TÜSİAD, TSK ve gündem TÜSİAD, TSK ve gündem

TÜSİAD, TSK ve gündem TÜSİAD, TSK ve gündem

önceki gün ‘Asker Neden Suskun’ başlıklı yazımı gazeteye gönderirken birkaç saat sonra kulislere bir haber düştü.

‘Genelkurmay Başkanı basın toplantısı yapacak. Canlı yayın araçları sabah orada olacak.’

30 Ocak Salı gecesi bu haber ortalığı hayli hareketlendirdi. Gerçi açıklanan program, Makedonya Savunma Bakanı’nın Genelkurmay Başkanı tarafından kabul edilmesiydi.

Ancak kabul edelim ki bu tür toplantılar genelde basına açılmıyor. Hele canlı yayın daveti istisnalar dışında hiç yapılmıyor.

Haklı olarak herkesin beklentisi, Genelkurmay Başkanı’nın önemli açıklamalar yapacağı yönündeydi.

çok az ve hayli sıkıntılı bir vücut diliyle konuştu Yaşar Büyükanıt.

Medyamızdaki yansımalarından anlaşılıyor ki, büyük beklentilere girenler yine hayal kırıklığına uğradı.

Bu açıklamaları ele almadan önce işin perde arkasından birkaç not aktaralım.

TSK ve Leyla Şahin davası

İki önemli gündem maddesi herkesin olduğu gibi TSK’nın da gündemindeydi.

Birincisi AK Parti-MHP işbirliği ile ele alınan türban sorunu.

İkincisi, Ergenekon operasyonu ile gündeme gelen ve önemli ölçüde askerleri de içine alan tartışmalar.

Tüm bunlara kapsamlı bir basın toplantısıyla cevap vermek dahil pekçok alternatif TSK’da üst düzeyde ele alındı. Nitekim bu tür açıklamaların geçmişte pekçok örneği var. Ancak bu yol tercih edilmedi. çünkü bu tür toplantıların beklenen sonucu vermek bir yana, toplumsal tepkiyi artırdığını artık TSK da kabullenmiş durumda.

27 Nisan ve 8 Haziran internet bildirilerinin akıbeti de farklı olmadı.

İşte bu nedenle Genelkurmay Başkanı, Makedon Savunma Bakanı’nını kabulünün ardından ‘kısa ve net’ bir açıklama yapmayı tercih etti.

Bu arada bir başka kulis bilgisi aktaralım. TSK özellikle türban tartışmalarında AİHM’nin Leyla Şahin davasında aldığı kararı merkeze alan bir çalışma hazırladı.

Bu haberi Gazeteci Fikret Bila dün Milliyet’te aktarmış. Ancak bu hazırlık, devam eden bir çalışma değil. Benim ulaştığım bilgiye göre tamamlandı. Dava sürecini ve ayrıntılarını içeren bir çalışma şu anda komuta kademesinin önünde.

Neden Leyla Şahin davası seçildi. Asıl önemli nokta bu.

TSK türban konusundaki görüşlerini AİHM gibi bir zemin üzerinden yürüterek hem zemini sağlam tutmaya çalışıyor, hem de iç hukuk dahil tüm yolların tükendiği vurgusunu yapmaya çalışıyor.

Bir yanıyla da türban konusunu hak ve özgürlükler etrafında ve AB sürecinde ele alanlara ‘Bu sorunun AB’de geleceği nokta budur’ mesajını vermeye çalışıyor.

öyle sanıyorum ki bu tartışmalar devam ederken Leyla Şahin davası sıkça gündeme gelecek.

Ergenekon mesajı

Yaşar Büyükanıt’ın açıklamalarının ikinci boyutunu, Ergenekon operasyonuyla başlayan tartışmalar oluşturuyor.

çünkü bu tartışmanın merkezinde şu veya bu şekilde bazı askerler yeralıyor. üstelik bunlardan bazılarına daha yakın geçmişte en masum soruları bile sormak mümkün değildi.

Şimdi tablo çok farklı. Genelkurmay Başkanı’nın bu konudaki sözlerine bakalım.

‘Türk Silahlı Kuvvetleri bir suç örgütü değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hata yapan, gereğini, yargı önünde cezasını çeker. Onun için bu tür şeyleri Silahlı Kuvvetler’le ilişkilendirmek beyhude bir çabadır. Bir suç varsa bunun karşılığında bir ceza da vardır. Bu cezayı verecek olan da yargıdır. Kişiler değildir.’

‘Suç işleyene sahip çıkmıyoruz’ mesajı kadar, ‘Bu meseleyi TSK ile hesaplaşma noktasına getirmeyin mesajını da içeren sözler bunlar.

Bu arada siz bu satırları okurken Van’da tutuklu 8 erin davası görülüyor olacak. Doğrusu Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasının zamanlaması her bakımdan ilginç.

Büyükanıt’ın sözlerinin, türban konusunda ‘ateşli bir çıkış’ bekleyen çevreleri tatmin etmediği açık.

Oysa bu tartışmanın en küçük bir yansımayla bile TSK’nın gündemine girmesi yanlış. Neden yanlış olduğunun cevabını da hepimiz biliyoruz.

TüSİAD ve TSK

Siyasetin içtenlikle uzlaşma aradığı bir konuda, asıl ağır tahrik TüSİAD’dan geliyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TüSİAD’ı eleştiren konuşmasına, Arzuhan Yalçındağ’dan ‘demokrasi sicili’ vurgusu yapan tuhaf bir cevap geldi.

MHP kendi sicili hakkında cevabını kendisi verir. Nitekim Devlet Bahçeli, ikinci kez ve son derece sert bir üslupla cevap verdi bu açıklamalara.

Ama hepimiz TüSİAD’ın, hele Arzuhan Yalçındağ’ın yaslanarak söz söylediği güçlerin demokrasi sicilinin nasıl olduğunu pekala biliyoruz.

Kimsenin TüSİAD’dan, hele başkanının temsil ettiği güçlerden demokrasi dersi almaya ihtiyacı yok.

Ancak büyük sermayeyi temsil iddiasıyla varolan bu kuruluşun, Türkiye’nin değişen ve gelişen dinamiklerini daha doğru değerlendirmesi gerekiyor.

İktidarları tehditle değiştirme gücünü çoktan kaybetti TüSİAD.

Acilen değiştirmesi gerekense bizzat kendisi.

Şu noktayla tamamlayalım.

Sadece bir zamanlama olarak bile TüSİAD’ın çıkışının ardından TSK’nın basına açık toplantı yapması yanlıştır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi