Türklük elden gitmiyor, Türkçülük elden gidiyor!
-Lütfü Bey; “ulusalcı” denilenler, Türk kimliğinin yok olacağı, ülkenin bölünüp parçalanacağı propagandasıyla halkı barış sürecine karşı kışkırtıyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Onların bu propagandasının etkisiyle halkın bir bölümü Türk kimliğinin yok olacağı, ülkenin bölünüp parçalanacağı korkusu taşıyor. Öyleyse bu korku üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor. Acaba Kürtlük uğruna Türklük elden mi gidiyor? Türklerin “Türk’üm” demekten korkacağı bir ortama doğru mu gidiliyor? Kimse korkmasın; Türklük elden gitmez, vatan bölünmez! Barış süreci bu şekilde neticelenmez. İnansam ki barış süreci bu şekilde neticelenecek; buna en başta ben karşı çıkarım. İnansam ki barış süreci bu şekilde neticelenecek; buna karşı isyan bayrağını ilk ben açarım! Ama inanıyorum ki barış süreci bu şekilde neticelenmeyecek. Bu barış süreci ülkemizdeki halkları eşitleyecek. Hiçbir halk kendisini diğerinden üstün görmeyecek. Kim hangi halka mensupsa, korkusuzca bunu söyleyebilecek. Mesela eskiden olduğu gibi Türk olmayan çocuklara zorla “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” andı söyletilmeyecek. Türk olmayanlara zorla “Türk’üm” dedirtilmeyecek. Türk olmayanlar zorla Türk yapılmak istenmeyecek. Nasıl ki Türkler “Türk’üm” diyebiliyorsa, Kürtler de “Kürt’üm” diyebilecek. Ama vatan bir, bayrak bir olacak. Ülkemizdeki halklar arasındaki birliktelik zorla değil, gönüllü olacak. Zorla güzellik olmayacağı gibi zorla birliktelik de olmaz. “Ya benim olacaksın ya kara toprağın” türünde zorlama birliktelikler eninde sonunda çatırdamaktan kurtulamaz. Zorla değil gönüllü birliktelikler kalıcı olur. Barış sürecinin sonucunda görmek istediğimiz de budur. Bakın, Kurtuluş Savaşımızda ülkemizin halkları cephelere gönüllü olarak koştu. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle ve daha birçok halkıyla bu vatanın insanları düşmana karşı omuz omuza vuruştu. Bayrağımızın kan kırmızısı rengi de, o halkların ülkemiz uğruna dökülen kanlarından oluştu. Onun içindir ki bu bayrak bu ülkede yaşayan herkesindir. Ve ben inanıyorum ki, bazılarının dediği gibi barış sürecinin sonucunda Türklük elden gitmeyecektir. Türklük değil, Türkçülük elden gidecektir! Türk olmayanları da zorla Türk yapmak isteyen Türkçülük elden gidecektir! Başka bir deyişle, Türk ırkçılığı elden gidecektir. Irkçılık da ülkemizden zaten cehennem olup gitsin! Hitler’in yanına gitsin!
“ÖL DE ÖLELİM” DEMEK, “BÖL DE BÖLELİM” DEMEK!
-MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kendisine “Vur de vuralım” diye seslenenlere “Zamanı gelince o da olacak” demesinden sonra, MHP Kocaeli milletvekili Lütfü Türkkan da “Devlet Bahçeli ‘vur’ diyecek vuracağız. Bu toprakların üstü bizim, altı Kürtlerin olacak” demişti. Şimdi de MHP Hatay milletvekili Adnan Çirkin, “Gün gelecek bayrak direklerine BDP’lileri, Kürtleri asacağız” şeklinde sözler sarf etti. Bu sözleri nasıl yorumluyorsunuz?
-MHP milletvekilinin soyadı gibi bu lafları da çirkin! Bunlar milletvekilliği mi yapacak, cellatlık mı yapacak; önce buna karar versin. MHP milletvekillerinin bu sözleri Türkiye’nin bölünmesine hizmettir; kendileri bunu iyi bilsin. “Gün gelecek bayrak direklerine BDP’lileri, Kürtleri asacağız. Bu toprakların üstü bizim, altı Kürtlerin olacak” demek ne demek? Türk-Kürt savaşını ateşlemek demek. Türkler ile Kürtlerin birbirini boğazlamasını istemek demek. Bu da ülkenin bölünmesine hizmet etmek demek. Ülkenin bölünmesine hizmet etmek ise emperyalizme hizmet etmek demek. Çünkü emperyalizmin “böl yönet” taktiğiyle ülkeleri bölmek istediği biliniyor. Emperyalizmin ülke halklarını dinsel, mezhepsel, etniksel farklılıkları kışkırtarak birbirlerine düşürüp savaştırmak istediği biliniyor. Anlaşılan bu MHP milletvekilleri ne dediklerini, neye hizmet ettiklerini bilmiyor. Emperyalizme hizmet etmek ne zamandan beri milliyetçilik oluyor? Kendi ülkesinin bölünüp parçalanmasına hizmet etmek ne zamandan beri milliyetçilik oluyor? Milliyetçi olanın emperyalizmin “böl yönet” taktiğine hizmet etmemesi gerekmez mi? Bu toprakları korumak için, bu topraklarda yaşayan bütün halklarla birlikte omuz omuza vermesi gerekmez mi? Bu toprakları korumak için, örneğin Çanakkale’de Türkler, Kürtler gibi halklar omuz omuza savaşmadı mı? Birbirlerinin kollarında şehit olmadı mı? Kaldı ki “Gün gelecek bayrak direklerine BDP’lileri, Kürtleri asacağız. Bu toprakların üstü bizim, altı Kürtlerin olacak” diyen MHP milletvekilleri, MHP’nin iktidarda olduğu günleri de unutuyor. PKK lideri Abdullah Öcalan yargılanıp idama mahkûm edildiğinde MHP iktidardaydı. Peki MHP o zaman Abdullah Öcalan’ı niye asamadı? Hem nedir MHP’deki bu asmak kesmek, vurmak öldürmek tutkusu? Böyle siyasi parti olur mu? MHP artık bu asmak kesmek, vurmak öldürmek tutkusunu bıraksın. MHP “Öl de ölelim” demenin, “Böl de bölelim” demekten farksız olduğunu kavrasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.