birkaç gün önce ortaya çıkan telefon kayıtlarına göre, görevdeki Genelkurmay Başkanı’nın darbe yapması gerektiğini söyleyen eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı gibiler yakışır! Darbeci paşaların alayı cezaevinde olmalıdır.
İSTEK VAR DESTEK YOKSA DARBE OLMAZ!
- Ergenekon davası sanıklarından gazeteci Vedat Yenerer tahliye oldu ve “Cezaevindeki arkadaşlarımız orduya çok kızgınlar; Genelkurmay bizi hayal kırıklığına uğrattı” şeklinde konuştu. Yenerer’in bu sözleri hakkındaki yorumunuz nedir?
- Ergenekon Davası sanıklarından Doğu Perinçek de mahkemede yaptığı savunmada buna benzer konuşmuştu. Doğu Perinçek, gazetelere yansıyan sözlerinde, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile kuvvet komutanlarını ikiyüzlü davranmakla suçlamıştı. Belli ki Genelkurmay’ın, ordunun tutumu Ergenekon davası sanıklarında derin bir hayal kırıklığı oluşturdu. Onlardaki derin hayal kırıklığının nedeni şu: Onlar sanıyorlardı ki, ABD istemese de Genelkurmay, ordu darbe yapıp hükümeti devirebilir. İşte onların asıl hatası bu saptama değil midir? Oysa yıllardan beri hep şunu söyledim ki, bu ülkede ABD istemedikçe Genelkurmay ile ordu bırakın hükümeti devirmeyi, çam bile deviremez! ABD’den destek yoksa, Genelkurmay’da istek de olsa darbe olmaz! Ülkemizde bugüne kadar askeri darbeyle devrilen bütün hükümetler ABD istediği, desteklediği için devrildiler. Hükümetleri deviren darbeciler de yaptıkları ilk açıklamanın ilk cümlesinde “ABD’ye, Amerikan ittifakına bağlıyız” demek olan “NATO’ya bağlıyız” dediler. Bu gerçeği bir türlü göremeyen ya da kabullenmek istemeyenler, şimdi “Hükümeti deviremedik, yazıklar olsun bize” demekteler. Oysa sizler hükümetin devrilmesini istediniz diye Genelkurmay, ordu, hükümet devirmez. Hükümetin devrilmesini sizler değil de ABD isterse hükümet devrilir! Acaba bu arkadaşlar bu gerçeği ne zaman görecektir? Yahu görmüyor musunuz ki ABD askerleri Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde, dünyanın gözü önünde ordumuzun onurunu paspas gibi çiğnediğinde bile Genelkurmay ABD’ye karşı en ufak bir tepki gösteremedi. Bu tepkiyi dahi gösteremeyenler, hiç ABD istemedikçe hükümeti devirmek gibi bir tepki verebilir mi? Türkiye “Amerikan ittifakı” demek olan NATO’da oldukça, ABD Türkiye’de askeri darbe olmasını isterse darbe olacak, istemedikçe de olmayacak. Bu gerçeği bir türlü göremeyenler de hep derin hayal kırıklığına uğrayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.