Soylu’nun bir tespiti ve Said Nursi!

Soylu’nun bir tespiti ve Said Nursi!

Her toplumun büyük öncüleri, büyük pişdarları vardır. Türk toplumunun büyük kılavuzlarından biri de Said Nursi hazretleridir. Hayatı, eserleri, talebeleri ile ardından zengin bir miras bırakmıştır.

Bugün Anadolu’yu aydınlatan yıldızların birçoğu onun şavkından ışığını alan şakirtlerinden oluşuyor. Demek ki insanlar eserleri ile hizmetleri ile ölümsüzleşebiliyorlar. Bazı nadanlar onu gözden düşürmek için Kürdi sıfatını ısrarla kullansalar da, onun Kürtlüğü de, kişiliği de bu milletin başında parlayan en parlak taçlardan biridir.

Ne Türklük, ne Kürtlük bir üstünlük aracı değildir. İçinde Allah’a kurbiyetin, takvanın, ahlakın kısacası İslam’ın olmadığı bir Türklük veya Kürtlük neye yarar. İlla olmak gerekiyorsa, Selahaddin-i Eyyubi, İdris-i Bitlisi, Said Nursi gibi Kürtün Kürtçüsü, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Yunus Emre gibi Türkün Türkçüsü olmak gerek... Esas olan, bir kavramın içinde ne olduğudur, adının ne olduğu değil. O zaman Türklükle-Kürtlük bir olur, aynı dava, aynı gaye etrafında bir millet halini alır. İsimlerin, sıfatların önemi kalmaz. İnsanları birbirinden ayıran renkler, ırklar, diller değil, inançlardır.

Said Nursi’nin, hayatı işkenceler, sürgünler, hapislerle geçti. Denizli’de, Eskişehir hapishanesinde yaşadıkları, Barla’da, Emirdağ’da muhatap oldukları kitaplara sığmaz. Horlandı, ezildi, iftiraya uğradı ama hiçbir zaman bu milletten, Türk milletinden vazgeçmedi. Yere düşen bayrağın burada Anadolu’da kaldırılacağına olan inancını kaybetmedi. Onun için isyan çıkaranlara, Kürt’le Türk’ün arasına fitne sokanlara hiçbir zaman rağbet etmedi. Yaşadığı dönemde Anadolu’nun vicdanı oldu. Kürt’ün de Türk’ün de başöğretmeni gibi davrandı. Elindeki nurlarla karanlıkta kalan nesillerin yol göstericisi oldu. Kürtlerin emperyalizmin oyununa gelmemesi için cehaletten kurtulmalarının şart olduğunu, bunun için Doğu’ya Üniversiteler açılması gerektiğini, bugünleri gören eşsiz ferasetiyle 80-90 yıl önce söyledi.

İşte o Said Nursi ile ilgili Geçen gün DP genel başkanı Süleyman Soylu önemli bir tespit yaptı. Soylu, DP’nin iktidarda olduğu 1950-60 döneminde Said Nursi’nin üstün kişiliği ve kılavuzluğu sayesinde tek bir Kürt isyanı olmadığını söylüyor. Gerçekten de yaşadığı dönemde Said Nursi, içinde binler evliyalar değerinde Şehit çıkacağını söylediği Türk Ordusuna silah çekmeyi hiçbir zaman doğru bulmamış, sağda solda ayaklanmak isteyenleri lisan-ı münasiple ikaz etmiştir. Bu maksatla, hayatını iman ve Kuran davasına adamış, her çirkinliğin ahlak zaafından kaynaklandığını görerek hizmetini bu amaca teksif etmiştir. Nitekim, bazı İslami akımlardan bile –Kavmiyetçilik-hastalığına duçar olanlar çıkmış, ama Nurların kılavuzluğunda yürüyen, Said Nursi’yi doğru anlayanlar asla böyle bir yanlışlığa düşmemişlerdir. O Kürt’le Türk’ü birleştiren, aynı değerler etrafında kucaklaştırıp, tek millet haline getiren bir mihver olmuştur.

Soylu’nun anladığı bu hakikati Türkiye’yi yönetenler zamanında anlayabilselerdi, bugün bu çapta bir terör belasıyla boğuşmak zorunda kalmazdık. Yazık ki bugün bile, ömrünü bu milletin değerleri ile mücadeleye adamış, kimi sanatçı artıklarına gösterilen anlayışın milyonda biri Said Nursi’ye gösterilmiyor. Bu ülkede itibarı iade edilecek biri varsa Nazım Hikmet veya Ahmet Kaya değil, hepsinden önce Said Nursi’dir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi