Bir Davos panelinde bozuldu büyü
Çocukluğumuzda bayramda alınan ayakkabılarımızı o gece başımızın üstüne koyar, öyle uyurduk. Ancak ayakkabıyı bir kere ayağımıza giydikten sonra o, artık başımızın ucunda olma hakkını ve imtiyazını yitirirdi. Kullanılmış olurdu ve artık onun yeri dış kapının arkasıydı.
İnsan bir tür fetiş haline getirdiği eşyasını bir kerecik olsun tasarruf etti mi, artık o nesnenin fetiş olma durumu ortadan kalkar.
Çocuklara bayramlık giysilerini önceden giydirmemenin bir anlamı bulunmalı. Giysi bir kez giyildi mi, büyüsü bozulur. Çünkü o giysi (o eşya, her ne ise) artık dokunulmuş olmaktadır.
Toplumsal olaylarda olsun, siyasal olaylarda olsun, kimi konular kendiliğinden dokunulmaz (tabu ya da fetiş) sayılır. Onlara dokundurulmaz.
Eğer insanların ortak kanı olarak dokunulmaz saydığı kavramlar, kurumlar, kişiler (ölü veya sağ) varsa, onlar zaten ortaklaşa dokunulmaz kabul edilmektedir. Fakat bir arada yaşayan insanlardan bir kısmının dokunulur saydığı, diğer bir kısmının dokunulmaz kabul ettiği nesneler varsa, iktidarı elinde tutan güç o kavramı, kişiyi vb herkes için dokunulmaz kılmak istiyorsa, bu durumda, işi yasayla düzenlemeye kadar gidebilir. Nitekim bu durumun örneğini bu ülkede görmek mümkündür.
Dokunulmazlık kaynağı itibariyle belki iki alanda mütalâa edilebilir. Biri kutsal olana referansta bulunurken, öteki beşeri kaynaklıdır, yani sekülerdir.
İlahi referanslı olan dokunulmazlar üzerinde inansa da, inanmasa da herkesin uzlaşma tesis ettiği kurumlar, kavramlardır. Genelde onların korunması için yasanın himayesine ihtiyaç da duyulmaz. Toplumun genel ahlâkı, ortak kanısı o kavramlar ve kurumları kendi özel yaptırımı ile korumasını sürdürür.
Oysa beşeri kaynaklı olan, yani seküler kurum ve kavramlar genelde yasa ile bir dokunulmazlık zırhına büründürülür. İnsanların kendiliğinden dokunulmaz kıldığı kavramlar varsa, onların dokunulmazlığı onlara bir kez dokunulmakla büyüsünü büyük ölçüde yitirir.
Tabu (ya da fetiş) sayılan kurumların, kavramların tartışmaya açılması da aslında bir büyü bozumudur. Çünkü tabu veya fetiş, büyüsünü, ondan uzak durmakla korur. Ona yaklaşıldığında, ona dokunulduğunda, onun dokunulur olduğu da fark edilir.
Avrupa ülkeleri indinde Osmanlı devleti Zitvatoruk Antlaşması'na kadar (11 Kasım 1606) dokunulamaz (mağlup edilemez) sayılıyordu. Ancak ona bir kez dokunulunca büyü bozuldu. Zitvatoruk Antlaşması, zahiren Osmanlıların lehine gibi görünse de gerçekte Osmanlı Devleti'nin Avusturya (dolayısıyla tüm Avrupa) karşısındaki üstünlüğünü sona erdirmiş, siyasî denge Osmanlı aleyhine bozulmaya başlamıştır.
İsrail'in dokunulmazlığı da 29 Ocak tarihindeki Davos paneli ile ortadan kalktı. Onun da dokunulur olduğu görüldü. Elbette İsrail'e hâlâ fetiş olarak bakanlar bulunabilir, bu da doğaldır. Fakat artık büyü bozulmuştur. 29 Ocak tarihi bu işin miladını kaydetmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.