Bir defalığına çakan şerare
Bilmiyorum ok hedefini buldu mu? Bu soru, onu soranı çok ilgilendiriyormuş gibi görünebilir. Oysa o, atılan okun hedefini bulup bulmamasıyla ilgilenmiyordu. Onu ilgilendiren husus, o okun yaydan fırlamış olup olmadığını anlamaktı. çünkü yaya yeni bir ok yerleştirmek gerekiyordu: onun bildiği ve ilgilendiği yalnızca buydu. Eğer bir önceki ok yaydan fırlatılmışsa, yenisini sadaktan çıkartmak, abanozdan yayı güçlü parmakları arasında germek ve oraya yerleştirmiş olduğu oku aynı hedefe bir kere daha göndermek gerekiyordu, onu ilgilendiren buydu.
Koluna felç gelmiş olabilirdi. Yüzü, bir maskeye dönüşmüş olabilirdi. O, sağlığı ile ilgili bütün bu gelişmelere ilgi duymuyordu. O, yalnızca gerili zemberekte duran oku bir kez daha fırlatmaya bakıyordu.
İşin şaşılacak yanı şu: aslında nişanlanan hedef de ortada yok. Onu nişan alan adamın hedefinin o olup olmadığı da bilinmiyor. Kirişe takılı bir ok var mıdır ya da kiriş o oku güya belirlenmiş hedefe fırlatmaya hazır mıdır, bütün bunlar belirsizliğe gömülü olarak duruyor.
Okçu, kimi zaman önündeki metni bilinçsizce ve duyarsızca yazan bir daktilograf veya bir mürettip gibi, oklarını yayından boşaltıp duruyor: yazılan satırlar entertip makinesinin aşağıdaki haznesine tıkır tıkır dökülüyor. Bir anlamda o metin ona yazdırılıyor. Yazan kim? Tıpkı dizdiği metni yazan kişinin mürettip olmaması gibi, o metinler de onu kaleme alan tarafından yazılmıyor. Söylemek gerekir mi? O metin yazdırılıyor.
Bu, bir defalığına olan bir iştir. Kimi zaman iş gerçekten bir defalığına olup biter. Tekrarı yoktur. Ancak biz biliriz ki, o bir defalık olan olay, dehanın sürekliliğinde her defasında tekrarlanır. Taklit edilemezcesine, bir defalığına olup biten bütün şiirler gibi, bir defalığına yanar. Yanar ve onun ışığı orada, sürekli parıldar. Kim ki, o ışığı kendine göre tekrar yakmaya yeltenir yanılır. çünkü tekrarlanamazlık o şiirin doğuşuyla gelir. Ona özgüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.