Sıra Davos rüzgârının yağmurunda...
Başbakan’ın Davos çıkışının “anlık öfke” veya “seçim malzemesi” olarak değerlendirilmesi yanlış. Doğru olan, bu tavrın getireceği siyâsî kâra bakmak değil, o sözlerin zulme ve zâlimlere karşı söylenip söylenmediğine bakmak. Başbakan’ın Davos çıkışı, yıllardır özlemini çektiğimiz omurgalı siyasetin bir örneği oldu. Bu tavrın devam ettirilmesi, artık sözden fiile geçilmesi lâzım.
Senelerdir dik tavırların hasretini çekiyor, başımıza çuval geçirenlere nota verilmesi istendiğinde söylenen şöyle yumuşak sözlere üzülüyorduk:
“Bu mühim iş! Müzik notası değil.”
Bizi şöyle sözler de üzüyordu:
“Ülke olarak yeterli gücümüz yok”, “Reel politika diye bir şey var”, “Bu iş bakkal dükkanı idare etmeye benzemez”, “Bekâra karı boşamak kolaydır.”
Davos’ta görüldü ki; ülkemiz yeterince güçlü imiş. Reel politika denilen şey icabında ortadan kalkabiliyormuş. Yeri geldiğinde gerekli tepkiyi göstermek, müzik notası kadar basitmiş. Evli de karı boşamak isterse boşayabiliyormuş. Gerçekten de devlet yönetmek, bakkal idare etmeye benzemiyor, cesaret istiyormuş ama cesaretle yapınca da oluyormuş...
Şunu da yaşayarak gördük ki; vatandaşın arzusu istikâmetinde hareket ederseniz, siyasi muârızlarınız bile sizi destekliyor. Nitekim, Sayın Baykal da Bahçeli de Başbakan’ın Davos çıkışının yerinde olduğunu söyledi. Siz isterseniz, söylemek mecburiyetinde kaldılar da diyebilirsiniz.
Gelelim esas meseleye. Sayın Başbakan’ın Davos çıkışıyla her şey hâlledilmiş değil. Bu sadece bir başlangıç. Devamı lâzım. Bükülmeden, dik duruşumuzu devam ettirmemiz şart. Geçmişteki yanlışları ve ne yapılması gerektiğini, Baykal bile kelimelere döktü. Demiş ki:
“Biz sadece Gazze’de ölen 1500 kişi için ağlamıyoruz. Biz Irak’ta öldürülen 1 milyon Müslüman için de ağlıyoruz... 1 Mart tezkeresinin önlenmesi, CHP’nin katkılarıyla gerçekleşti. Pilotlar hâlâ Konya’da eğitiliyor, sen ne konuşuyorsun? Türk askerine çuval geçirilirken devletin şerefi neredeydi? Gerektiği zaman Bush’a karşı konuşacaktın, Bush’a!”
Baykal, “Gerektiği zaman Bush’a karşı konuşacaktın!” diyor ama, bundan sonra Bush’a karşı konuşmak boşa konuşmak olur. Obama’ya karşı konuşacaksın demeliydi. Yine de yakınlarda Sayın Başbakan’dan Obama’ya karşı da bir çıkış olursa, ben şahsen şaşmam. Buraya bir mim koyunuz...
Baykal’ın, Irak’ta öldürülen 1 milyon Müslüman’a ağlayıp ağlamadığını bilemem. Sayın Başbakan’ın Davos’ta yaptığı çıkışı Irak’ta öldürülenler için de, başımıza çuval geçirildiği zaman da yap(a)madığını zaten dünya âlem biliyor. Baykal hatırlatmasa da biliniyor...
İsrailli pilotların Konya’da eğitim görmeleri artık sona erdirilmezse, Başbakanımızın Davos’ta yaptığı konuşma sadece konuşma olarak kalacaktır. Onun için diyoruz ki; Davos rüzgârının yağmurunun yağdırılmasının tam zamanıdır. Aksi takdirde yazık olur...
Davos çıkışıyla, AKP’li olan-olmayan, Türkiyeli olan-olmayan birçok insanın gönlünü kazanan Sayın Başbakan, ilk icraat olarak, “Diğer Müslüman ülkeleri Irak, Afganistan ve Gazze gibi yapma projesi” olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eşbaşkanlığından istifa ettiğini açıklamalıdır. İstifa etmelidir ki; geçmişte söylediği, “Diyarbakır, BOP için bir yıldız olabilir” cümlesi, yanlış bir söz olarak tarihte kalsın.
İyice anlaşılmış ve apaçık söylenir olmuştur ki; BOP aslında BİP’tir. Yani “Büyük İsrail Projesi”, İsrail’i büyütme projesidir. Başbakanımız bu projenin başkanı olmaktan çekilirse, mazlum Filistin’in, mazlum Gazze’nin gönlünü bir defa daha kazanacaktır. Bununla da kalmayacak, AKP’ye “Siz Türk lokumusunuz” diyen Peres, bizim lokum da, kolay lokma da olmadığımızı anlayacaktır.
Ayrıca, Irak’a müdahale öncesinde “Tezkereyi reddetmemiz Müslüman ülkelerden destek bulsa da, dünyada etkili bir güce sahip olan Yahudi lobisinin desteğini kaybederiz” diyenlerin artık uyandığını da anlayacaktır.
Daha neler olacaktır? Paul Wolfowitz artık, “Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir” diyemeyecektir.
ABD’li Yahudi kuruluşu, Erdoğan’a verdiği Cesaret Ödülünü belki geri isteyecektir ama varsın istesin. Sayın Başbakan, Davos’ta gösterdiği cesaretle gereken ödülü zaten almıştır.
Bu millet, “Aman ipimizi çekmesinler” denilince üzgün ve suskun kalırsa da “Kefenimiz yanımızda” diye kükreyenlerin, bu kükreyişin devamını getirmeleri karşısında gereken ödülü vermesini de bilir.
Onun için, istikrarlı davranmalı ve tekrar “Tepkim moderatöreydi” sözüne dönerek işin ruhu öldürülmemeli.
Davos çıkışının devamını getirmez, olduğumuz yerde durur, cesaretli adımlar atmazsak, belki Yahudilerin verdiği cesaret ödülü geri istenmeyecektir ama, vatandaş hayâl kırıklığına uğrayacak ve ihtimal ki, “Başbakanımız Davos’ta doğru bir iş yapmıştı, meğer o da yanlışlıkla olmuş” diyecektir.
Milletin bu sözü söyleyecek noktaya gelmesini hiç mi hiç istemeyiz...
Yazımızı şu cümleyle bağlayalım: Davos göstermiştir ki; İsrail Türkiye’yi gözden çıkaramaz. ABD de öyle, AB de...
İşte biz bunu değerlendir(ebil)meliyiz değerli okuyucular...